İnsan Hakları İçin Ceza Yasası Reformu / İzmir Atölyesi

26.03.2006

24-25 Şubat 2006 tarihlerinde İzmir’de İnsan Hakları GündemiDerneği merkezinde gerçekleştirilen atölye çalışmasına birinci gün 15,ikinci gün ise 14 katılımcı katkıda bulundu. Atölye çalışmasını EtyenMahçupyan yönetti. Proje Koordinatörü Günal Kurşun, önce Derneği veProjeyi tanıtan bir konuşma yaptı. Daha sonra maddeler gruplandırıldıve katılımcılar da küçük çalışma gruplarına ayrıldı. Her küçük çalışmagrubu, aynı suç grubu içinde değişik maddeleri alarak belli bir süretartıştı ı. Daha sonra gruplar toplanarak her grup kendi tartıştığı maddeleri sırayla tüm atölyeye sundu. İki gün boyunca zamanınelverdiği ölçüde tüm suç grupları bu metot ile tartışıldı, ne var kison iki grubu oluşturan maddelere  zaman ayrılamadı. Tartışmalarda biruzlaşmaya varmak gibi bir amaçla hareket edilmedi, ortaya konan tümdüşünceler açıklanmaya ve tartışılmaya çalışıldı. Bazı noktalarda ise,kendiliğinden bir uzlaşma belirdi, bu noktalar ayrıca konuşuldu vemetinde koyu harflerle yazıldı. Üzerinde uzlaşma olmayan noktalar da aşağıda belirtildi.
Aşağıda, ilk dört suç grubuna ilişkin tartışmalarınözetlerini bulabilirsiniz. Ortaya konan tartışmalar madde maddebelirtildi .Bir sonuca varılmışsa bu da o maddenin en altına ayrıcayazıldı.

1.Grup Suçlar
Madde 125-Hakaret

  • Madenin amacının ifade özgürlüğünü daraltmadığı, zira  “…somut bir fiil veya olgu isnat eden …” ifadesinin maddedeki varlığının önemli olduğu belirtildi..
  • Cezanın orantılı olduğu ifade edildi.
  • Bir grup katılımcı Hakaret suçunun Avrupa Ceza Yasalarından çıkarıldığını ve tazminat hukukunda düzenlendiğini bu nedenle Türk Ceza Kanunundan tamamen çıkarılması gerektiğini dile getirdiler.
  • 3.fıkranın a bendinin önemine dikkat çekildi. Bu fıkranın özellikle polislerle ilgili olarak uygulandığı ve  uygulamada polise hakaretten çok sayıda dava açıldığı;bu fıkranın aynı zamanda TCK m.265 (polise mukavemet) ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği bu halde de TCK m.265.de suçun cezasının 6 aydan 3 yıla kadar hapis olduğu, bu maddede  ise 1 yıldan az olamaz dendiği, bu durumun özellikle fikri içtima açısından çelişki ortaya çıkaracağı ifade edildi.
  • 3-fıkranın c bendi dine inananları koruyan bir madde mi olduğu yoksa dindarların diğerlerine hakaretini mi düzenlediğinin açık olamadığı bu nedenle fıkra metninin şu şekilde değiştirilmesi önerildi: “Kişiye mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerinden dolayı işlenirse…”
  • b ve c bentlerinin birbiri ile yakından ilişki olduğu örneğin felsefi inançta da kutsal değerler olduğu bu nedenle kutsal değerin sadece dine atfedilemeyeceği bu nedenle iki fıkranın birleştirilmesi gerektiği konusunda uzlaşma sağlandı.
  • 5..fıkranın bendin kutsal devlet anlayışının sonucu ortaya çıktığı belirtilerek maddenin tümden kaldırılması gerektiği ifade edildi.
  • Suçun kamu görevlisine karşı işlenmesi halinde resen soruşturma yapılması yerine

şikayete bağlı hale getirilmesi gerektiği belirtildi.

  • Kurul üyelerine yapılan hakarette fikri içtima uygulanmasının ifade özgürlüğü açısından bir avantaj olacağı ifade edildi.

 

 

Madde 126

  • Çok tehlikeli bir madde olduğu,düşünce özgürlüğünü sınırladığı, özellikle “isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile” hükmünün kabul edilemez olduğu vurgulandı. Maddenin bu bölümünün çıkarılması konusunda uzlaşma sağlandı.

