Çocukların Silahlı Çatışmalara Katılımı ile İlgili BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne Ek Seçmeli Protokol Kapsamında Türkiye’nin Raporlama Yükümlülüğü

Protokol’ü onaylayan devletlerin yükümlülüklerinden biri de 8. maddede belirtilen raporlama yükümlülüğüdür. 8. maddeye göre Protokol’e taraf devletler, onay tarihinden itibaren iki yıl içinde Protokol’de yer alan hükümlerin uygulanmasına yönelik aldıkları tedbirleri içeren kapsamlı bir raporu Komite’ye sunmakla yükümlüdürler. Türkiye bu yükümlülüğünü, bir yıllık bir gecikme ile 20 Kasım 2007 tarihinde yerine getirmiş ve ilk raporunu Komite’ye sunmuştur.

İngilizce olarak hazırlanan 7 sayfalık raporun resmi makamlar tarafından Türkçesi sağlanmamış ve kamuoyuna sunulmamıştır. İnsan hakları sözleşmelerine taraf olan devletlerin genel yükümlülüklerinden biri de hesap verme yükümlülüğüdür. Devletler yurttaşlarına karşı, bu sözleşmeler çerçevesinde sözleşmelerde yer alan yükümlülüklerini nasıl yerine getirdiklerini kendi egemenlik alanları içinde yaşayan yurttaş ya da yurttaş olmayan herkese açıklama yükümlülüğünü taşır. BM İnsan Hakları Sözleşmeleri çerçevesinde oluşturulan komitelere gönderilen raporların kamuoyu ile paylaşılması da bu sorumluluk çerçevesinde ele alınmalıdır. Ancak bu Protokol çerçevesinde bu yükümlülük yerine getirilmemiştir.

BM Çocuk Hakları Komitesi, 16 Haziran 2009 tarihinde BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin Cenevre’deki yerleşkesinde bir ön oturum düzenleyerek, Türkiye’nin raporunu gözden geçirmiştir. Bu oturumda, Türkiye’nin resmi raporunun içeriği, Protokol’de yer alan hükümler temelinde ve farklı kaynaklardan gelen bilgiler temelinde incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda 3 Ağustos 2009 tarihine kadar Türkiye tarafından yanıtlanması gereken soru listesi hazırlanmıştır.

Toplam 14 sorunun yer aldığı listeye, Türkiye 2 Eylül 2009 tarihinde 19 sayfalık bir yanıt göndermiştir. İlk raporun yaklaşık üç katı uzunluğunda verilen yanıtlarla birlikte ilk rapor, 14 Eylül 2009 tarihinde Cenvere’de Türkiye’nin oluşturduğu 21 kişilik bir resmi heyetle birlikte görüşülmüş ve Türkiye heyeti Komite’nin sorularına yanıt vermiştir.

Türkiye’nin oluşturduğu heyetin bileşimi ve bu heyet içerisindeki görev dağılımı, Türkiye’nin Protokol’e ve bu Protokol’de yer alan yükümlülüklere yönelik algısını ortaya koyması bakımından önem arzetmektedir. Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Protokol’ün uygulanması konusunda ulusal koordinatör kurum olarak belirlenen SHÇEK, Genel Kurmay Başkanlığı ve Başkent Üniversitesi’nden bir öğretim üyesinin yer aldığı heyetin başkanlığını Dışişleri Bakanlığı temsilcisi, Başkan yardımcılığını da Başkent Üniversitesi üyesi yaptı. Ulusal koordinatör kurum olarak SHÇEK’in konuşma yapmadığı gözlenen heyette sunuşlar ve açıklamalar heyet başkanı ve başkan yardımcısı tarafından yapıldı.

