Yayın hayatımıza giren kimi kitaplar vardır ki kitapevlerinin vitrinlerinde yer almaksızın, sessiz sedasız okuyucusunun eline ulaşır. Belli bir amaca hizmet etmek için özenle hazırlanmış bu kitaplar, genellikle belli projelerin ürünüdürler. Bir proje kitabı olarak “İşkencenin Rapor Edilmesi Elkitabı” da bu kitaplardan sadece bir tanesi. Ancak, bana soracak olursanız bu kitabı benzerlerinin arasından sıyırıp, gerçek bir başucu kitabı haline getiren pek çok özellik mevcut.
AİHM uzmanı ve İzmir Barosu’nun avukatlarından olan Orhan Kemal Cengiz’in, usta çevirisiyle Türkçe’ye kazandırmış olduğu “İşkencenin Rapor Edilmesi El Kitabı”, şu anda İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Arapça ve Rusça olmak üzere toplam altı dilde birden insan hakları savunucularına hizmet veriyor.
Projenin öyküsü dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Robin Cook tarafından insan haklarıyla ilgili yükümlülüklerini yerine getirebilmek, özellikle de korkunç bir insan hakkı ihlali olan işkenceyi önleyebilmek amacıyla bir dizi pratik önlemi alacağına dair, bundan yaklaşık dört yıl önce, ilki kendi odasında diğeri ise Uluslararası Af Örgütü’nün “İnsan Hakları Festivali”nde olmak üzere, basın mensuplarının önünde verdiği bir söze dayanıyor. Kitabın mimarlığını Essex Üniversitesi İnsan hakları Merkezi üstlenmiş. Her biri dalında uzman 36 danışmanın görgü ve bilgisi Essex Üniversitesi araştırma görevlisi Camille Giffard’ın usta kalemiyle birleşince eşi benzeri az rastlanır bir çalışma ortaya çıkmış.
Günümüzde işkence geçmişe ait bir fenomen değildir. Nitekim, Uluslararası Af Örgütü’nün işkenceye karşı manifestosu ve basın açıklamasında da belirtildiği üzere, işkence halen güncel bir gerçeklik. Dünyanın yarısından fazlasında insanlar işkence veya zalimane, insanlık dışı ve onur kırıcı muameleye maruz kalıyorlar. Soğuk savaşın dorukta olduğu 1960’lı yıllardan bugüne dünya çok değişti, ama işkence devam ediyor ve yalnızca askeri diktatörlükler veya otoriter rejimlere özgü değil; demokratik ülkelerde de işkence uygulanıyor. Ayrıca açık olan bir şey daha var: işkence mağdurları yalnızca siyasi tutuklu ve mahkumlar değil, adli mahkumlar da işkence görüyor; muhalifler kadar güçsüzler de mağdur oluyor ve insanlar sadece kimlikleri nedeniyle değil inançları nedeniyle de işkenceye maruz kalıyorlar. Erkekler kadar kadınlar, yetişkinler kadar çocuklar da işkencenin kurbanı olabiliyor. Bununla birlikte, pek çok insan işkence veya kötü muameleye uğradıktan sonra, gerek bilinç eksikliği gerekse gözdağı ve misilleme korkusuyla ya insan hakları örgütleriyle ilişkiye geçmiyor ya da şikayette bulunmuyorlar. İşkencenin dokümanlaştırılmasındaki en büyük sorun bu. Bir diğer sorun ise yapılan başvurular veya şikayetler sırasında gerçekleşir. Eksik veya gereği gibi kaydedilmemiş başvuru ve şikâyetler, işkencenin dokümanlaştırılması bir yana, ne yazık ki sonradan yapılacak bir hak aramasının önünü tıkıyor. Tüm bunlar beraberinde işkence ve onun yakın akrabaları olan zalimane, insanlık dışı ve onur kırıcı davranış ve cezaların kapalı kapılar arkasında devam etmesini getiriyor.
İşkencenin rapor edilmesinin önemi de işte tam bu noktada başlıyor.
İşkenceye bir kere maruz kaldıktan sonra, ne yazık ki mağdur bireyin yaşamış olduğu bu korkunç tecrübeden kurtulma şansı artık yok. O halde işkence iddialarını rapor ederek neyi başarmayı ümit edebilirsiniz?
Anahtar kelime ‘bilgi’
Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite ya da Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi gibi işkence problemiyle ilgilenen pek çok uluslararası yapı ve mekanizma yaratıldı, ancak bu yapı ve mekanizmaların etkileri sizlerin göndereceği bilgilere bağımlı. Ne yazık ki, elde edilen bilgilerin çoğu işe yaramaz bilgiler, çünkü bu bilgiler ya yanlış yapılara gönderilerek uygun olmayan biçimlerde sunulurlar ya da güvenilmez görünürler. Oysa ki, işkencenin önlenmesi için anahtar kelime bilgi. Bir işkence vakası hakkında sunmayı istediğiniz bilgilerin dikkatli bir şekilde hazırlanması amacıyla “İşkencenin Rapor Edilmesi El Kitabı”nda sunulan ana hatlar, hem biraz önce söz ettiğim hataların önlenmesini, hem de sunduğunuz bilgilerdeki amaçların başarıya ulaşma şansını daha fazla mümkün kılacak. Böylece sunmuş olduğunuz bilgiyle belli bir duruma dikkati çekerek, hak ihlallerinin sistemli olduğunu gösterebilir ve kapalı kapılar ardında gerçekleşen vahşetin açığa çıkmasını sağlayabilirsiniz. Bu durum beraberinde, benzer bir felaketin başkalarının da başına gelmesini engelleyecek çalışmaların yapılmasını getirebilir.