Madde 130

  • Bu maddenin kalması gerektiği, ancak Atatürk’e hakaret durumunda 5816 sayılı yasa ile birlikte uygulandığı bu nedenle bu maddenin varlığı nedeniyle  5816 yasanın yürürlükten kaldırılabileceği ifade edildi.
  • Bu maddenin yerinin sistematik olarak yanlış olduğu, ölüye hakaretin şerefe  karşı suçlar bölümünde yer almaması gerektiği ifade edildi.

Madde 132

  • Özel yaşamın gizliliğin madde metni içinde vurgulanması gerektiği, bölüm başlığı ile yetinilmemesi gerektiği,asıl olanın özel yaşamın gizliliği olduğu, sınırlamaların istisna teşkil etmesi gerektiği ifade edildi.
  • Maddenin 2.fıkrası tersinden okunmasında kişiler arasındaki haber içeriklerini hukuka uygun olarak ifşa edilebileceğinin  çıktığı ,ancak bu halde de ,bu   kişiler kim olacağı ve nereden yetki alacakları tartışıldı..
  • 4.fıkranın bir yandan basın özgürlüğü ve kamuoyunun bilgilendirilmesi öte yandan da özel hayatın gizliliği karşısında basının sorumluluğu açısından tartışıldı ve fıkranın bu hususlar dikkate alınarak. yeniden düzenlenmesi gerektiğini konusunda bir çoğunluk görüşü oluştu.

Madde 164

  • Maddedeki “…önemli bilgiler..” ifadesinde önemli sözcüğünün belirsiz olduğu ve neyin önemli bilgi olup olmadığının tartışmalara neden olacağı bu nedenle önemli bilgiler ifadesinin daha açık hale getirilmesi için maddede düzenleme yapılması “zarara uğramasına neden olan- olmalı ifadesinin eklenmesi gerektiği ortaya kondu.
  • Sorumlu tutulan kişilerin fazla olduğu,.
  • Suçun tehlike suçu olmaktan çıkarılıp zarar suçu haline dönüştürülmesi gerektiği ifade edildi.
  • Bir grup katılımcı konunun iftira- suç uydurma maddesi içinde çözülebileceği, ayrı bir maddeye gerek olmadığını belirttiler..
  • Caydırıcılık isteniyorsa para cezasının artırılabileceği veya yalnızca para cezasının tartışılabileceği ifade edildi.

Madde 225

  • Maddedeki tanımların çok geniş tutulduğu, yöresel ve kişisel etkenlerin öne çıkabileceği özellikle maddenin gerekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde çok sorun yaratacağı;göğüs, bacak, göbek dekoltelerinin bile teşhircilik olarak cezalandırılabileceği bu nedenle maddenin gerekçesi ile birlikte yeniden düzenlenmesi gerektiği üzerinde duruldu..
  • Bir grup katılımcı ise maddenin tümden kaldırılması gerektiği ifade ettiler..
  • Bir grup katılımcı da maddenin sosyal bir ihtiyaca karşılık vermekte olduğunu bu nedenle bu şekilde kalması gerektiğini ifade ettiler.

 

Madde 226

  • Maddede müstehcen kelimesinin ne anlamda kullanıldığının anlaşılamadığı,. “Pornografik” kelimesinin daha daraltıcı ve açıklayıcı olduğu bu nedenle bu kelimenin kullanılması önerildi.
  • Maddenin birinci fıkrasının çok geniş olduğu ve bu nedenle ifade özgürlüğünün bir biçimi olan fotoğraf,resim,heykel vb.nin müstehcen olduğu ve çocuklarda gördüğü için ortadan kaldırılmalarına ve  bunları yapanların cezalandırılmasına neden olabileceği bu nedenle “çocuğun ruhsal ve cinsel gelişime zarar verecek” ifadesinin eklenmesi gerektiği konusunda uzlaşıldı.
  • Diğer bentlerdeki müstehcen kelimesinin başına da yukarıdaki fıkrada belirtilen eklemenin yapılması gerektiği ,
  • Bir grup katılımcı 2.fıkranın tümden kaldırılmasını zira bu konunun Muzur Neşriyat Yasası ile de düzenlendiğini belirttiler.
  • Dördüncü fıkradaki “doğal olmayan yollar” ifadesi eleştirildi Bunun özellikle eşcinsel ilişkiler için tehlike yaratabileceği neyin doğal olmadığının tartışılacağı üzerinde duruldu.
  • Dördüncü fıkradaki bulunduranın sorumluluğunu düzenleyen bölümün “veya bu amaçlarla bulunduran” ifadesinin eklenmesi gerektiği konusunda uzlaşmaya varıldı.
  • Yedinci fıkradaki “çocuklara ulaşmasının engellenmesi” ifadesinin çıkarılması gerektiği ifade edildi.

