Bir Türkiye Klasiği: İşkenceyi Önleme, Yoksa Soruşturma Yersin!

Basın Açıklaması Tarihi: 17/02/2008
İNSAN HAKLARI GÜNDEMİ DERNEĞİ


T.C. Izmir Cumhuriyet Bassavciligi 17.07.2006 tarihinde, Izmir Barosu avukatlarindan Nalan Erkem hakkinda sorusturma açmis bulunmaktadir.[1] T.C. Adalet Bakanligi Ceza Isleri Genel Müdürlügünün 07/07/2006 gün ve 02-5-49-182-2005 sayili mucipnamesine göre, Izmir (Buca) Kapali Ceza Infaz Kurumunun 14. Kogusunda (Çocuk) 05/11/2003 tarihinde çikan isyanla ilgili olarak, Izmir Cumhuriyet Bassavciliginca baslatilan sorusturma henüz tamamlanmadan, NTV Ulusal Televizyon kanalinda 16/11/2003 tarihinde yayinlanan ve Izmir Barosunun Iskenceyi Önleme Gurubundan sorumlu yönetim kurulu üyesi sifatiyla yaptigi basin açiklamasi ile Cumhuriyet gazetesinin 07/11/2003 tarihli nüshasinin 3. sayfasinda “Isyan geliyorum dedi”, Milliyet gazetesinin 07/11/2003 tarihli nüshasinin 12. sayfasinda “Buca da iskence iddiasi”, Hürriyet gazetesinin 07/11/2003 tarihli nüshasinin 3. sayfasinda “Cezaevindeki isyanin nedeni iskence mi?” baslikli haberlerde, isyanin çiktigi çocuk kogusunda bulunan on sekiz yasindan küçük hükümlü ve tutuklulara görevliler tarafindan kötü muamele ve iskence yapildigi, olay nedeniyle bu hükümlü ve tutuklularin müdafileriyle görüstürülmedikleri, basvurularinin yerine getirilmedigi yönünde, sorusturma konusu eylemle ilgili olarak beyanda bulundugu iddia edilmis, durum sorusturmayi gerektirir nitelikte görülmüstür.  Bu bakimdan, Izmir Barosuna kayitli Avukat Nalan Erkem hakkinda Izmir Cumhuriyet Bassavciliginca sorusturma yapilmak üzere 1136 sayili Avukatlik Kanunun 58/1 maddesi geregince izin verilmesi uygun görülmüstür.[2] Nalan Erkem bir avukat olarak Iskenceyi Önleme Grubunun aktif bir çalisaniydi. Kendisi ayni zamanda uzunca bir süredir Türkiye’de iskenceye karsi verilen mücadelede önemli roller üstlenmis ve Türkiye’deki Insan Haklari Hareketiyle yakin bir dayanisma içinde olmustur. Ayni zamanda, Insan Haklari Gündemi Dernegi’nin bir üyesi olan avukat Nalan Erkem Türkiye’deki iskence sorununun çözümüne iliskin yetkin kisilerden biridir.

Arkaplan Bilgisi 

Iskenceyi Önleme Grubu (IÖG), Aralik 2001’de Izmir Barosu bünyesinde, iskence magdurlarina ücretsiz olarak yasal yardim temin etmek amaciyla kuruldu. IÖG ayni zamanda Türk Hukukunda iskencenin önlenmesini ve iskencecilerin basarili bir sekilde sorusturulup, kovusturularak adalet önüne getirilmesini zorlastiran unsurlarin kaldirilmasi için kampanya yürütmeyi amaçliyordu. Aralik 2001’de çalismalarina Izmir Barosunun üyesi olan 112 kisilik gönüllü avukat grubuyla baslayan IÖG, daha sonradan 250 kisiye ulan gönüllü avukat grubuyla, Izmir’deki iskence vakalarini sistemli bir sekilde izlemeye basladi. AB Komisyonuna sundugu “Iskencenin Önlenmesinde Hukukçularin Rolü” projenin kabul edilmesi üzerine, gönüllü avukatlardan olusan gruba az sayidaki profesyonel eslik etti. IÖG Aralik 2004’de yeni seçilen Baro Yönetimi tarafindan, sok edici bir kararla kapatildigi sirada, 550 basvuru almis, bunlardan 340 tanesi hakkinda çalisma baslatmis ve iskenceden sorumlu olan 116 kisi hakkinda sorusturma açilmasini saglamisti. Bu durum, Türkiye’de insan haklari ihlallerinin izlenip sorusturulmasiyla görevli Il ve Ilçe Insan Haklari Kurullarinin etsizligi ile kiyaslandiginda, insan haklarinin korumasina yönelik gerçek bir basari durumuydu.

