Demokrasinin Geleceği Forumu: Avrupa Konseyi Meclis Başkanı Halvdan Skard tarafından yapılan konuşma

07.08.2007

Demokrasinin Geleceği Forumu,

13-15 Haziran 2007, Stockholm – Sigtuna (İsveç)

Avrupa Konseyi Meclis Başkanı Halvdan Skard tarafından yapılan konuşma

Çev: Hakan ATAMAN

Sayın Başkan,

Ekselansları,

Bayanlar ve Baylar,

Winston Churchill tarafından söylenen ünlü cümleyi hepimiz pekala biliyoruz ki, “denenmiş sistemleri bir yana bırakacak olursak” demokrasi en kötü yönetim biçimidir. Bu tipik zeka oyunu ve alaycılıkla birlikte, Churchill diğer idare biçimlerinde bulabileceğiniz ihlallerden çok daha önemli olan bir şeye, demokratik idarenin kusurlarına vurgu yapmak istemişti.

Bu cümle farklı bir tarihsel döneme, farklı tarihsel koşullara aittir. Kurulu düzen ve politik elit kolonizm, savaşlar, jeopolitik çağ ve daha sonra da Soğuk Savaş’ın ideolojik çatışmaları boyunca, insanları kontrol altında tutmak için bir nedene sahip olduklarını düşünmüş olabilir, ancak bizler farklı bir zamanda yaşıyoruz. Bizler tarihi bir fırsata sahibiz ve kusurları düzeltme ihtiyacının, insan haklarının korumasında gelişme sağlamanın ve Kapsayıcılık ve Katılımcılık yolunda toplumlarımızın demokratik gelişmesinin yollarını açma gereğinin farkındayız.

Bugün, demokrasinin başladığı ve dallanıp budaklandığı yerler olan yurttaşların, azınlık gruplarının, sivil toplumun ve son olarak ama en az diğerleri kadar önemli olan, geniş bir orandaki bölgesel toplulukların güçlendirilmesinden bahsediyoruz. Tepeden tırnağa iktidarla donatılmış bir ya da iki aktör yerine, aşağıdan yukarıya iktidarın devredildiği, kontrol ve denge sistemine sahip güçlendirilmiş aktörler ağını (paydaşlığını) yaratmak zorundayız.

Bu, şu an katılmakta olduğumuz Demokrasinin Geleceği için Forumun gerçekleştirilmesine karar veren Avrupa Konseyi Devlet ve Hükümet Başkanlarının Varşova Zirvesinde genel kabul gördü. Zirve, aynı zamanda toplumlarımızın demokratik yapısının oluşturulmasında temel bir yeri olan yerel ve bölgesel demokrasinin gelişmesine ve bu süreçte Başkan olarak temsil ettiğim Avrupa Konseyi Meclisi’nin rolüne ve Avrupa’nın 200.000’den fazla bölgesel topluluğun sırayla temsil edilmesine özel bir önem verdi. Yerel ve bölgesel yönetimlerin bu Forum’a daha önce benzeri görülmemiş katılımı, aynı zamanda demokrasinin gelişimine yerel ve bölgesel boyutta yapılan katkının bir yansımasıdır.

Ortak bir Avrupa inşa etme projesiyle yola koyulanlar olarak, yetkinin transferi yoluyla ve hükümetlerin, parlamentoların ve sivil toplumun eşit ortağı olarak, bölgesel toplulukları ve onların yöneticilerini yetkilendirmenin önemini aklımızda tutmak zorundayız.

Bu Foruma yönelik hazırlanan Kongre yazısında da vurguladığımız gibi, yerel ve bölgesel idareler bugün karşı karşıya olduğumuz insan kaçakçılığı, ev içi şiddet, ırkçı tutumlar, uyuşturucu kullanımı, kent güvenliği, sokak çocukları, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve daha pek çok sorunun üstesinden gelmek için ön saflardadırlar.