Çocuk hakları bakımından bir uzmanlığı olmadığı gözlenen ve asıl uzmanlık alanı “terörle mücadele” olan heyet başkan yardımcısının, konunun asıl uzmanı olan SHÇEK’in yerine konuşmacı olması, Türkiye’nin çocuk haklarına bakışının hak ve özgürlükler yerine güvenlik yönelimli olduğunu ortaya koyması bakımından önemli bir işaret. Özellikle toplumsal gösterilere katılan ya da katıldığı iddia edilen çocukların Terörle Mücadele Yasası kapsamında özel yetkilendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yetişkinlerle aynı yargılama sistematiğine tutulmalarına yönelik olarak Komite üyeleri tarafından sorulan sorulara heyet başkan yardımcısı öğretim üyesinin “… bu çocuklara Terörist demeyelim de ne diyelim?” “Onlar yaptıklarının bilincindeler ve ona göre de cezalandırılmalıdırlar” yanıtlarını vermesi, hak örgütleri tarafından hazırlanmış ve Komite’ye sunulmuş olan rapora işaret ederek “Bu raporlara güvenmeyin” demesi, Anayasanın 90. maddesi gereği bir iç hukuk normu olarak kabul edilen Protokol’e ve çocuk haklarına karşı Türkiye’nin tutumunu gözler önüne sermektedir.

Örgütsel yapıların desteklediği Çocuklar için Adalet Girişimi ve bireysel katılıma dayalı Çocuklara Adalet Çağrıcıları’nın son bir yıldır hemen hemen her gün dile getirdiği, bu konuda derinlemesine araştırma yaptığı ve rapor ürettiği, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı ve UNİCEF tarafından birlikte gerçekleştirilen Adana ve Diyarbakır ziyaretleri sonucunda oluşturulan raporlarda yer alan, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyelerinin haberdar olduğu, TBMM Çocuk Hakları Komitesi’nin gerçekleştirdiği ziyaretler sonucunda henüz raporunu yayınlamamış olsa da sorunun vahametinin farkında olduklarını bildiğimiz bir konuda, resmi heyetin bu sorunu bir güvenlik sorunu olarak ele alması, hem yurttaşlara karşı hem de TBMM’nye karşı işlenmiş ağır bir sorumluluktur.

Bu bakış açısı eğer hükümetin bakış açısını temsil ediyor ise, hem Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni ve bu sözleşmeye ek ihtiyari protokollerini göz ardı ediyor ve hatta ihlal ediyor olması sonucunu doğuruyor. Ayrıca bu bakış açısı, resmi heyet başkanının Komite toplantısının açılışında Türkiye’nin Birleşmiş Milletler insan hakları sözleşmelerine bağlılığının gücünden bahsettiği konuşması ile tezat oluşturuyor.

Resmi Heyet’in performansında başka sıkıntılar da mevcuttu. Bunların başında Komite’yi yanlış yönlendirme sonucu doğurabilecek bazı yanıtların verilmesiydi. Örneğin bir Komite üyesinin “ askeri okullardaki 18 yaş altı öğrencilerin statüsüne ilişkin olarak ısrarla sorduğu ve askeri okullarda okuyan bir öğrencinin herhangi bir suç işlediğinde hangi mahkeme kapsamında değerlendirildiğine ilişkin sorusuna Genel Kurmay Başkanlığında görevli bir avukat heyet üyesinin verdiği yanıt çok netti: “Askeri okullardaki öğrenciler sivil olarak addedilir ve eğer bir mahkeme söz konusuysa bu mahkeme sivil mahkeme olacaktır”.

Oysa, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nda Asker Kişiler üst başlığı altında düzenlenen 10. madde askeri öğrencileri de asker kişiler arasında saymaktadır. Ayrıca, 5.5.2008 tarihli Türk Silahlı Kuvvetleri Orta Öğrenim Yönetmeliği’nin 25. maddesinin 4ncü maddesinde öğrencilerin bir suç işlemesi durumunda Disiplin Kurulu’nun bu öğrencileri suçun niteliğine göre askeri mahkemeye sevk edebileceği belirtilmektedir. İhtiyari Protokol çerçevesinde 18 yaş altı kişilerin askere alınması yasaktır. Her ne kadar Askerlik Kanunu askere alınma yaşını Protokol’e uygun olarak düzenlemiş olsa dahi, askeri öğrencilerin askeri ceza yasası kapsamında asker kişi sayılması, doğrudan Protokol’ün ihlali anlamına gelmektedir.

