Ergenekon Davası, Demokrasi ve İnsan Hakları

İHGD: Ergenekon Davası
TR003/2009
Nisan 2009
Ergenekon davası yaklaşık bir yıldır Türkiye kamuoyunun gündeminde önemli bir yer kaplamıştır. Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ’un genelkurmay başkanlıkları sırasında ortaya çıkan ve bazı ordu komutanları dahil, çeşitli emekli ve muvazzaf subay ile onların sivil işbirlikçileri olduğu iddia edilen, bir çok gazeteci, akademisyen, yeraltı dünyası ismi, sivil toplum örgütü lideri,…

İHGD: Ergenekon Davası

TR003/2009

Nisan 2009

Ergenekon davası yaklaşık bir yıldır Türkiye kamuoyunun gündeminde önemli bir yer kaplamıştır. Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ’un genelkurmay başkanlıkları sırasında ortaya çıkan ve bazı ordu komutanları dahil, çeşitli emekli ve muvazzaf subay ile onların sivil işbirlikçileri olduğu iddia edilen, bir çok gazeteci, akademisyen, yeraltı dünyası ismi, sivil toplum örgütü lideri, siyasi parti yöneticisi ve PKK, DHKP-C, Hizbullah gibi örgütlerin; seçimle işbaşına gelen meclis ve hükümeti devirmek amacıyla askeri darbe planladıkları gerekçesiyle düzenlenen iddianame sonucu açılan Ergenekon davası, Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının tesis edilmesi için son derece büyük bir önem taşımaktadır. Ergenekon davası askeri darbeler ve müdahalelerle sayısız insan hakları ihlaline ve pek çok anti-demokratik uygulamaya maruz kalan Türkiye için tarihsel bir fırsattır. Bu fırsat kaçırılmamalıdır.

İnsan hakları ve demokrasinin karşılıklı bağımlılığına inanan İnsan Hakları Gündemi Derneği (İHGD), bu vesileyle Ergenekon davası hakkında 25 Mart 2008’de “İntikam Değil Adalet İstiyoruz!” açıklamasıyla, dava sürecine ilişkin kaygılarını dile getirmiş ve tavsiyelerde bulunmuştu. Benzer şekilde İHGD, son gelişmeler ışığında davanın gereksiz ve aşırı derecede geniş tutularak, asıl odaklanması gereken yerden yani ölüm kuyularından, siyasi cinayetlerden, kayıplardan, demokrasi karşıtı oluşumlardan, cezasızlıktan yararlanarak ortalığı kana bulayanlardan, işkencecilerden sapacağı endişesi içindedir. Ergenekon davası, iddianamesindeki öze uygun bir şekilde, bu güne kadar militarizmden beslenmiş, dokunulmaz elitlere dokunmaya devam etmeli, hedefinden saparak yanlış mecralara kaymamalıdır.

İHGD, Ergenekon davasının başlamasıyla birlikte siyasi cinayetlerin birden bire kesildiğini ama son dönemlerde bazı haddini bilmez çevreler tarafından çeşitli bahaneler üretilerek yeniden zemin hazırlanmaya çalışıldığını hatırlatmak ister. Bu nedenle Ergenekon davasının, mevcut bilgi kirliliğinden kurtulması, aşırı geniş tutulan ekseninin özüne odaklanması gerekmektedir.

Bu davanın sadece AKP’ye karşı darbe planladığı iddia edilen kişilerin yargılanmasına dönüştürülmesi, Türkiye’nin devlet içindeki çetelerden kurtulmak için yakaladığı önemli fırsatı heba etmesi anlamına gelir. JİTEM, faili meçhuller, Santora, Dink, Malatya cinayetleri, Atabeyler ve Sauna çeteleri, Karargah evleri vd. gibi Ergenekon bağlantılı olduğu izlenimi veren olay, vaka ve davaların Ergenekon’la bağlantılarını kurmak için harcanacak çaba yerine, çok geniş tutulmuş bir darbe soruşturulmasıyla vakit kaybedilmesi gerçek Ergenekon yapılanmasının gün yüzüne çıkartılmasını engelleyecek ve Türkiye demokrasisi ve hukuk devleti davadan elde etmesi gereken kazanımlardan mahrum kalacaktır.

Saygılarımızla

İnsan Hakları Gündemi Derneği

Son Güncelleme: Salı, 28 Nisan 2009 19:20