İşkencenin cezasız kalmamasını sağlayabilmek bu konudaki diğer bir husus. Hepsinden önemlisi mağdur birey için bir giderim yolu aranmasını sağlayabilirsiniz. En azından faillerin hesap vermesini sağlayabilir veya maddi/manevi tazminat elde edebilirsiniz. Ayrıca, bir kişinin işkenceye uğrama riskinin bulunduğuna inanılan bir ülkeye zorla sınır dışı edilmesini engelleyerek, söz konusu kişiyi mağdur olmaktan kurtarmak da mümkün.
İşkence ne kaçınılmaz, ne de doğal. Nasıl durdurulacağı -yeter ki bu konuda gerçek bir niyet olsun- oldukça iyi biliniyor. Hükümetlerin işkence olaylarını azaltmak ve ortadan kaldırmak için faydalanabileceği usüller, yasalar ve uluslararası sözleşmeler bulunduğu gibi; yine belli projelerin ürünü olarak hükümetler arası organizasyonlarla hükümet dışı organizasyonların işbirliği içinde hazırladıkları daha başka çalışmalar da bulunuyor. Bunlara örnek olarak AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)’in Demokratik Kurumlaşma ve İnsan Hakları Ofisi (OSCEODIHR) tarafından hazırlanan “İşkencenin Önlenmesi” (http://www.osce.org/odihr) ve (Türkçe çevirisi TİHV tarafından gerçekleştirilen: http://www.tihv.org.tr) “İstanbul Protokolü”nü verebiliriz.
Özellikle kendi alanında bir başyapıt olarak “İstanbul Protokolü” gerek hazırlanışı, gerekse içeriği ve hükümetler arası organizasyonlar nezdindeki geçerliliği açısından ayrı bir öneme sahip. Ancak, bu çalışma, amaç kısımlarında da belirtildiği gibi, öncelikle devletlerin bireyleri işkence ve kötü muameleden daha etkin bir biçimde koruyabilmesi ve işkence ve kötü muameleyi dokümanlaştırabilmesi için hazırlanmış. Çalışmalar her ne kadar insan hakları araştırmaları ve gözlemleri, işkence sırasında suçlarını itiraf eden bireylerin savunması ve işkence kurbanlarının tedavisi sırasında yapılması gerekenler için de uygulanabilir nitelikte olsa da, daha çok bu alanlarda çalışmalar yürüten uzman kişilere ve profesyonellere hitap ediyor. Açıklamaların içinde oldukça teknik, hukuki ve özellikle de tıbbi tanımlamalar var.
Ücretsiz dağıtım
“İşkencenin Rapor Edilmesi El Kitabı”nın asıl hedefi ise insan hakları alanında çalışmalar yürüten ve işkencenin rapor edilmesi konusunda daha az tecrübeli ancak kendilerini geliştirerek işkencenin rapor edilmesi konusunda daha aktif olma arzusu taşıyan, ulusal ya da topluluk düzeyinde faaliyet gösteren küçük çaplı hükümet dışı organizasyonlar. Nitekim, kitap meydana gelmiş ya da gelmekte olan bir işkence olayını, ilgili yapılara bildirmek isteyen herhangi birinin anlayabileceği oldukça açık ve sade bir dile sahip olduğu gibi örnekleri ve yerli yerine oturmuş ayrıntılı açıklamalarıyla da zengin bir içeriğe sahip. Daha çok, rapor hazırlama sürecinin kendisine odaklanıyor. Ancak, insan hakları alanında çalışmalar yürüten doktorlar, hukukçular ve diğer profesyoneller tarafından da kullanılabilecek oldukça değerli bilgiler barındırıyor. Böylece, kitap bir yandan hükümet dışı organizasyonların ve uluslararası kuruluşların bilgiden olabildiğince çok yararlanmalarını sağlamak için, bireysel işkence vakalarına ve işkence modellerine yönelik yüksek kalitede bilgi üretmelerini; öte yandan da hükümet dışı organizasyonların, başvurularını, arzu ettikleri amaca en uygun usül ya da usüllere yönlendirebilmeleri için gerekli temel bilgileri tedarik ediyor. Kitabın bir başka özelliği de, işkence üzerine odaklanmakla birlikte, diğer türden insan hakları ihlalleri içinde eşit düzeyde geçerli bilgiler içermesi.
Kitabın Türkçe çevirisi ve basımı da, hazırlanışında olduğu gibi bir projenin ürünü. Proje aynı zamanda kitabın çevirmeni olan Orhan Kemal Cengiz tarafından, AİHM deneyimleri ışığında hazırlanmış. Projeyi İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği finanse ederken, dağıtımını British Council üstlenmiş. Kitabı elde etmek isteyenler British Council’e başvurabilir ya da İngilizce orijinaline “http://www2.essex.ac.uk/human_rights_centre ” adresinden ulaşabilirler. Bu kitabı insan hakları aktivistleri kadar başta savcılar olmak üzere, önemli görevlerinden biri de işkencenin önlenmesi olan bütün adli birim görevlilerinin okumasını salık veririm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de böylesi kitapların hazırlanmasını üstlenecek kadar, işkenceyle mücadeleyi samimiyetle yürüttüğü günleri görmek dileğiyle…
HAKAN ATAMAN
http://www.radikal.com.tr/ek_sayfa.php?ek=r2&ek_tarihi=09/09/2001
İşkencenin Rapor Edilmesi El Kitabı
Camille Giffard,
Çeviren: Orhan Kemal Cengiz, Essex Üniversitesi
İnsan Hakları Merkezi (İngiltere), 2001, 311 sayfa, Ücretsiz, Dağıtım British Council Ankara