Gözaltındaki İnsan Hakları Savunucuları ve Katıldıkları Faaliyete Dair Bilgi Notu

Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hak İnisiyatifi, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Yurttaşlık Derneği

11 Temmuz 2017

Çeşitli insan hakları kuruluşlarından temsilciler, zorlu koşullar altında yürüttükleri insan hakları savunuculuğu çalışmalarını daha güvenilir, sağlıklı, güvenli ve etkin hale getirmek için bilgi ve tecrübe alışverişinde bulunmak üzere 2 Temmuz 2017 Pazar günü beş günlük bir çalışma için İstanbul Büyükada’da bir araya gelmiştir. 5 Temmuz Çarşamba günü, sabah saat 10 sularında bir ihbar olduğu iddiasıyla polis tarafından baskın yapılmış ve çalışmaya katılan insan hakları savunucuları Veli Acu, Özlem Dalkıran, Nalan Erkem, İdil Eser, Ali Gharavi, Günal Kurşun, Şeyhmus Özbekli, Peter Steudtner, Nejat Taştan, İlknur Üstün gözaltına alınmıştır.

Gözaltı sürecinde yaşananlar aşağıda özetlenmiştir:

  • Baskın sırasında el konulan bilgisayar, cep telefonları ve sair bilişim cihazının el konulduğu sıradaki mevcut içeriklerini (imajlarını) tespit etmeye yönelik hiçbir işlem yapılmamıştır.

  • Polis insan hakları savunucularının gözaltına alındığına dair kimseye bilgi vermemiş, yakınlarına veya avukatlarına haber vermelerine de izin vermemiştir.

  • Gözaltına alınmış oldukları 5 Temmuz akşam saatlerinde şans eseri ortaya çıkmıştır. Gözaltı tutanağında gözaltına alınma saati 14:30 olarak gözükmektedir.

  • Gece yarısına doğru, gözaltına alınanlardan sekizinin Anadolu yakasındaki farklı karakollara ikişerli gruplar halinde dağıtıldığı söylenmiş, ancak tam olarak nerede tutuldukları açıklanmamıştır.

  • Gözaltına alındıktan yaklaşık 30 saat sonra, 6 Temmuz Perşembe günü 14:30 sularında, yakınlarına haber vermeleri için nihayet izin verilmiştir.

  • Büyükada’da tutulmaya devam eden iki insan hakları savuncusu dışında, diğer arkadaşlarımızın hangi karakollarda tutuldukları, hangi isnatla gözaltına alındıkları ve dosya üzerinde kısıtlama kararı bulunduğu ancak o saatten sonra öğrenilebilmiştir.

  • Kısıtlılık kararı sebebiyle, avukatlar, isnat edilen suçlama hakkında karakollarda şifahi ve yazılı bir bilgi alamamışlar, ziyaretleri için hazırlanan tutanaklarda “terör” ibaresinin yazıldığını tespit edebilmişlerdir.

  • Gözaltı süresi, yedi gün olarak tesbit edilmiş ve bu süre resmi kayıtlara göre 5 Temmuz saat 14:30’dan itibaren işlemeye başlamıştır.

  • Halen de, soruşturma dosyasının üzerinde gizlilik (kısıtlılık) kararı bulunmaktadır. Dolayısıyla, insan hakları savunucularının, gözaltına alınmalarına gerekçe olacak hangi kanıtlarla, ne tür bir suç isnadıyla gözaltına alındıkları belli değildir.

  • Yedi günlük gözaltı süresinin uzatılmaması durumunda, gözaltına alınan arkadaşlarımız en geç 12 Temmuz Çarşamba günü 14:30’dan önce ifade ve savunmaları üzere adliyeye sevkleri beklenmektedir.

Dosyada gizlilik kararı bulunmasına rağmen, sosyal medya ve merkez medyada, gözaltına alınanlara karşı masumiyet karinesi ve gizlilik kararı apaçık ihlal edilerek ve iftira suçu işlenerek fütursuzca bir karalama kampanyası yürütülmektedir. Birtakım medya organları, yıllardır tüm çalışmaları meşru ve aleni olan, yasal kurumlar çerçevesinde faaliyetler yürüten insan hakları savunucularının “casusluk” yaparak hükümete karşı bir komplo kurmak amacıyla gizli olarak toplandıklarına dair yalan ve temelsiz ithamları gözaltına alındıkları günden itibaren her gün ısrarla sürdürmektedirler.[1]

 Bu bilgi notu, tümüyle meşru ve yasal olarak düzenlemiş bulunan bu toplantının arka planını, amacını, katılım profilini ve içeriğini anlatmak üzere hazırlanmıştır.

