Barışı Savunuyoruz!

İnsan Hakları Gündemi Derneği (İHGD), Suriye toprakları içinde başlatılan askeri harekât nedeniyle ülke sınırları içinde ve dışında yaşanan, sivillere yönelik yaşam hakkı ihlallerinden ve çatışmanın devamı ile birlikte kayıpların artacak olmasından kaygı duymaktadır.

Öncelikle her türlü askeri çatışmanın, bütün hakların temeli olan “yaşam hakkı’’ açısından büyük bir tehdit oluşturduğu tartışılmaz bir gerçektir. Her türlü ulusal veya uluslararası anlaşmazlık çatışma dışı yöntemlerle çözülmelidir. Bunun dışındaki her türlü girişim, yaşam hakkının ihlali riski taşıması nedeniyle kabul edilemez. Nitekim harekâtın başlangıcından bu yana gerek Türkiye gerekse Suriye içinden sivillerin ölüm ve yaralanma haberleri alınmaktadır.

Çatışmanın gerçekleştiği bölgede ikamet etmekte olan sivil nüfusun, can güvenliği kaygısıyla yer değiştirmeye başladığı da kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Yaklaşık yüz bin sivilin Türkiye sınırındaki yerleşimlerden güneye doğru göç etmekte olduğu izlenmektedir. Aynı şekilde; sınır ilçelerinde yaşayan vatandaşlarımız da şehir merkezlerine göç etmek zorunda kalmıştır. Bu iç göçü önlemeye yönelik herhangi bir tedbir alınmadığı gibi, gerek risk altındaki vatandaşlarımız gerekse yoğunlukla sınır ilçelerinde yaşayan mülteciler açısından yeni mağduriyetler doğmaktadır. Uluslar arası sözleşmeler bağlamında temel insan haklarından biri olarak belirtilen “barınma hakkı” tehlike altına girmiştir.

Sınır ötesi harekatın başlamasıyla birlikte, barışı savunan ve harekat konusunda eleştirel yorumlarda bulunan çevreler soruşturmaya tabi tutulmaktadır. IHGD, demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsurlarından olan ifade özgürlüğü hakkı üzerindeki bu baskıdan endişe duymakta ve yapılan müdahaleleri antidemokratik bulmaktadır. İfade özgürlüğü hakkına yapılan müdahaleler derhal durdurulmadığı takdirde, ülkenin siyasal iklimi adeta Roland Barthes’ın “Konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyeti” olarak betimlediği faşizm koşullarına doğru sürüklenme eğilimi gösterecektir. Türkiye toplumu, her alanda farklı fikirlerin özgürce ifade edilerek tartışılmasını güvence altına alan bir hukuki ve siyasal ortama ihtiyaç duymaktadır.

Son olarak, bu gelişmelerin IŞİD’in barış yürüyüşüne saldırdığı 10 Ekim’in yıldönümünde gerçekleşmiş olması üzüntü vericidir. Biz IHGD olarak insan hak ve özgürlüklerinin ön koşulu olarak barışa büyük değer veriyor ve dört yıl önce Ankara’da barış istediği için katledilen 107 insanın anısı önünde saygıyla eğilerek, barış ve demokrasiden yana duruş sergileyen bütün gerçek ve tüzel kişilerle dayanışma içinde olduğumuzu beyan ediyoruz.

IHGD olarak, herkesin şiddetten uzak ve barış içinde yaşaması anlamında, barış hakkının temel bir insan hakkı olduğunu vurguluyoruz.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Yaşam Hakkı”nı düzenleyen 2. Maddesine, Harp Zamanında Sivillerin Korunmasına İlişkin Cenevre Sözleşmesi’ne, Barınma Hakkı’na ilişkin olarak BM Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmeleri’ne uygun olarak çatışma halinin derhal sonlandırması, sivil ölümlerinin önlenmesi ve sivillerin korunması çağrısında bulunuyoruz.

Saygılarımızla.

İNSAN HAKLARI GÜNDEMİ DERNEĞİ