Orhan Kemal Cengiz
Ücra bir hava alanının izbe bir odası. Odanın içi kalabalık. Ortadaki ayakları prangalı adamın etrafında, siyah kıyafetler, siyah eldivenler ve siyah maskeleriyle 6-7 kişilik bir grup hummalı bir faaliyet içindeler. İkisi adamı sıkı sıkı kavramış durumdalar. Diğer ikisi ellerinde makaslarla kıyafetlerini kesiyorlar; büyük bir özen ve inanılmaz bir süratle… Enson iç çamaşırları da kesilip çırıl çıplak bırakıldıktan sonra, kesilen kıyafetler bir torbanın içerisine konuluyor. Adamın ağzı, kulakları, apış arası son derece dikkatli bir incelemeden geçiriliyor; makatına sert bir cisim sokuluyor; altına bebek bezi bağlanıyor ve üzerine yeni kıyafetler geçiriliyor. Olağan üstü bir sessizlik ve sadece el kol işaretleriyle anlaşılarak gerçekleştirilen bu operasyon 15-20 dakika gibi bir sürede tamamlanıyor.
İnsanın o anda çok moralini bozacak, ama düşündükçe kendisini daha da aşağılanmış hissetmesine yol açacak bir uygulama. Belli kibütün ayrıntılar, en ince detaylar düşünülmüş. Olağan üstü bir “otorite”gösterisi, her saniyesi mesaj dolu bir şov..
Sözünü ettiğimiz CIA’nın rutin hale getirdiği “paketleme”uygulaması. “Paketler” gecenin geç saatlerinde gizemli mürettebatıyla kalkışa geçen CIA uçaklarıyla değişik yerlere servis yapılacak. Kimisi Guantonomo’ya, kimisi yerli işkencecilere teslim edilmek üzere Cezayir’e, Fasa, Mısır’a, kimisi de, Romanya ve Polonya’daki gizli gözetim merkezlerine götürülecek. Havaalanının küçük odasında, şovu izlemeleri için göz bağları çözülen mağdurların gözleri tüm uçuş boyunca kapalı olacak; su içemeyecek, tuvalete gidemeyecek, uçağın zemininde her tarafı bağlı bir şekilde öylece yatacak…
CIA bunu epey bir zamandır yapmakta ve bu uygulama için, İncirlik dahil, Avrupa’daki neredeyse tüm havaalanları ara durak olarak kullanılıyor.
Guantanomo ve Ebu Garip’in insanlık dışı görüntülerinden sonra sözünü ettiğimiz uygulama bir şok etkisi yaratmayabilir. Ama geçtiğimiz hafta yaşanan bir dizi gelişme bu uygulamaları mercek altına yatırdı ve insanlık adına küçük de olsa bir umut yarattı. Neredeyse eş zamanlı olarak, İtalya’daki Milan savcılığı çoğunluğu CIA ajanı olan 26 Amerikalı hakkında dava açtı ve Avrupa Parlamentosu CIA’nın illegal uygulamalarına göz yuman AB üyelerinin ipliğini pazara çıkaran bir raporu onayladı. İtalyan savcının, operasyonlar sırasında İtalya’da bulunan CIA ajanlarının kendilerine teslim edilmesini isteyen yazısı, İtalyan Adalet bakanı tarafından sümen altı edildi ama sanıkların “yokluğunda” da olsa bir yargılamanın yapılacağı anlaşılıyor. Yine Avrupa’nın diğer başkentlerinden, Savcıların güpegündüz adam kaçıran CIA ajanları için davalar hazırladıkları haberleri geliyor.
Avrupa Parlamentosu’nun onayladığı CIA raporunu hazırlayan Giovanni Claduio Fava, bundan böyle hiçbir Avrupa ülkesinin bu uygulamaları görmezden gelemeyeceğini söylüyor.
Umarız sayın Fava haklı çıkar, umarız Milan yargılamaları “sembolik” mesajlarını doğru adreslere gönderir. Umarız Türkiye’de dahil, hiçbir ülke, bu modern zaman eşkıyalığına daha fazla göz yummaz. Umarız Milan CIA’nın son uçuş noktası olur. Bütün bu umut ve temennilerimiz sadece bu insanlık dışı uygulamaların mağdurları için değil. Ama aynı zamanda Amerikan halkı için de. Adaletsizliğin, zorbalığın ve acımasızlığın tek prim yapan güç olduğunu bütün dünyaya benimseterek, terörün ve teröristlerin ekmeğine mütemadiyen yağ süren devletlerinin sebep olduğu acılardan mağdur olan, 11 Eylül’de içi yanan Amerikan halkı için de… Umarız Milan, adaletin ve iyiliğin zorbalığa galip geleceğinin bir alameti farikası olsun.