Toplantının Arka Planı ve Gerekçesi: İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi ve Yurttaşlık Derneğinin kurucusu ve üyesi olduğu İnsan Hakları Ortak Platformu’nun (İHOP) 7-9 Nisan 2017 tarihinde Antalya’da düzenlediği olağan, yıllık paylaşma ve planlama toplantısında, insan hakları savunucularının güçlendirilmesine yönelik olarak bir dizi eğitim seminerinin gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştı. İnsan hakları savunusunu güçlendirmeye yönelik çalışma ve yayınlar, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de yapılmaktadır. Bu minvalde İHOP, İHOP’un kurucusu ve üyesi olan kurumların, hak temelli çalışan sayısız kuruluşun birçok çalışması bulunmaktadır.

İnsan hakları savunucularının çalışma, iletişim ve bilişim güvenliği alanında kapasitelerinin arttırılması son dönemlerde sadece Türkiye’de değil, dünyada da çok yaygındır. Günümüzdeki hızlı ve yoğun iletişim çağında, bu ihtiyaç sadece insan hakları alanına mahsus olmayıp, hemen her sektörde çalışmalarını titizlik ve güvenilirlikle ve güven içerisinde yürütmeye özen gösteren tüm kişi ve kuruluşlar bakımından giderek önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, insan hakları savunucuları, bağlı bulundukları ilkelere hassasiyetle sadakati gereği, gerçek dışı ve manipülatif bilgi ve haberler konusunda tedbirli olmak, çalışmalarını sağlıklı, güvenilir ve etkin şekilde sürdürmek konusunda yetkinliklerini arttırmaya önem vermektedirler. İnsan hakları kurumları da çalıştıkları ve haklarını savundukları kişilerle ilgili (mültecilerden şiddete uğramış kadınlara, istismar edilmiş çocuklardan işkence mağdurlarına) şahsi, hassas bilgileri özenle koruma mesuliyetini de taşımaktadırlar. Bu durum onların dijital dünyanın tehdit ve risklere karşı tedbirli davranmasını gerektirmektedir. İnsan hakları alanında faal kişi ve kurumlar, çalışmalarının bütüncül manada güvenilirliğini ve güvenliğini sağlamaya yönelik olarak, muhtelif eğitim ve kapasite geliştirme çalışmaları da yürütmektedirler. Nitekim söz konusu atölye çalışması da, bu minvalde düzenlenen birçok çalışma ve yayın gibi, zorlaşan şartlar karşısında insan hakları savunusunun salimen sürdürülebilmesini, hak savunucuları ve savunulan kişilerin güvenliğini koruyarak desteklemeyi öngörmekteydi.

Türkiye’de dijital güvenlik konusu daha çok tüketicinin haklarının korunması doğrultusunda gelişmiştir. Tüketicilere yönelik olarak geliştirilmiş bu birikimin hak temelli örgütlerin ihtiyacını karşılamaktan çok uzak olduğu da bir gerçektir. Hak temelli örgütler ise, çalışmalarını, günümüz dijital iletişim çağında şart haline gelmiş olan web ve iletişim güvenliğinden, tekil insan hakları savunucusunun esenliğinin sağlanmasına kadar uzanan geniş bir yelpazede, yani bütüncül bir yaklaşım perspektifiyle güçlendirmek ihtiyacı içindedirler. Nitekim dünyanın her yerinde insan hakları örgütleri de dâhil olmak üzere sivil toplum alanının her kesiminde ve ayrıca hassas gruplara hizmet veren kamu kurumlarınca da bütüncül perspektifteki bu tür kapasite arttırma çalışmalar günden güne artmaktadır.

Kaldı ki, Türkiye Hükümeti de günümüz teknolojisinin dijital güvenlik ve veri güvenliği konusunda karşımıza çıkarabileceği risklere yönelik tedbir almak amacıyla 2016 yılında Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısını TBMM’ye sunmuş ve tasarı 24 Mart 2016 tarihinde kanunlaşmıştır. Hükümetin tasarıda yer verdiği genel gerekçe[2], çağımızda insan haklarının korunması bilincinin gelişmesine paralel olarak, verilerin korunmasının da önemini belirterek bilgilerin istismar edilme riskine karşı veri güvenliği konusunda tedbir almanın ne kadar elzem olduğunu vurgulamıştır. Hem özel sektör hem de kamu kurumlarının farkında olduğu ve tedbir aldığı bu risklere karşı, sivil toplum örgütlerinin de güvenliklerini sağlayacak girişimlerde bulunması normaldir.

Toplantının Düzenlenme Süreci: Çalışmanın hazırlıkları, İHOP toplantısının ardından iki hafta sonra başlatıldı. Faaliyet, katılımcıları davetle belirlenen bir toplantıda uyulması gerekli kanun ve mevzuata tamamen uygun bir şekilde gerçekleştirildi. Hazırlıklar, İHOP’un anılan toplantısında öngörülen çerçevede, toplantıya katılan üyelerimizin bilgisi dahilinde ve gönüllülük temelinde inisiyatif ve sorumluluk alan arkadaşlar tarafından yürütülmüştür.