Komite, verilen yanıtlarla birlikte Türkiye’nin raporu temelinde hazırladığı sonuç gözlemlerini 2 Ekim 2009 tarihinde yayınladı. 25 paragrafta ifade edilen Sonuç Gözlemleri Raporu’nda aşağıdaki konuları gündeme getirmiş ve 2010 yılında Türkiye’nin Çocuk Hakları Sözleşmesinin uygulanmasına ilişkin ülke raporunun değerlendirilmesi sırasında tekrar ele alınacağını belirtmiştir.

Sonuç gözlemlerinde yalnızca Türkiye’nin olağanüstü hal koşullarında bile kişilerin askere çağrılma yaşının en az 19 olduğuna ilişkin beyanını olumlu karşılamış, geri kalan 22. paragrafta (4-25) ise Prokol’ün uygulanması ile ilgili kaygılarını belirtmiştir.

Çocuk Hakları Komitesi Sonuç Gözlemleri:

Çekince (5-6. Paragraflar):

Komite, 2001 yılında Türkiye’nin Çocuk Hakları Sözlşemesi kapsamında verdiği rapora ilişkin olarak yaptığı uyarıyı yineleyerek Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne koyduğu çekinceleri kaldırmasını tavsiye etmiştir.

Farkındalık Artırma ve Yaygınlaştırma (7 ve 8. Paragraflar)

Komite, Protokol’e ilişkin farkındalığın genel kamuoyu içinde düşük seviyede olmasına ilişkin kaygısını belirtmiş ve Protokol’ün 6. maddesinin 2. paragrafı gereğince Türkiye’nin Protokol’ün ilkeleri ve hükümleri konusunda özellikle çocuklar arasında ve genel olarak da halk arasında yaygınlaştırıcı tedbirler almasını tavsiye etmiştir. Komite ayrıca, çatışmalarda kullanılmış olan çocuklara yönelik olarak medyanın olumsuz tasvirlerine karşı da özel bir dikkat sarfetmesini tavsiye etmiştir.

Eğitim (9 ve 10. Paragraflar)

Komite, her ne kadar silahlı kuvvetler ve polis kurumları içindeki personelin insan hakları standartları ve çocuk hakları konusunda eğitim aldığına ilişkin bilgiyi kayıt altına almakla birlikte, Protokol’e ilişkin eğitimin yetersizliğine ilişkin kaygısını belirterek, Protokol’ün hükümleri de dahil olmak üzere insan hakları standartlarına ilişkin eğitimlerin daha da güçlendirilmesi ve özellikle çocuklarla ilgili meslekleri icra eden kamu görevlilerine (savcılar, avukatlar, hakimler, kanun uygulayıcıları, sosyal hizmet görevlileri, doktorlar, öğretmeler, medya çalışanları, yerel idareciler) .yönelik farkındalık artırma, eğitim ve öğretim programları geliştirmesini tavsiye etmiştir.

Veri toplama (11 ve 12. Paragraflar)

Komite, Türkiye’nin yazılı olarak sunduğu yanıtlardaki istatistikleri kayıt altına almakla birlikte, devlet dışı silahlı gruplar tarafından silah altına alınan ya da çatışmalarda kullanılan çocuklara ilişkin yeterli verinin olmamasını esefle karşıladığını belirtmiştir.

Komite, kök nedenleri belirlemek ve önleyici tedbirler almak için devletin silah altına alınmış ya da çatışmalarda kullanılan çocuklara ilişkin merkezi bir veri tabanı oluşturmasını ve böyle bir veri tabanının bu tür uygulamaların mağduru olan mülteci ve sığınmacı çocukları da kapsaması konusunda tavsiyede bulunmuştur.

