Saray Muhafızları Düzeni

29.05.2015

İran İslam Devrimi’nden sonra yapılan ilk işlerden birisi de bir “Devrim Muhafızları” alayı oluşturmaktı.
Bu “muhafızlar” bütün emirleri dini liderden alır ve onun emirleri dışında hiçbir kuralı, hiçbir kurumu tanımazlardı.

Toplumun üzerinde mutlak bir kontrol kurmanın ve tepedekinin iradesinin toplumun atomlarına kadar empoze edilmesinin aracıydı devrim muhafızları.

Bugün Koza İpek Grubu’na yapılanları, bu grubun medyasına el konmasını, sadece otoriterleşmede yeni bir adım veya medyayı susturmada yeni bir merhale olarak okuyanlar yanılıyorlar.

Tanık olduğumuz şey, bir Saray Muhafızları düzeni kurulmasıdır.

Bugün Koza İpek Grubu’na el koyarken, yarın Türkiye’de bütün medyaya, bütün ticari işletmelere el koyacak bir model üretiyorlar.

Ankara’da bir savcı, bir hakime bu ticari işletmelere “kayyum” atayın diyor.

Bir Sulh Ceza Hakimi, görünürde 9 sayfalık ama aslında aynı sözlerinin sürekli tekrarlandığı bir karar yayınlıyor ve milyarlarca dolarlık bir holdinge el koyuyorlar.

Bu kadar korkunç sonuçlar üreten bir karar için, hakim bir tek somut gerekçe yazma zahmetine bile girmiyor.

Usulsüz para transferi yaptılar diyor; bağış ve alımları ticari hayata aykırı bir şekilde yaptılar diyor…

Ama bir tane bile, şu tarihte, şu banka aracılığıyla, şu şekilde bir usulsüzlük yapıldı demiyor.

Böyle bir hukuk mantığıyla, Türkiye’de bütün ticari işletmeleri, bütün gazeteleri, bütün televizyonları kayyum idaresine verebilirsiniz.

Bu kayyumu, bu şirketlerin sözde işledikleri suçları önlemek için atıyorlar.

Peki ne yapıyor o kayyumlar ilk iş olarak?

Koza İpek Grubu’nun televizyonlarına, gazetelerine giriyor, yayın akışına müdahale ediyor, yayını durduruyor.

Korkunç bir ahmaklıkla veya ideolojik bir saplantıyla malul olmayan herkesin çok rahat görebildiği gibi, bu şirketler grubunun en önemli suçunun Sarayı rahatsız eden yayınlar yapmak olduğunu anlıyoruz.
Canhıraş bir şekilde bu “suçu” engellemeye çalışıyor kayyumlar…

Sözde “suçu önlemek” ve “şirketi korumak” için atanan bu kayyumların, şirketlerin köküne kibrit suyu dökmeye çalıştıklarını, onların tek derdinin medyayı susturmak olduğunu görüyoruz.

Hiçbir hukuk kuralıyla bağlı hissetmiyorlar kendilerini…

Gözümüzün içine baka baka, Saray’ın muhafızları rejiminin egemenliğini ilan ediyorlar…

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’ndan bir gün önce…

Kaynak: Bugun