Bu itibarla, toplantının ana amacı doğrultusunda, yani insan hakları örgütleri bünyesinde bu bütüncül yaklaşım kapasitesinin oluşturulabilmesi için, atölye çalışmasında kolaylaştırıcılık konusunda destek almak üzere, Türkiye ve uluslararası insan hakları camiasının yakından tanıdığı, konusunda muteber, yetkin ve güvenilir seçenekler değerlendirildi. Bu alanda faaliyet gösteren Frontline Defenders, ve aynı şekilde, bir çok saygın örgütte çalışmış, ilgili alanda tecrübeli, itibarlı, bağımsız uzman ve danışmanlardan böyle bir çalışmaya destek verebilecek kimlerin uygun olduğu istişare edilerek değerlendirildi.

Değerlendirmeler ışığında, kolaylaştırıcılık görevi için, Yurttaşlık Derneği’nin (o zamanki adıyla Helsinki Yurttaşlar Derneği – hYd) 2000-2004 yılları arasında yürüttüğü İnsan Hakları Mücadelesinde Yeni Taktikler Projesi’nden beri tanıya geldiği ve kolaylaştırıcılığından yararlandığı, ve bunlara ek olarak zaman planlamasını bizim hazırlıklarımıza göre değiştirebilecek olan Ali Gharavi ve bilhassa zor zamanlarda stresle baş etme konusunda derin tecrübeye sahip Peter Steudtner ile çalışılmasına karar verildi. Özgeçmişlerine ilişkin daha ayrıntılı bilginin ekte sunulduğu bu iki uzmandan Ali Gharavi, 2004 yılında Center for Victims of Torture ve hYd işbirliğinde Ankara’da gerçekleştirilen ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Tanıtım Fonu’nun da 300 bin USD tutarında eş-finansman desteği sağladığı İnsan Hakları Mücadelesinde Yeni Taktikler Uluslararası Sempozyumu’nu düzenleyen çekirdek ekibin Bilişim Teknolojileri (IT) uzmanlığını da yapmıştır. Bütüncül yaklaşım çerçevesinde birbiriyle ilişkili farklı konular içeren ve bir kısmı da eğiticilerin eğitimine ayrılan 5 günlük kapasite geliştirme çalışmasının gerektirdiği üzere, programa eş kolaylaştırıcı olarak Peter Steudtner’in katılması kararlaştırılmıştır. Steudtner, bilhassa şiddetsizlik ve insan hakları savunucularının ve faaliyetlerinin esenliği alanında Filistin, Angola ve Mozambik’ten hak örgütleriyle çalışmalar yürütmüş, Ali Gharavi ile birlikte insan hakları savunucularına destek veren sivil inisiyatifin içinde yer almaktadır.

Sonuçta bu eğitim, dünyanın herhangi bir yerinde düzenlenecek olsaydı, ki bu pek çok kez gerçekleşmiştir, Ali Gharavi ve Peter Steudtner, kolaylaştırıcı olarak yine başvurulacak insan hakları savunucusu uzmanlar arasında sayılmaktadır. İhtiyaç duyan insan hakları savunucusu kişi ve kurumlara ve hak temelli çalışan sivil toplum örgütlerine, kendi özgün uzmanlıkları çerçevesinde destek ve kolaylaştırıcılık sağlamaktadırlar. Kolaylaştırıcılık desteği verdikleri her türlü çalışmada, aşağıdaki etik ilkelere bağlı olarak çalışır ve katılımcıların da aynı ilkelere bağlı kalmasını beklerler. Bu ilkeler, insan haklarına saygı; şiddetsizlik (non-violence); zarar vermemek (Do No Harm); çalışmalarında kolaylaştırıcılık rolü üstlendikleri insan hakları savunucularının ve örgütlerinin herhangi bir biçimde örgütsel yapıları veya çalışma gündemlerine yön vermemek ve müdahalede bulunmamak ve kolaylaştırıcılık desteği sunulan kurumların ve etkinliklerin, faaliyetin gerçekleştirildiği ülkenin yasalarına riayet etmektir.

Nihai Katılımcılar: Atölye çalışması olarak planlanan bu toplantı, öncelikli olarak İHOP’un kurucusu ve üyesi olan kuruluşlardan katılımı öngörmüştür. Katılabilecek ve katılamayacak olanların tespitiyle, hak temelli çalışan sair sivil toplum örgütlerinden de az sayıda davetle katılımcılar belirlenmiştir.