Madde 237

  • Maddenin bu haliyle tehlike suçu olduğu, oysa zarar suçuna dönüştürülmesi gerektiği bu nedenle de madde metnindeki “doğabilecek” şeklindeki ifadenin “doğuran” biçiminde değiştirilmesi gerektiği bununda maddenin birinci ve ikinci fıkralarının birleştirilerek yeni bir tanım yapılması yoluyla halledilebileceği konusunda uzlaşmaya varıldı.

Madde 239

  • 3.fıkrada şikayet koşulu aranması gerektiği ve “Türkiye’de oturan-oturmayan” ayrımının anlamsızlığı vurgulandı ve Üçüncü fıkranın kaldırılması gerektiği konusunda uzlaşmaya varıldı.

Madde 260

  • Bir kısım katılımcı  maddenin tümüyle kaldırılması gerektiği zira toplu gösteriler ve toplu hareketler  şiddet içermedikçe ifade özgürlüğü kapsamında olduğunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ile sabit olduğunu bunun engellenmesinin ifade özgürlüğünün sınırlanması anlamına geleceğini belirttiler.
  • Bir kısım katılımcı ise maddenin aynen kalmasını zira  2.fıkrasının tereddütleri gidereceğini ve kamu hizmetinin özelliklerinin de göz önünde tutulması gereğini vurguladılar.

2.Grup Suçlar
Madde 214

  • “Suç işlemek için alenen tahrik “ ifadesinin her türlü ifadeyi sınırlandırmak için kolaylıkla kullanılabileceği ve geçmiş uygulamanın da bu yönde olduğu üzerinde duruldu.Bu nedenle “Demokratik toplumların bir gereği olarak, düşünce açıklamalarının cezasızlık sebebi olduğu” ifadesi hem genel hükümlere konulması hem de bu maddeye eklenmesi  gereği belirtildi..
  • Maddenin üçüncü fıkrasının birinci fıkra ile birleştirilmesi gereği,.
  • Suçun tehlike suçu olmaktan çıkarılması gerektiği ifade edildi.
  • Bir kısım katılımcı ise maddenin bu şekliyle kalması gerektiği, ancak cezasının 6 aydan 3 yıla kadar biçiminde yeniden düzenlenmesi gerektiği, böylelikle hakime adli para cezasına dönüştürme imkanı tanınması gerektiğini  ifade ettiler.
  • Bir kısım katılımcı da 1. fıkraya “açık ve yakın tehlike oluşturması halinde” kaydının eklenmesi gereğini ifade ettiler..
  • Bir kısım katılımcı maddenin yalnızca şahsa karşı işlenen suçlarda tatbik edilmesi gerektiği, maddede buna uygun yeniden düzenleme yapılması gereğini belirttiler.
  • İkinci fıkranın kalması gerektiği ifade edildi.

Madde 215

  • Bir kısım katılımcı Övmenin düşünceyi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği bu nedenle de  madden tümden kaldırılması gerektiğini  ifade ettiler..
  • Maddenin bu haliyle eski 312/1’in daraltılmış hali olduğu ifade edildi.
  • Bir kısım katılımcı ise maddenin aynen kalmasını ancak cezaların şahsiliğini sağlamak için “veya…..adli para cezasına” biçiminde yeni düzenleme yapılması gerektiği ifade ettiler.

Madde 216

  • Bir kısım katılımcılar birinci ve ikinci fıkraya “cinsel yönelim” ibaresinin eklenmesi gerektiği ifade etmelerine rağmen bir kısım katılımcılar buna gerek olmadığını belirttiler.
  • İkinci fıkranın TCK md.122’ye eklenmesi gerektiği, ayrıca fıkraya felsefi inanç ve cinsel yönelim ibarelerinin eklenmesi gerektiği ifade edildi.
  • İkinci fıkrada para cezası alternatifi getirilmesi gerektiği konusunda uzlaşma sağlandı.
  • Katılımcıların bir kısmı 3. fıkranın madde metninden çıkarılması gerektiği ifade ettiler..
  • Diğer katılımcılar ise  3.fıkranın aynen kalması gerektiği zira cezalandırmanın fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hali ile sınırlı tutulduğunu belirttiler.

