Eskişehir H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun çocuk koğuşunda tutulan 17 yaşındaki Veli Ersoy, kuruma alındığı günden iki gün sonra kendisini astığı iddiasıyla yoğun bakıma alınmış ve bundan iki gün sonra -30 Haziran 2019 tarihinde- hayatını kaybetmiştir.
Konu hakkında yürütülen adli ve idari sürecin gerçeği ortaya koymak adına titizlikle takip edilmesi ve bundan önce hapishanelerde gerçekleşen çocuk mahpus ölümlerinde olduğu gibi cezasızlıkla sonuçlanmaması için sürecin önemini kamuoyunun bilgisine sunma ve görevlilere sorumluluklarını hatırlatma ihtiyacı doğmuştur.
Özgürlüğünden yoksun bırakılarak hapishanelere kapatılan tüm çocukların hakları ve esenlikleri üzerinde devletin ve görevlendirdiği tüm personelin sorumluluğu inkar edilemez. Ne var ki hapishanelerdeki çocuk ölümlerinde bir cezasızlık tablosu çizilmektedir. Bu ölümlerden gündeme taşınan son ikisinde; 2014 senesinde Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda hayatını kaybeden 15 yaşındaki Onur Önal’ın yargılama dosyasında hapishane idaresinin sorumluluğuna gidilmemiş, 2015 senesinde Trabzon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda hayatını kaybeden 14 yaşındaki Emirhan Nas’ın ölümü hakkında ise savcılık tarafından takipsizlik kararı verilmiştir. Son olarak Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2019 tarihli kararıyla tutuklama kararı verilirken bireyin çocuk olduğunun dikkate alınması, çocuklar için alternatif tedbirlerin değerlendirilmesi ve tutuklamanın son çare olması gerektiği hatırlatılarak Emirhan Nas’ın tutuklanmasında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Hapishanedeki ölümler ve ölümlerin devamında alınan cezasızlık sonuçları göstermektedir ki gündelik yaşamlarından, temel ve psikososyal ihtiyaçlarından uzakta devletin kontrolü altındaki hapishanelerde tutulan çocukların ölümleri dahi kamu idarelerinin sorumluluğunu harekete geçirmemekte, bağımsız ve sivil denetime kapalı bu kurumlarda şiddet ve hak ihlalleri birer karanlık sayı olarak kalmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, devletlere kasıtlı ve hukuka aykırı öldürmeden sakınmanın yanı sıra kendi yetki alanında bulunan kişilerin yaşamlarının korunmasına ilişkin uygun tedbirleri alma yükümlülüğü de getirmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında da bu maddeye bağlı olarak mahpusların yaşama hakkının hapishane görevlilerince korunması gerektiği vurgusu yer almaktadır. AİHM, -benzer içerikle önüne gelen- hapishanede ölen çocuk mahpus Bilal Çoşelav davasında Türkiye’yi sözleşmeden kaynaklanan yaşama hakkını korumadığı için 2012 senesinde tazminata mahkum etmiştir (Başvuru No: 1413/07).
Veli Ersoy’un ölümüne dair yürütülecek adli ve idari süreçte ölüm sebeplerinin ve yaşama hakkının ihlaline dayanan sorumluluğun tarafsız ve titiz bir şekilde araştırılması gerekmektedir. Gösterilecek bu dikkat, sorumluların tespit edilmesinin yanı sıra yeni ihlallerin gerçeklememesi için alınacak önlemlere de işaret edecektir. Veli Ersoy’un;
– Kendisine zarar vermek için girdiği eylemlerin nasıl engellenemediği,
– O gün niçin tek başına tutulduğu,
– Çocuk koğuşundayken yaşadığı tartışma iddiasının varlığı ve akıbeti,
– Koğuşa verilmeden önce psikososyal servis tarafından yapılan görüşmelerin ayrıntıları,
– Ölümüne dair ihmaller ve ihlallerin neler olduğu
Açıklığa kavuşmalıdır.
Adalet Bakanlığı’nı, baroları, sivil toplum örgütlerini ve ilgili tüm platformları bu cevapların alınmasında ve yargılama esnasında elde edilecek yeni bulguların incelenmesinde gösterilecek sorumluluğu takip etmeye davet ediyoruz.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği
Çocuk Hakları Derneği
Çocuk Vakfı
Demokrasi İçin Birlik
Diyalog Grubu
Doğu ve Güneydoğu Dernekleri Platformu
Eksi25 Derneği
Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği Çocuk Hakları Merkezi
Genç Umutlar Derneği
İnsan Hakları Derneği
İnsan Hakları Gündemi Derneği
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği
Rengarenk Umutlar Derneği
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği
Türk Psikologlar Derneği
Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı
Türkiye İnsan Hakları Vakfı
Yaşam Bellek Özgürlük Derneği
Yurttaş Girişimi