Türkiye’nin en köklü insan hakları örgütleri arasında yer alan ve hak ve özgürlükler, barış, demokratikleşme, çoğulculuk alanlarında hem Türkiye’de hem de uluslararası düzeyde çalışan Yurttaşlık Derneği’nden (eski adıyla Helsinki Yurttaşlar Derneği) avukat Nalan Erkem ile aynı zamanda Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesinin kurucusu ve eski koordinatörlerinden olan Özlem Dalkıran;

Bağımsız kadın örgütlerinin oluşturduğu bir platform olan Kadın Koalisyonunun koordinatörü, yine Avrupa Kadın Lobisi Türkiye koordinatörü ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yayınları ve çalışmalarıyla tanınan İlknur Üstün;

Uzun süredir sivil toplum alanında profesyonel olarak çalışan ve son olarak 2016 yılından beri Uluslararası Af Örgütü Türkiye direktörlüğünü yapan İdil Eser;

Her türlü şiddeti kategorik olarak reddeden İnsan Hakları Gündemi Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri Günal Kurşun ve Veli Acu;

Türkiye İnsan Hakları Vakfı kurucularından ve halen ayrımcılığın önlenmesi, insan hakları ve farklılıklara saygının geliştirilmesi ve demokratik bir toplumun yaratılması için izleme ve raporlama çalışmaları yürüten Eşit Haklar İçin İzleme Derneği Koordinatörü Nejat Taştan;

Mazlum-Der’in eski üyelerinden ve şimdi Hak İnisiyatifi bünyesinde Diyarbakır’da çalışmalar yürüten stajyer avukat Muhammed Şeyhmus Özbekli.

Tarihin Belirlenmesi: Bu çalışmaya katılmak isteyenlerin kendi faaliyet takvimleri arasındaki uyumsuzluklar ve Ramazan Bayramı nedeniyle, Haziran ayında yapılması arzu edilen toplantı Temmuz ayı başına ertelenmiştir. Yaz aylarının çalışmaya uygun olmaması ve daha uzun bir ertelemeye mahal vermemek için, nihayetinde 2-7 Temmuz tarihleri üzerinde uzlaşılmıştır.

Çalışma Yerinin Belirlenmesi: Faaliyetin gerçekleştirileceği yer seçiminde hem maliyet, hem ulaşım kolaylığı hem de programın içeriğine uygun olarak stresten ve trafikten uzak olması değerlendirilmiştir. Bolu, İstanbul merkezi ve Şile gibi çok sayıda seçeneğin arasından katılımcıların da talebiyle Büyükada seçilmiştir. Toplantı organizasyonunun Büyükada’da yapılmasının yukarıdakilerden başkaca özel hiçbir nedeni olmadığı gibi, Büyükada’da toplantı yapmakta herhangi bir sakınca olacağı düşünülmemiştir.

Kaynak sağlanması: Örgütlerin öz kaynakları yeterli olmadığı, proje sözleşmeleriyle bağlı kaynakların da proje dışı faaliyetlerde kullanılması mümkün olmadığından, bu çalışmanın masraflarının karşılanması için kaynak arayışına girilmiştir. Katılacak uzman kolaylaştırıcılar bu kaynak için uluslararası bir kalkınma kuruluşu olan HIVOS’a[3]başvurabileceklerini belirtmişler ve bu kabul görmüştür. HIVOS bu kaynağı uygun harcama belgelerinin ibrazı ve incelenerek kabulü sonucunda sağlamayı kabul etmiştir.

Toplantının ilk iki günü: Üçüncü gününde polis baskını düzenlenen toplantının ilk iki gününde, özellikle son iki yılda ülkede tanık olduğumuz şok edici ve şiddetin tırmandığı ortamın insan hakları savunucuları üzerindeki etkileri ve savunucuların bununla nasıl baş edebilecekleri konusu aynı zamanda sosyal psikolog olan Peter Steudtner tarafından, sivil toplum örgütlerinin web siteleri üzerinde yaygınlaşan nefret temelli saldırılar karşısında web güvenliğinin nasıl sağlanacağı da Ali Gharavi tarafından ele alınmıştır.

[1] Bu konuda çıkan spekülatif haberler için bkz. http://www.aksam.com.tr/guncel/buyukadada-2-gezi-toplantisi/haber-640432 ve http://www.aksam.com.tr/guncel/ii-gezi-icin-harita-uzerinde-plan/haber-640696

[2] Bakanlar Kurulu’nun 4 Ocak 2016’da kararlaştırdığı ve 18 Ocak 2016 tarihinde TBMM’ye sunulan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı ve gerekçe için bkz. https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem26/yil01/ss117.pdf

Ayrıca kanun metni için bkz. http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6698.pdf

[3] Hivos hakkında detaylı bilgi için bkz. https://hivos.org/