Madde 217

  • Katılımcıların bir kısmı maddenin bu şekliyle sivil itaatsizliği hedef aldığı, tümüyle yasadan çıkarılması gerektiği şeklinde görüş bildirdiler.
  • Maddeye “kamu barışını bozması halinde” ibaresi eklenerek kalması gerektiği üzerinde uzlaşma sağlandı.

Madde 218

  • Maddenin eleştiri amaçlı ve haber verme sınırlarını aşmayan düşünce açıklamalarının suç sayılmayacağını belirttiği bunun da yeterli olduğunu düşünen katılımcılar bu maddenin bu şekliyle olduğu gibi kalması gerektiği ifade ettiler..
  • Bir kısım katılımcı ise maddenin ilk cümlesinin kaldırılması gerektiği ve maddenin ikinci cümlesinin “…kamuyu bilgilendirme ve eleştiri amacıyla…..” cümlesinin eklenerek yeniden düzenlenmesi gerektiği ifade ettiler..
  • İkinci cümledeki “ancak” kelimesinin de kalması gerektiği ifade edildi.
  • Maddeye açıkça “Haber verme, kamuyu bilgilendirme ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmazlar” biçiminde bir hüküm konulması konusunda uzlaşma sağlandı.

Madde 219

  • Katılımcıların çoğunluğu ;her ne kadar din adamlarının etki alanları, diğer suç faillerine oranla daha fazla olsa da başka meslek grupları için de etkilemelerin mümkün olduğu gerekçesiyle  maddenin tümden kaldırılması gerektiği ifade ettiler..
  • Bir katılımcı ise devlete karşı en büyük saldırının din adamları ve dini çevrelerden geleceği düşünülerek maddenin konulduğunu bununda Türkiye şartlarında doğru olduğunu bu nedenle maddenin aynen kalması gerektiğini ifade etti..

Madde 220

  • Sekizinci fıkranın madde metninden çıkması diğerlerinin aynen kalması gerektiği ifade edildi.
  • 8 fıkranın tamamen kaldırılmaması gerektiği zira örgüt propagandası yapmanın cezasız bırakılmaması gerektiği ancak sekizinci fıkranın yeniden yazılması gerektiği, ifade edildi.

Madde 222

  • Artık işlevi kalmayan bu maddenin kanundan çıkarılması gerektiği hususunda uzlaşma sağlandı.

3.Grup Suçlar
Madde 277

  • Yargı görevi yapanlarının (avukatlar da dahil olmak üzere ) bağımsızlığı için bu maddenin önemli olduğu ve kalması gerektiği bir grup katılımcı tarafından ifade edildi..
  • Bir grup katılımcı ise maddedeki “her ne suretle olursa olsun” ibaresinin çok geniş bir kavram olduğu ve kalkması gerektiği ;yargıya olağanüstü bir dokunulmazlığın sağlanmasının doğru olmadığı ve yargı kararlarının da eleştirilebileceği üzerinde durdular.
  • Maddenin 288nci madde ile birleştirilmesi gerektiği de öne sürüldü.
  • Maddeye “bilirkişi ve tanıklar” ifadesinin eklenmesi gerektiği ortaya kondu.

Madde 285

  • Dördüncü fıkranın çok geniş kapsamlı olduğu ,haber değeri taşıyan görüntülerin verilmemesinin sözkonusu olamayacağı ancak basının da soruşturmanın ve kovuşturmanın gizliliğine uyması gerektiği belirtilerek maddenin bu hususlar göz önüne alınarak  yeniden düzenlenmesi gerektiği ifade edildi.

Madde 286

  • Basın terörünün önüne geçilmesi gerektiği ayrıca masumiyet ilkesinin ihlal edilmemesini belirten katılımcılardan bazıları bu maddenin kalması gereğini,. 285/4’den farklı olduğunu; ses kaydı ve naklinin 286, görüntülerin yayınlanmasının 285/4 ile karşılandığı bu nedenle kalması gerektiğini ifade ettiler..
  • Bir grup katılımcı ise bu maddenin 285/1 ve  4.fıkralarda düzenlendiğini yeni bir düzenlemeye ihtiyaç olmadığını üstelik kamuoyunun bilgilendirmesi gerektiği bu nedenlerle de maddenin tümden kaldırılması gerektiğini belittiler.