Bununla birlikte, Izmir Barosu Yönetim Kurulu, 07/12/2004 günü yaptigi yönetim kurulu toplantisinda, bugüne kadar neredeyse türünün tek örnegi olan “Izmir Barosu Iskence Önleme Grubu”nun lagvedilmesine ve grubun Avrupa Birligi Komisyonu’nun sponsorlugunda yürüttügü “Iskencenin Önlenmesinde Hukukçularin Rolü” projesinin iptal edilmesine karar verdi[3] ve vermis oldugu karari 08/12/2004 tarihinde IÖG’ye bildirdi. Daha sonraki müdahalelerle, grubun çalisanlari isten çikarildi. Izmir Barosu Yönetim Kurulu Baskani Nevzat Erdemir 13 Aralik 2004’de yaptigi basin açiklamasinda, IÖG’nün kapatilma gerekçelerinden biri olarak AB Komisyonundan fon alinmasini gösterdi. Nevzat Erdemir’e göre AB Komisyonu Türkiye’nin ulusal çikarlarina zarar vermek, Türkiye’yi bölmek ve “bagimsiz bir Kürdistan” kurulmasi için çaba harcamaktaydi[4]. Iskencenin önlenmesiyle, “bagimsiz bir Kürdistan” arasindaki baglantinin nasil kuruldugu hala gizemini korumakta ve biz insan haklari savunucularini hayrete düsürmeye devam etmektedir. Avukat Nalan Erkem hakkinda açilan sorusturma, Iskenceyi Önleme Grubunun aktif oldugu, 5 Kasim 2003’de Buca Cezaevi Çocuk Kogusunda “isyan girisimi” olarak nitelendirilen olayla ilgilidir.

Av. Nalan Erkem Hakkinda Açilan Sorusturma

5 Kasim 2003’de Buca Cezaevi Çocuk Bölümünde isyan çiktigi[5] iddiasi ile cezaevinde bulunan güvenlik kuvvetlerinin müdahalesi sonucunda 42 çocugun adi geçen olay nedeniyle cezaevi savciliginca ifadelerinin alinacagi belirtilmis ve Izmir Barosunun CMUK uygulama servisinden müdafi atanmasi talep edilmistir. CMUK’un 138. maddesi geregince 18 yas altindaki kisilerin ifadelerinin alinmasinda baro tarafindan belirlenecek bir müdafi avukatin atanmasi zorunluluktur. Izmir Barosu bu nedenle görevlendirmeler yapmis ve görevlendirilen avukatlar bulgulari saptamak ve sorusturmada bulunmak için cezaevine gitmislerdir. Ilk giden 8 avukat çocuklarla görüsmüs,  gerekli beyanlari tutanakla saptamis, gözlemledikleri yara ve benzeri bulgulari tutanaga yansitmis, nöbetçi Cumhuriyet Savciliginca baslatilan sorusturmada hazir bulunmuslardir. Saniklarin çoklugu nedeniyle Buca Cezaevine daha sonra 6-7/11/2003 tarihlerinde giden müdafi avukatlar çocuklarla önceki grup gibi görüsme yapamamislar, kendilerine engel çikarilmis, yarali bazi çocuklarin hastaneye sevkleri konusunda hazirladiklari dilekçeler alinmamis, cezaevi savcisinin raporlu oldugu, cezaevi müdürünün de böyle bir görevi olmadigi, hakarete varan sözlerle avukatlara bildirilmistir. Bu durum avukatlar tarafindan tutanakla saptanmistir[6]. Buca Cezaevinde meydana gelen olaylar nedeniyle Izmir Barosu Avukatlarina yönelik gerçeklesen engellemeler, açik bir sekilde BM Avukatlarin Rolüne dair Temel Prensiplere (Havana Kurallari) aykirilik teskil etmektedir.

