Yetti Gari!

Basın Açıklaması Tarihi: 01/12/2004
İNSAN HAKLARI GÜNDEMİ DERNEĞİ


Çok kültür,
Çok basın,
Çok bilimsel çalışmalar,
Çok yurtsever bilim adamları ve kadınları,
Çok eymeler,
Çok film, çok konser
Çok hakimler,
Çok kadın ve adam, çok çocuk
Çok zeytin, çok kuduz böceği
ÇOK YURTTAŞ…
Dedik, dediler.

Av. Senih ÖZAY – Kurdun, kuşun, çiçeğin, börtü böceğin avukatı
Bergama’da Bir Yurttaş Hareketi

Siyanürlü yöntemle altın madenciliği, Bergamalıların gündemine 1989’da girdi. Alman, Kanada ve Avustralyalı ortaklardan oluşan Norman-dy Eurogold Madencilik A.Ş., Esan Eczacıbaşı Endüstriyel Hammaddeler Sanayi ve Tic. A.Ş’ den devraldığı arama ruhsatıyla, Bergama yakınlarındaki Ovacık Köyü ile Çamköy arasında altın buldu ve siyanür yöntemiyle altın çıkarmaya başladı. Bergama halkı, 1989 yılından beri eşi benzeri az rastlanan bir yurttaş hareketi başlattı ve aradan geçen 15 yıla rağmen yılmadan duraksamadan mücadele etti. Bergamalılar 15 yıl boyunca köprülere çıktılar, çıplak yürüyüşler gerçekleştirdiler, referandum yaparak “hayır” deyip, seçimleri boykot ettiler. Bergama hareketinin sözcüsü Oktay Konyar’ın deyişiyle, tüm bu süre zarfında Bergamalıların “saçları ağardı”, “Hopdediks” lakaplı Bayram Kuzu gibi semboller hayata veda etti. Ama onlar bıkmadı, usanmadı, mücadele etti.

Madde 8 – Özel ve Aile Yaşamına Saygı Hakkı

Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesi tarafından müdahale, demokratik bir toplumda ancak ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olan ölçüde ve kanunla öngörülmüş olmak şartıyla söz konusu olabilir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi)

Bergamalı köylülerin hukuk mücadelesi ise, 1994’te başladı. 654 köylü, siyanür yöntemiyle altın madenciliğine izin veren ÇED raporunun iptali için dava açtı. Danıştay 1997 yılında madende “kamu yararı” bulunmadığı kararına vardı ama şirket faaliyetini sürdürdü, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ve bakanlar tazminata mahkûm oldu. Maden, 2000 yılında, Bülent Ecevit’in Başbakanlığı döneminde verilen Başbakanlık izniyle işletildi. İzmir 1. İdare Mahkemesi’nin iznin iptali için verdiği karar ise Başbakanlığın başvurusu üzerine Danıştay Nöbetçi Dairesi tarafından durduruldu. Yeniden Danıştay’a getirilen dosyadan 33 ay haber çıkmazken 1998’de eski Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın ve 10 köylü, AİHM’ye başvurdu. Şu an maden mühürlü ve AİHM 10.11.2004 tarihinde oybirliği ile verdiği kararla Bergamalı başvurucuları haklı buldu. AİHM’ye göre Bergama’da yaşananlar; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Adil Yargılanma Hakkını koruyan 6.1, ve yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Özel ve Aile Yaşamına Saygı Hakkını koruyan 8. maddesinin ihlalidir.

Madde 6 – Adil Yargılanma Hakkı

1. Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili anlaşmazlıkların çözümlenmesi, gerek kendisine yöneltilen herhangi bir suçlamanın karara bağlanması konusunda, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde adil ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Hüküm açık celsede verilir, ancak, demokratik bir toplumda genel ahlak, kamu düzeni ve milli güvenlik yararı veya küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizli tutulması gerektirdiğinde veya davanın açık celsede görülmesinin adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda, mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde, duruşmalar dava süresince tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak sürdürülebilir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi)

AİHM bu karara bağlı olarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.1 ve 8. maddelerinin, sözleşmenin yaşam hakkını koruyan 2. maddesi ve etkili bir hukuki yola başvurma hakkını savunan 13. maddesiyle benzer nitelikler taşıdığını, bu yüzden sözleşmenin 2. ve 13. maddelerinin ihlaline ilişkin ayrı bir incelemenin gerekli olmadığına karar vermiştir.

Bu vesileyle, İnsan Hakları Gündemi Derneği olarak, başta Bergamalı başvurucular; Sefa Taşkın, Hasan Geniş, Günseli Karacaoğlu, Tahsin Sezer, M. Ali Karacaoglu, Muhterem Doğrul, İzzet Öçkan, İbrahim Dağ, Ali Duran ve Sezer Umaç’ı gösterdikleri medeni cesaretten dolayı kutluyor ve başta Av. Senih ÖZAY, Av. Noyan ÖZKAN ve Av. Mehmet Nur TERZİ olmak üzere bu davaya katkıda bulunan tüm hukukçuları gösterdikleri performanstan ötürü tebrik ediyoruz.

Umarız, AİHM tarafından verilen bu karar, hem Bergama’da hem de Türkiye’de insan haklarının korunması için diğer davalarda bir emsal teşkil eder ve uygulanır. Ve yine, Umarız ki Yetmiştir Gari!