Barış eğitimi (13 ve 14. Paragraflar)

Komite, okul müfredatında insan hakları eğitiminin ve barış eğitiminin yetersizliğine dikkat çekerek, devleti, insan hakları eğitiminin güçlendirilmesini ve özellikle de okullardaki bütün çocukların barış eğitimi almasının sağlanmasını, çocukların eğitiminde bu tür eğitimlerin içerilmesi bakımından öğretmelere eğitim programları uygulanmasını tavsiye etmiştir.

Mevzuat (15-16 ve 17. Paragraflar)

Komite, 111 Nolu Askerlik Yasası’nın 18 yaş altındaki kişilerin askere alınmasını önleyen hükümlerini kayıt altına alırken, Ceza Yasası’nın Protokol’de yer alan suçları kapsamıyor olmasından kaygı duyduğunu ifade etmiştir. Ayrıca, sınır ötesi görevlerle ilgili mevzuat içinde protokol hükümlerinin içerilmemesine ilişkin üzüntüsünü dile getirmiştir.

Çocukların silah altına alınmasının ve çatışmalarda kullanılmasının önlenmesi için uluslararası tedbirleri güçlendirmek için devleti aşağıdaki önlemleri almaya davet etmiştir:

  • Ceza Kanunun Seçmeli Protokol hükümlerinin ihlalini açıkça suç saymasına ilişkin hüküm içermesi için revize edilmesi ve çatışmalara doğrudan katılıma ilişkin bir tanımın yapılması
  • Devletin bir yurtaşının ya da devletle başka türlü bağlantısı olanların sınır dışında işledikleri suçların (Protokolde tanımlandığı biçimde) yargılanmasına olanak verecek bir yargı alanı oluşturulması
  • Bütün askeri kanunların, el kitaplarıonın ve diğer askeri talimatlerın Seçmeli Protokol hükümleri ile uyumlu olmasının sağlanması
  • Olağanüstü durumlarda 15 yaş üstü çocukların askere alınabileceğini öngören 3634 sayılı Yasanın bir an önce yürürlükten kaldırılması

Komite ayrıca, 1949 tarihli Cenevre Sözlşemesi Ek Protokolü’nün (1 nolu Prokol- Uluslararası Silahlı Çatışmaların mağdurlarının korunması) ve Uluslararası olmayan silahlı çatışmaların mağdurlarının Korunmasına ilişkin Cenver Sözleşmesi 2 Nolu Ek Protokol’ün ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Roma Statüsü’nü onaylanması konusunu düşünmesini tavsiye etmiştir.

Terör suçuyla çocukların cezalandırılması (18-19. Paragraflar)

Komite, 2006 yılında Terörle Mücadele Kanunu’nda 15 yaş üstü çocukların özel yetkilendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanmasına olanak veren değişiklikten ciddi bir biçimde kaygı duyduğunu belirtmiştir. Komite, devletin verdiği bilgiyi kayıt altına almakla birlikte, bu konumda olan çocuk sayısının büyüklüğünden endişe duyduğunu belirtmiş ve çocuklara verilen cezaların ve gösterilere katılan çocuklar için Terörle Mücadele Kanunun uygulanmasının Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirtmiştir.

Bu bakımdan Komite devlete aşağıdakileri tavsiye etmiştir:

Terörle Mücadele Yasası’nı, yetişkinler için tasarlanmış “özel yetkilendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde” çocukların yargılanmasını önleyecek biçimde değiştirilmesi.

Çocukların, çocuk adalet sistemi standartlarının güvencesi altına alınması ve korunması ve yargılamaların asgari adil yargılanma standartları ile uygun olarak hızla ve tarafsız biçimde yürütülmesi

Terör suçlarına ilişkin tanımın, Birleşmiş Milletler Terörle Mücadelede insan haklarının korunması özel raportörünün tavsiyesi uyarınca (Türkiye Ziyareti, 2006, A/HRC/4/26/Add.2 nolu raporun 90. Paragrafı) uluslararası standart ve normlara uygun hale getirilmesi

Çocukların mümkün olan en kısa zaman aralığında özgürlüklerinden alıkonulması ve alıkonulmanın son çare tedbiri olarak düşünülmesi, yaş bakımından bir kuşku var ise, genç insanların çocuk olarak varsayılmasının sağlanması