BM Avukatlarin Rolüne dair Temel Prensipler (Havana Kurallari)[7] sunlari söylemektedir:

Madde 16Hükümetler avukatlarin a) hiç bir baski, engelleme, taciz veya yolsuz bir müdahaleyle karsilasmadan her türlü mesleki faaliyeti yerine getirmelerini; b) yurt içinde ve yurt disinda serbestçe seyahat etmelerini ve müvekkilleriyle görüsebilmelerini; ve c) kabul görmüs mesleki ahlak kurallarina, görevlerine, standartlarina uygun faaliyette bulunduklari için kovusturma veya idari, ekonomik veya baska tür yaptirimla sikinti çekmemelerini veya tehditle karsilasmamalarini saglar.

Madde 20Avukatlar, bir mahkeme, yargi yeri veya hukuki ya da idari bir makam önünde mesleki nedenlerle bulunduklari sirada veya konuyla ilgili yazili veya sözlü taleplerinde yaptiklari beyanlardan ötürü hukuki ve cezai muafiyetten yararlanir.

Olayin sorusturmasi sürerken, savcinin aldigi ifadelerde 13 çocuk sürekli dövüldüklerini savcilik ifadelerine yansitmis, hatta bu çocuklardan dördünün yaralari bizzat savci tarafindan tutanaga geçirilmistir. Buna karsilik olayin sorusturulmasiyla görevli olan Cumhuriyet Bassavciligi kötü muamele bulunmadigi yönünde açiklamada bulunmustur[8]. Bununla birlikte, savcilik ifadelerinden baska müdafi avukatlarin saptadigi diger 6 çocuga iliskin ifadelerde kendilerinin kogustan çikarildiktan sonra cezaevi bahçesinde iç çamasirlarina kadar soyulduklari, burada görevliler tarafindan dövüldükleri daha sonra hücrelere konulduklari, yeterli battaniye ve elbiselerin verilmedigi, dövme olaylarinin burada da sürdügü beyan edilmistir. Ayrica, yapilacak sorusturmada dövme olayini söylememeleri için cezaevi görevlilerince tehdit edildiklerini de belirtmislerdir[9]. Avukatlarin engellenmesi ve elde edilen bulgular üzerine Izmir Barosu Iskenceyi Önleme Gurubundan sorumlu yönetim kurulu üyesi sifatiyla Av. Nalan Erkem tarafindan bir basin açiklamasi gerçeklestirilmistir. Ancak, yapilan basin açiklamasi nedeniyle, hakkinda Izmir Cumhuriyet Bassavciligi tarafindan yukarida bahsi geçen sorusturma açilmistir. Oysaki yine “BM Avukatlarin Rolüne dair Temel Prensipler (Havana Kurallari)“de yer alan 23 Madde su sekildedir:

Madde 23Avukatlar, diger vatandaslar gibi ifade, inanç, örgütlenme ve toplanma özgürlügüne sahiptir. Avukatlar özellikle, hukukla, adalet sistemiyle ve insan haklarinin gelistirilmesi ve korunmasi ile ilgili konularda kamusal tartismalara katilma, ve yasal faaliyetleri veya yasal bir örgüte mensup olmalari nedeniyle mesleki kisitlamalara maruz kalmaksizin, yerel, ulusal veya uluslararasi örgütler kurma veya bunlara mensup olma ve bunlarin toplantilarina katilma hakkina sahiptir. Avukatlar bu haklari kullanirlarken, her zaman hukuka ve hukuk mesleginin kabul görmüs standartlarina ve mesleki ahlak kurallarina uygun davranirlar.