 

Madde 288

  • Maddedeki “bilirkişi ve tanıklar” ifadesinin 277.maddeye eklenmesi gerektiği ve  277.maddenin başlığının  “adil yargılamayı etkileme” olarak değiştirilmesi gerektiği ve bu maddenin demokratik toplum ,halkın bilgilendirilmesi,kararların tartışılabilir olması gerekçeleriyle tamamen kaldırılması gerektiği bir grup katılımcı tarafından ifade edildi.
  • Bir grup katılımcı ise 277 .madde ile  288.maddenin  farklı olduğunu 288.madde ki

Etkilemek amacının yeterince açık olduğunu gerekçesiyle maddenin aynen kalması gerektiğini belirttiler.

Madde 298

  • Bu maddenin özellikle geçmiş yıllarda çokça yaşanan ölüm oruçları,duruşmaya çıkmama,görüşe çıkmama gibi eylemleri engellemek  için konulduğu “her ne suretle olursa olsun “ ifadesinin çok geniş ve belirsiz olduğu bu konudaki herhangi bir ifade açıklamasının teşvik ,talimat verme olarak algılanabileceğini ,kaldı ki kişilerin ceza evinde de olsalar kendi bedenleri ve beslenmeleri ile ilgili karar verebilecekleri gibi maruz kaldıkları hukuka aykırı eylemlere karşılık protesto ve seslerini duyurmak için yaptıkları eylemlerin ifade özgürlüğünün bir parçası olduğu düşüncesinde olan katılımcılar bu maddenin  tamamen kaldırılması gerektiği ifade ettiler..
  • Ölüm oruçlarının,duruşmaya çıkmama gibi eylemlerin genellikle örgüt tarafından  alınan kararla uygulandığını ve uymayanların örgüt tarafından cezalandırıldığının da geçmişte görüldüğünü belirten bazı katılımcılar maddenin kalması gerektiği ancak “her ne suretle olursa olsun “ ifadesi yerine “ hukuka aykırı olarak “ ifadesinin eklenmesi ve maddenin yeniden bu şekilde düzenlenmesi gerektiğini şeklinde görüş belirttiler.
  • İkinci fıkranın ikinci cümlesinin madde metninden çıkarılması gerektiği zira burada bir tehlike suçu oluşturulduğu açıkça ifade açıklamasına ceza verilmeye çalışıldığı ifade edildi.

4.Grup Suçlar
Madde 300

  • 1.fıkranın Bayrak Kanununda da düzenlendiği ,Bayrak Kanununda oranlılık koşulu gözetilerek yapılacak ek düzenleme ile cezanın belirlenebileceği , 2..fıkranın İstiklal Marşını üzerinde ifade açıklanamaz hale getirdiğini,3.fıkranın ise yabancı ülkede işlenmesi halinde cezanın arttırılma sebebi olmasının kabul edilemeyeceği bu nedenle maddenin tümden kalkması gerektiği üzerinde bir grup katılımcı görüş bildirdi.
  • Bir kısım katılımcı ise maddenin kalması gerektiğini ancak “Egemenlik alametleri” kavramının muğlak olduğunu, “Alameti olarak” ve “sair suret” ifadelerinin değişmesi veya çıkarılması gerektiği özellikle 1 fıkradaki cezanın ağır olduğu, Ceza üst sınırının bir yıl olarak değiştirilmesi  ve adli para cezası alternatifi getirilmesi gerektiğini ifade ettiler.2.fıkrada İstiklal  Marşının aşağılanmasının kabul edilemeyeceğini ancak eleştirilerin bu kapsamda olmaması gerektiğini buna göre bir düzenleme yapılmasını 3 fıkranın kaldırılması gerektiği şeklinde görüş bildirdiler.
  • Maddenin 341.maddeyle birlikte değerlendirilebileceği,. maddede eğer korunacaksa yalnızca Türk Bayrağın değil yabancı devlet bayraklarının da koruma altına alınması gerektiği ifade edildi.
  • Maddeye “kamu güvenliğini açık ve yakın tehlikeye düşürme” kriterinin eklenmesi gerektiği,
  • Maddeye “tahkir kastıyla” ibaresinin eklenmesi gerektiği ifade edildi.
  • Birinci fıkranın ikinci cümlesindeki “….işaret” ibaresinin çıkması gerektiği ifade edildi.
  • Maddenin üçüncü fıkrasının kaldırılması konusunda uzlaşma sağlandı.

Madde 301

  • Maddenin tümden kaldırılması gerektiği konusunda uzlaşma sağlandı.

Madde 341

  • Madde 300 için konuşulan şeylerin bu madde için de geçerli olduğu ifade edildi.

 

İzmir toplantısında 5. ve 6.Grup Suçları tartışmaya zaman kalmadı.