Terör suçu işlemekten suçlanma durumunda çocukların yaşları ve savunmasızlıkları ile uyumlu olarak uygun koşullarda alımkonulmasının güvence altına alınması

Ebeveynlerin ve yakın akrabaların çocuğun nerede alıkonulduğuna dair bilgilendirilmesi ve görüşmelerine olanak sağlanması

Tüm çocuklar için uygun ücretsiz ve bağımsız bir yasal danışma hizmeti sağlanması

Alıkonulma koşullarındaki çocuklara yönelik periyodik ve tarafsız gözden geçirme güvencesinin sağlanması

Alıkonulmuş çocukların bağımsız bir şikayet mekanizmasına erişimlerinin güvence altına alınması. Çocuklara yönelik kaba, insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleye ilişkin raporların tarafsız şekilde soruşturulmalıdır.

Alıkonulmuş çocukların yeniden toplumsal entegrasyonu için tedbirlerle birlikte uygun eğitim ve dinlenme faaliyetleri sağlanmalıdır.

Çocuk adalet sistemi içinde çalışan tüm meslek sahiplerinin Çocuk Hakları Sözlşemesi, Seçmeli Protokolleri ve diğer ilgili uluslararası standartları, Komitenin çocuk adaletinin yönetimine ilişkin 10 nolu Genel Yorumunu içeren eğitim programlarına tabi tutulması.

Fiziksel ve Psikolojik İyileşme Yardımı (20 ve 21. Maddeler)

Komite, çatışmalarda kullanılmış ya da silah altına alınmış olabilecek mülteci ve sığınmacı çocukların belirlenmesi konusundaki tedbirlerin ve bu tür çocuklara sağlanacak iyileşme ve yeniden netegrasyon tedbirlerinin yetersizliğini üzüntüyle karşılamış ve bu mekanizmanın güçlendirilmesi tavsiyesinde bulunmuştur. Bu güçlendirilmiş mekanizmanın, çocukların durumunun dikkatle değerlendirme, bu çocuklara hukuki danışma hizmetleri sağlama, ve fiziksel ve psikolojik iyileşmeleri için acil, kültürel olarak uygun, çocuk duyarlı ve çok disiplinli bir hizmet sağlanması olanaklarını da içermesi gerektiğinin altını çizmiştir. Ayrıca devletin, sınır yönetiminde özel olarak eğitilmiş personel bulundurmasını, ve çocuğun yüksek yararı ilkesine ve geri göndermeme ilkesine sadık kalarak karar verme sürecin,in işletilmesine özel bir vurgu yapılmıştır.

Uluslararası İşbirliği (22-23. Maddeler)

Komite, Türkiyenin BM barış gücü operasyonlarına verdiği aktif desteği kayıt altına almakla birlikte devletin, barış gücü personelinin Seçmekli Protokolü çerçevesinde silahlı çatışmalara katılmış çocukların hakları konusunda tam farkındalığını sağlaması ve askeri kuvvetlerin kendi sorumluluk ve hesap verebilirliklerinin farkında olmasını sağlaması gerektiğini vurgulamıştır.

Takip ve yagınlaştırma

Komite, Türkiye’nin Komite tarafından verilmiş bütün tavsiyelerin tam olarak uygulanmasını sağlayacak tedbirleri almaya davet etmiş ve bu tavsiyelerin Savunma Bakanlığı, TBMM ve Bakanlar Kurulu’na iletilmesini tavsiye etmiştir.

Ayrıca komite, devletin kendi raporu ve Komitenin tavsiyeleri konusunda da kamuoyunun ve çocukların bilgilendirilmesini tavsiye ederek, Seçmeli Protokol’e, uygulanmasına ve izlenmesine ilişkin farkındalığın artırılmasına yönelik tedbirler alamsını tavsiye etmiştir.

*Hazırlayan: Feray Salman, İnsan Hakları Ortak Platformu

1 BM Çocuk Hakları Komitesi 18 uzman üyeden oluşuyor.