Ayrica, yeni Avukatlik Kanunu’nda, 02.05.2001/4667 sayili kanunla yapilan degisiklikle, barolarin kurulus ve nitelikleri basligi altindaki maddeye barolarin amacina, “hukukun üstünlügü, insan haklarini savunmak ve korumak” (Madde 76) ve “bu konulara islerlik kazandirmak” (Madde 95/21) eklenmistir. Avukatlik Kanunu’nda yapilan bu degisiklikle, Türkiye Barolar Birligi (110/17) ve barolara, yönetimin hukuka uygun davranip davranmadigini, insan haklarini ihlal edip etmedigini izleme gibi ciddi ve etkili bir yetki de verilmis bulunmaktadir[10]. Bu kosullar altinda, Insan Haklari Gündemi Dernegi, Nalan Erkem’e yönelik baslatilan sorusturmanin, kendisinin uzunca bir süredir iskenceye karsi yürüttügü aktif çalismalarindan dolayi yildirma amaçli açildigi görüsündedir. Ayrica, Insan Haklari Gündemi Dernegi, avukat olmasinin yani sira bir insan haklari savunucusu olarak Nalan Erkem’e açilan sorusturmanin, “Birlesmis Milletlerin Evrensel Olarak Taninan Insan Haklari ve Temel Özgürlüklerin Korunmasi ve Gelistirilmesinde Toplumsal Kuruluslarin (Organlarin), Gruplarin ve Bireylerin Haklari ve Sorumluluklari Üzerine Bildirge”de ifade edilen haklara açik bir sekilde aykirilik teskil ettigi görüsündedir.

Birlesmis Milletlerin Evrensel Olarak Taninan Insan Haklari ve Temel Özgürlüklerin Korunmasi ve Gelistirilmesinde Toplumsal Kuruluslarin (Organlarin), Gruplarin ve Bireylerin Haklari ve Sorumluluklari Üzerine Bildirge”de sunlar söylenmektedir:

Madde 9:

1-Insan haklari ve temel özgürlüklerin kullanilmasinda, bu bildirgede amaçlanan insan haklarinin korunmasi ve gelistirilmesinde bireysel olarak ve baskalariyla birlikte herkesin, bu haklarin ihlal edildigi durumlarda basvuru yapma olanagindan etkin bir biçimde faydalanmaya ve korumadan yararlanmaya hakki vardir.

2- Bu amaçla, haklari ve özgürlükleri ihlal edilen herkesin, kisisel olarak veya yasa tarafin-dan izin verilen temsilcileri araciligiyla sikayette bulunma ve hukuksal bir otorite önünde veya yasayla kurulan bagimsiz, yansiz ya da yetkili tüm diger otoriteler önünde kamuya açik mahkemede sikayetini inceletme ve bu haklari ve özgürlükleri ihlal edildiginde, yasalar uyarinca bu otoritelerden tazminat dahil olmak üzere zarar-ziyanin telafisini öngören bir karar alma ve ayni zamanda makul bir sürede kararin ve yargi kararinin uygulamasina hakki vardir.

3- Yine bu amaçla herkesin, bireysel olarak ve baskalariyla birlikte, özellikle:

a) Insan haklarinin ve temel özgürlüklerin ihlali konusunda, sikayet üzerine makul sürede karar vermesi gereken, ulusal olarak yetkili kilinan adli, idari veya yasama otoritelerine veya Devletin hukuksal sistemine uygun olarak kurulan yetkili tüm diger otoritelere dilekçe veya diger uygun yöntemlerle basvurarak devlet görevlileri ve organlarinin politika ve eylemlerini sikayet etme;

b) Ulusal yasalar ile uygulanabilir uluslararasi yükümlülük ve taahhütlerin uygunlugu üzerine kanaat olusturma amaciyla, durusmalarda, kovusturmalarda ve kamu davalarinda hazir bulunma.

c) Insan haklari ve temel özgürlüklerin savunulmasi için nitelikli ve profesyonel bir hukuksal yardim veya uygun olan tüm diger tavsiye ve yardimlari sunma ve saglama hakki vardir.

