Büyük Birlik Partisi’nin fiilen yan kolu olarak faaliyet yürüten Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Mustafa Kayatuzu’nun, 10.04.2009 tarihinde Kanal 7 televizyonunda yayınlanan İskele Sancak programına konuşmacı olarak katılan Rasim Ozan Kütahyalı’ya saldırdığını ve Kütahyalı’yı darp ederek yaraladığını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız….
Büyük Birlik Partisi’nin fiilen yan kolu olarak faaliyet yürüten Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Mustafa Kayatuzu’nun, 10.04.2009 tarihinde Kanal 7 televizyonunda yayınlanan İskele Sancak programına konuşmacı olarak katılan Rasim Ozan Kütahyalı’ya saldırdığını ve Kütahyalı’yı darp ederek yaraladığını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Daha da üzücü olan Alperen Ocaklarının, kendi resmi web sitesinde bu saldırıyı ve saldırganı sahiplenmiş ve ona meşruiyet kazandırma çabasına girişmiş olmasıdır.
Ön yargılı bir motivasyonla kendisinden farklı bir siyasi görüşe karşı gerçekleştirilen söz konusu saldırı açık bir şekilde “nefret suçu” teşkil etmektedir. Suçu işleyen, mağdurunu kasıtlı olarak hedef seçmiştir. Nefret suçları oldukça özeldir. Çünkü fail nefret suçunu gerçekleştirirken mağdura ve mağdurun ait olduğu toplumsal kesime bir mesaj yollar. Bu, nefret suçlarının diğer suçlardan farklı bir şekilde ele alınması ve ciddi yasal düzenlemelere konu edilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle nefret suçlarının soruşturulması, kovuşturulması, yargılanması vb. her aşaması son derece büyük dikkat gerektirmektedir. Ayrıca, nefret suçlarının sosyal açıdan kınanması kanunlara yansıtılmalıdır. Bu, zarar gören mağdur ver topluluklar açısından son derece önemlidir, ceza kanunlarına güveni sağlar, sosyal yarılmaları onarır. Ancak, mevcut TCK’daki düzenlemeler “nefret suçunu” önlemek şöyle dursun içerdiği kimi düzenlemelerle adeta teşvik eder niteliktedir.
Konuyla ilgili bir diğer sorun ifade özgürlüğünün kullanımıdır. Kütahyalı ifade özgürlüğünü kullanarak görüşlerini barışçıl bir şekilde dile getirmiştir. Kendisine yapılan saldırı aynı zamanda ifade özgürlüğüne yönelik bir saldırıdır. İfade özgürlüğü pek çok defa tekrarlandığı gibi “sadece lehte olduğu kabul edilen ya da zararsız ya da ilgilenmeye değmez görünen ‘bilgi’ ve ‘düşünceler’ için değil, aynı zamanda devletin ya da nüfusun bir bölümünün aleyhine olan, şok eden, rahatsız eden düşünceler için de uygulanır”. Zaten mevcut TCK’da ayaklar altına alınmış olan ifade özgürlüğü, Kütahyalı’ya yapılan saldırıyla bir kez daha çiğnenmiştir!
Rasim Ozan Kütahyalı’ya yapılan saldırının insan haklarına saygılı, demokratik bir hukuk devletinde kabul edilmesi mümkün değildir. Bu saldırıyı şiddetle protesto ettiğimizi ifade eder ve yetkilileri konuyla ilgili olarak her türlü yaptırımı uygulamak üzere göreve çağırırız. Ayrıca bu vesileyle TBMM’yi şu düzenlemeleri acilen yapmaya davet ederiz.
1) Faşist İtalya’dan alınan, kişilere karşı suçların mala karşı suçlardan daha az ceza alması çağdışı uygulamasına son verilmelidir.
2) Nefret suçlarına ilişkin açık yasal düzenlemeler getirilmeli, ayrıca Ceza Yasasındaki herhangi bir suç, nefret suçu kapsamında işlendiğinde cezası ciddi bir şekilde arttırılmalıdır.
3) Cebir ve şiddet suçları bir kişinin ifade hürriyetini kullanmasının sonucu olarak işlenmişse ceza ciddi bir şekilde arttırılmalıdır.
Kamuya saygıyla duyururuz.
İnsan Hakları Gündemi Derneği – Liberal Düşünce Topluluğu
Son Güncelleme: Salı, 28 Nisan 2009 19:23