İnsan hakları ihlallerinin mağdurlarına ilk müdahaleyi yaparak ve önleyici adımlar atarak, kendi eylemlerinin sonuçlarından en fazla etkilenenler yerel ve bölgesel idarelerdir. Yerinden yönetimin yaygınlaşması ve iktidarın bölgesel topluluklara doğru devredilmesi, merkezi hükümetten yetkilerin devredilmesiyle birleşerek, giderek artan oranda yerel ve bölgesel idareleri insan haklarının savunulmasında birinci sıraya taşımaktadır. Belediyeler ve bölgeler, demokratik bir şekilde yönetildiği sürece, insan hakları için ortak eylem planları önererek ve kendi uygulamalarına yönelik göstergeler geliştirerek, insan haklarının güçlendirilmesi yönünde üye devlet idarelerinin doğal ortaklarıdır.

Bayanlar ve Baylar,

Bizler daima hatırlamalıyız ki, yerel ve bölgesel idareler, kentteki karmaşanın ya da insan kaçakçılığına karşı eyleme geçmek için yerel polisi örgütlemek, kadına karşı şiddet için kalkan oluşturmak, etnik gerilimleri rahatlatmaya yönelik toplum liderlerini harekete geçirmek yoluyla yurttaşlarla en yakın seviyede toplum adına eylemde bulunma amacıyla hareket ederler.

Yerel ve bölgesel idareler aynı zamanda Avrupa Konseyi’nin Yerel Düzeyde Kamusal ve Politik Yaşama Yabancıların Katılımına dair Sözleşmesi yoluyla, gençleri de içerecek şekilde, yabancı yerleşimcilerin katılımını arttırılması, dezavantajlı komşularının durumlarının iyileştirilmesi, Yerel ve Bölgesel Düzeyde Kamusal Yaşama Gençlerin Katılımına dair Avrupa Şartının kullanılması ve gözden geçirilmesinin uygulanması yoluyla, gençlerin kamusal yaşama dahil edileceği en uygun alanlardır.

Bölgesel topluluklar aynı zamanda, Avrupa Konseyi Kongresinin aktif bir parçası olan Yerel Entegrasyon için Kentler (CLIP), Çocuklar için Kentler, İnsan Hakları için Kentler, Barış için Kentler, ya da dezavantajlı komşular yararına Berlin Süreci yoluyla katılımcı demokrasinin gelişmesine ilave bir değer kazandırır.

Kuşkusuz ki, gelecekte toplumlarımızı sürece dahil etmeli daha fazla etmeli ve harekete geçirmeliyiz. Kongremiz Avrupa Konseyinin insan kaçakçılığıyla mücadele ve kadına karşı şiddet kampanyalarına katılmaktadır ve son olarak insan hakları, barış ve istikrar için ortak eylem diyaloguna belediyeleri dâhil etmeyi hedefleyen Kent Diplomasisi projesini başlatıyoruz. Eğer görevimizde başarılı olacaksak, biz hepimiz, şu ünlü sloganı en iyi şekilde kullanmak zorundayız: “Kimse arkada bırakılmayacak”.

Konuşmamı bitirirken bir kere daha vurgulamak isterim ki, yerel ve bölgesel toplulukları yetkilendirmeksizin, toplumu karar verme süreçlerinin içine çekmeden ve her bireyin kadın ya da erkek kendi geleceğini etkileyecek bir pozisyonda olduğunu, politik elitlere aldırmaksızın karar verme yetkisinin toplumun kendisine ait olduğunu hissettirmeksizin gerçek anlamda katılımcı bir demokrasiye ulaşamayız.

Bayanlar ve Baylar,

Filozof Karl Popper şöyle demişti: “Demokrasi varolmayan bir şeyi ifade eden kelimedir”. Tabii O bu kelimeleri, karşı karşıya geleceğimiz zorluklara vurgu yapmak için kasten seçti. Gelin, O’nun haksız olduğunu hep birlikte kanıtlayalım . Avrupa’yı canlı ve güçlü bir yerel demokrasiyle bütünleşmiş ulusal ve hatta uluslarüstü demokratik gelişmenin olduğu bir yer yapalım. Demokrasinin gerçekten varolan bir şeyi ifade eden kelime olmasını sağlayalım.

https://wcd.coe.int/ViewDoc.jsp?id=1150001&BackColorInternet=e0cee1&BackColorIntranet