4- Yine bu amaçla ve uygulanabilir uluslararasi prosedür ve belgelere uygun olarak herkesin, bireysel olarak ve baskalariyla birlikte, insan haklari ve temel özgürlüklerle ilgili raporlari almak ve incelemek için, genel veya özel yetkisi olan uluslararasi organlara ulasma ve bu organlarla hiçbir sinirlama olmaksizin iletisim kurma hakki vardir.

5- Kendi yargi alaninda bulunan tüm topraklarda, insan haklari ve temel özgürlükler ihlalinin var olduguna inanmak için nedenler bulundugunda devletin süratli ve yansiz bir sorusturma sürdürmesi veya olayin aydinliga kavusmasi için dava açilmasini dikkatle izlemesi gerekir.

 

Madde 10:

Hiç kimse edimde bulunarak veya gerektigi durumlarda müdahaleden kaçinarak insan haklarinin ve temel özgürlüklerin ihlaline katilamaz; kimse bu hak ve özgürlüklerin ihlalini reddettigi için cezalandirilamaz ve tedirgin edilemez.

 

Madde 12:

1- Herkesin, bireysel olarak ve baskalariyla birlikte, insan haklari ve temel özgürlüklerin ihlaline karsi mücadele etmek için barisçil etkinliklere katilmaya hakki vardir.

2- Devlet, bu bildirgede amaçlanan haklarin mesru kullanimi çerçevesinde siddet, tehdit, mi-silleme eylemi, fiili veya hukuksal ayrimcilik, baski veya diger keyfi hareketlere karsi, bireysel olarak ve baskalariyla birlikte hareket eden tüm kisilerin yetkili otoritelerce korunmasi için gerekli tüm önlemlerin alinmasini dikkatle izler.

Bu bakimdan, herkes, bireysel olarak ve baskalariyla birlikte, barisçi yollarla, insan haklarinin ve temel özgürlüklerin ihlaline neden olan, ve devletin ihmali olan durumlar da dahil olmak üzere, devlete isnat edilebilen etkinlik ve eylemlerle birlikte baska grup ve bireylerce islenmis insan haklari ve temel özgürlüklerin kullanilmasiyla ilgili siddet eylemlerine karsi tepki gösterdiginde, ulusal yasalarca etkin biçimde korunmaya hakki vardir.

 

Madde 13:

Herkesin, bireysel olarak ve baskalariyla birlikte, bu bildirgenin 3. Maddesine uygun olarak, barisçi yollarla, salt insan haklarini ve temel özgürlükleri koruma ve gelistirme amaciyla kaynaklari isteme, alma ve kullanma hakki vardir.

Nalan  Erkem’e açilan sorusturma, evrensel olarak kabul görmüs ve sayginlik kazanmis temel insan haklari ilkelerine ve degerlerine aykirilik teskil ettigi kadar, hukuki açidan da bir facia niteligindedir. Nalan Erkem hakkinda açilan sorusturmaya yönelik, Av. Özkan Yücel tarafindan Izmir Cumhuriyet Bassavciligina yapilan talepte de belirtildigi gibi, sorusturmanin hangi suçlama üzerinden yürütüldügü ve isnadin ne oldugu belli degildir. Deyim yerindeyse sorusturma “siz bir savunma yapin biz bir suç buluruz anlayisiyla” yürütülmektedir. Oysa CMUK isnadin belirtilmesini savunma hakkinin olmazsa olmazlari içerisinde mütalaa etmektedir. Bu nedenle “adil yargilamayi etkileme”, “yargi görevi yapani etkileme” gibi isnad edilen suçun ne oldugu bildirilmeksizin, hangi yasa maddesinin ihlal edildigi düsüncesiyle sorusturmanin sürdürüldügü ve savunma istendigi açiklanmaksizin, açiklamalarin ne sekilde/hangi suçu olusturdugu belirtilmeksizin Nalan Erkem’den savunma istenmesinde ulusal ve uluslararasi mevzuata aykirilik bulunmaktadir.

Insan Haklari Gündemi Dernegi olarak daha öncede defalarca belirttigimiz gibi, insan haklari savunuculari vermis olduklari mücadelenin dogasi geregi çogu zaman devletle ve devletin kurumlariyla ters düsebilirler. Bu durum karsisinda insan haklari savunucularini, yaptiklari konusmalar, hazirladiklari raporlar, yaptiklari açiklamalar nedeniyle cezalandirmaya kimsenin hakki yoktur. Türkiye’de insan haklari savunucularinin, geçmiste oldugu gibi günümüzde de oldukça çetin ve zor mücadele vermektedir. Ne yazik ki insan haklari savunucularinin bu mücadelesi Insan Haklari Savunucularina dair Birlesmis Milletler Genel Sekreteri Özel Temsilcisi Hina Jilani’nin, 18 Ocak 2005 tarihli ve Türkiye’deki Insan haklari Savunucularina iliskin son raporunda da belirttigi gibi, insan haklari savunucularina ve organizasyonlarina yönelik bir damgalanmayla sonuçlanmistir. Insan haklari savunuculari “devlet düsmani” gibi gösterilmistir.[11] Bu olumsuz tutum hala etkisini göstermeye devam etmektedir. Nalan Erkem’e açilan sorusturma bu olumsuz tutumun örneklerinden biridir.

Türkiye özellikle de son yillarda insan haklarina ve temel özgürlüklere saygili, demokratik bir hukuk devleti olma yolunda önemli adimlar atmis bulunmaktadir. Ancak,  ne yazik ki atilan tüm olumlu adimlara ragmen insan haklari ihlalleri halen devam etmektedir. Nitekim Avrupa Iskenceyi Önleme Komitesi (CPT) tarafindan hazirlanan raporda Türkiye’de Iskence vakalarinda kayda deger oranda azalma oldugu açik bir dille ifade edilmekte[12] , hükümetin “iskenceye sifir tolerans” politikasinin sonuçlarinin cesaret verici oldugu söylenmekte, ancak heyetin elde ettigi bilgilerden olusan tablonun “tamamen güven verici” olmadigi açiklanmaktadir. CPT raporuna göre, Adana, Istanbul ve Van’da yapilan incelemelerde çok sayida kötü muamele iddiasinin bulundugu ve iskence ve kötü muamele vakalarina iliskin bagimsiz ve tam sorusturmalar yapilmasi gerektigi belirtilmistir[13]. Benzer nitelikteki bulgular, Uluslararasi Af Örgütünün “Türkiye: Geciken ve Reddedilen Adalet” baslikli raporunda da yer almaktadir. Insan Haklari Gündemi Dernegi mevcut sartlar altinda, Nalan Erkem’e açilan sorusturmanin derhal durdurulmasi gerektigini düsünmektedir. Unutulmamalidir ki, Türkiye’de Savcilar iskenceye ve kötü muamele vakalarini önlemek için caba harcayan insan haklari savunucularini degil, iskence ve kötü muamele iddialarini bagimsiz ve tam bir sekilde sorusturup, sorumlulari adalet önüne yükümlüdürler.

Nitekim savcilarin ve tüm yargi sisteminin iskence faillerini cezalandirmak konusundaki basarisizligi, Avrupa Insan Haklari Mahkemesi önünde Türkiye’nin sayisiz mahkûmiyetiyle de teyit edilmistir. Iskenceyle ve her türlü insan haklari ihlalleriyle mücadele, bu konuda savasim veren insan haklari savunucularinin desteklenmesiyle mümkün olabilir. Insan Haklari Gündemi Dernegi olarak, kamuoyunu Nalan Erkemi desteklemeye ve bu davayi dikkatle izlemeye davet ediyoruz.

Saygilarimizla.


[1] T.C. Izmir Cumhuriyet Bassavciligi, B.TET.BÜ.AV.2006/380, 17/07/2006..

[2] Mucipname, T.C. Adalet Bakanligi Ceza Isleri Genel Müdürlügünün 07/07/2006 gün ve 02-5-49-182-2005 sayili mucipnamesi.

[3] Izmir Barosu Bülteni, 15.12.2004, http://www.izmirbarosu.org.tr/bulten/dosyalar/152.doc web sitesinde mevcuttur.

[4] Turkey: Closure of Torture Prevention Group shocking, AMNESTY INTERNATIONAL, Public Statement, AI Index: EUR 44/001/2005 (Public), News Service No: 011,  14 January 2005, http://web.amnesty.org/library/Index/ENGEUR440012005?open&of=ENG-TUR web sitesinde mevcuttur

[5] Buca Cezaevinde Çocuklara Iskence, Izmir NTV-MSNBC, 6 Kasim 2003, http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=2927 web sitesinde mevcuttur; Cezaevindeki isyanin nedeni iskence mi, Hürriyet Gazetesi, 07.11.2003; http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2003/11/07/368381.asp web sitesinde mevcuttur.

[6] 05.11.2003 tarihinde Buca Kapali Cezaevi Sübyan Kogusu’nda bulunanlara yönelik yapilan iskence ve kötü muamele iddialari üzerine Izmir Barosu Iskenceyi Önleme Grubunun TBMM Insan Haklari Komisyonu Baskanligi’na sundugu rapor,  10.11.2003, Izmir Barosu, Izmir.

[7] 27 Agustos – 7 Eylül 1990 tarihleri arasinda Havana’da toplanan Suçlarin Önlenmesi ve Suçlularin Islahi üzerine Sekizinci Birlesmis Milletler Konferansinda kabul edilmistir.

[8] Savci: Iskence iddiasi asilsiz, Radikal Gazetesi, 08/11/2003, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=94802 web sitesinde mevcuttur.

[9] 05.11.2003 tarihinde Buca Kapali Cezaevi Sübyan Kogusu’nda bulunanlara yönelik yapilan iskence ve kötü muamele iddialari üzerine Izmir Barosu Iskenceyi Önleme Grubunun TBMM Insan Haklari Komisyonu Baskanligi’na sundugu rapor,  10.11.2003, Izmir Barosu, Izmir.

[10] Avukatlik Kanunu, No: 1136   Kabul Tarihi: 19.03.1969   Tertip: 22.01.1962 sonrasi, Resmi Gazete Tarihi, Sayi: 07.04.1969 – 13168, Düstur: Tertip: 5   Cilt: 8   Sayfa: 1694

[11] COMMISSION ON HUMAN RIGHTS, Sixty-first session,  Agenda item 17 (b) of the provisional Agenda, PROMOTION AND PROTECTION OF HUMAN RIGHTS HUMAN RIGHTS DEFENDERS, Report submitted by the Special Representative of the Secretary-General, on human rights defenders, Hina Jilani;  Addendum, MISSION TO TURKEY, E/CN.4/2005/101/Add.3, 18 January 2005; para: 115-116 http://www.ohchr.org/english/issues/defenders/visits.htm web sitesinde mevcuttur.

[12] CPT: Iskence Azaliyor Ama Güvencesi Yok, BIA Haber Merkezi, 08/09/2006,  http://www.bianet.org/2006/09/08/85017.htm web sitesinde mevcuttur; Türkiye’nin iskence raporu olumlu, NTV-MSNBC, 06 Eylül 2006, http://www.ntv.com.tr/news/384256.asp web sitesinde mevcuttur

[13] Report to the Turkish Government on the visit to Turkey carried out by the European Committee  for the Prevention of Torture and Inhuman  or Degrading Treatment or Punishment (CPT) from 7 to 14 December 2005, The Turkish Government has requested the publication of this report and of its response. The Government’s response is set out in document CPT/Inf (2006) 31,  Strasbourg, 6 September 2006, http://www.cpt.coe.int/documents/tur/2006-30-inf-eng.htm  web sitesinde mevcuttur; Turkey Justice Delayed and Denied: The persistence of protracted and unfair trials for those charged under anti-terrorism legislation, AI Index: EUR 44/013/2006, 6 September 2006, http://web.amnesty.org/library/Index/ENGEUR440132006?open&of=ENG-TUR web sitesinde mevcuttur.