28.03.2009
Yarından sonra genel mahalli seçimler yapılacak. Milyonlarca insan sandık başına gidecek ve yarışmacı bir ortamda yaşadıkları yerleşim yerlerini beş yıl süreyle kimlerin idare edeceğini belirleyecek. Seçimler demokrasinin şölenidir. Demokrasiye inanıyorsak ve bağlıysak her seçimi sevinçle karşılamamız gerekir.
Yönetilenlerin yöneticilerin kimler olacağını belirlemede söz sahibi olması günümüzün en önemli medeni değerlerindendir. Buna alışmış olan insanlar çoğu zaman bunun önemini ve değerini unutmaya meylederler. İktidarı geçici sahiplerine tevdi etmede sade ve sıradan vatandaşlar olarak bizlerin söz sahibi olmasının insan şeref ve haysiyetini kuvvetlendirmekten etkin siyasi denetim yaparak yozlaşmayı önlemeye kadar uzanan pek çok faydası vardır.
Demokrasi, alternatiflerine göre en iyi siyasi yönetim biçimidir. Bununla beraber, demokrasinin meziyetleri konusunda görüşler farklı farklıdır. Bazıları demokrasinin en iyilerin seçilmesini sağladığına inanır. Şüphesiz, böyle olacağı ne garantidir ne de bir mecburiyettir. Demokratik yarışlardan galip çıkanlar toplumun en iyileri arasında olabileceği gibi vasatları ve hatta vasatın altındakiler arasında bile olabilir. Liberaller siyasi süreçlerin her zaman en iyileri iş başına getirmede başarılı olduğunu kabul etmez. Siyasi süreçleri ihtiyatla karşılar. Bazı durumlarda siyasete karşı daha da kötümser olur. Hayek, ünlü Kölelik Yolu kitabında, neden siyasetin “daima” kötüleri iş başına getirdiğini sorgulamıştır. Bu tür karamsar bakışlara rağmen demokrasinin siyasi yönetim biçimleri arasında en iyisi veya en az kötüsü olduğu konusunda hemen hemen bütün özgürlükçü yazarlar müttefiktir. Demokrasi, kendi başına alındığında, en kötü yönetim biçimidir. Alternatifleriyle birlikte değerlendirildiğindeyse en iyi yönetim biçimidir.
Belki de demokrasinin yararını en iyi anlatan Popper’ın yaklaşımıdır. Popper’a göre demokrasi idareci tabakanın en düşük maliyetle değiştirildiği, başka bir deyişle kötü yönetimlerden en düşük maliyetle kurtulduğumuz rejimin adıdır. Onun meziyeti, en iyileri başa getirmesinde değil kötülerden nispeten hızlı ve gayet düşük sayılacak bir maliyetle kurtulmamızı sağlamasında yatmaktadır. Demokrasi sayesinde insanlar kesik kafaları saymak yerine sandıklara atılan oyları sayarak yeni iktidarı belirlemektedir. Bu yöntem demokratik ülkelerde hem iktidarın periyodik olarak değiştirilebilmesini veya güven tazelemesini hem de iktidarla muhalefetin birlikte yaşayabilmesini mümkün kılmaktadır. Hep söylenir, her ülkede her zaman iktidar vardır. Mühim olan iktidarın değil muhalefetin varolabilmesidir. Siyasi muhalefeti meşru sayan ve ona açık olarak yaşama imkânı veren yegane siyasi yönetim biçimi demokrasidir.
Seçimler sadece iktidar değişikliği açısından önemli değildir. Aynı zamanda demokratik ülkelerin umut ve heyecan yenilemesini, tazelemesini sağlar. İnsanlar için kan almak-kan değiştirmek ne ise demokrasiler için seçim odur. Demokrasiler istikrarlı rejimlerdir, zira vatandaşlarına rejim değişikliğine gitmeden iktidarları değiştirme ve yola devam etme imkânı verir. Demokrasi sade ve sıradan insanların bürokratik güç odakları karşısındaki başlıca silahı ve ana savuma mekanizmasıdır. Bu yüzden, demokrasinin kıymetinin sade insanlar tarafından bilinmesi şarttır ve çok önemlidir.
Mahalli seçimlerin kendine mahsus özellikleri ve önemi vardır. İnsanların hayatının büyük bölümü evlerinde ve mahallelerinde geçmektedir. Medeni ve rahat bir hayat sadece merkezî idarede kimlerin bulunduğuna değil, aynı zamanda mahalli idarece bize sağlanan imkân ve hizmetlere bağlıdır. Temiz ve kullanılabilen suyun devamlı evimize ulaşması, ev ve insan atıklarının düzenli toplanması yani kanalizasyon ve çöp toplama hizmetleri-, dinlenme ve eğlence alanlarının varlığı, ulaşım imkânları, mahallelerimizin yaşanabilir mekânlar üreten mimariye dayanması ve daha bunlara benzer pek çok şey mahalli idarelerin iyi ve etkin çalışmasına bağlıdır. Dolayısıyla, mahalli seçimleri önemsememiz gerekir. Mahalli hizmetlerin aksaması hayatımızı zorlaştıracağından hem yaşadığımız yerin her şeyiyle ilgilenmemiz hem de en iyi hizmet üreticisi olduğuna inandığımız adaylara destek sağlamamız icap eder.
Siyasi retorikleri ne kadar cazip ve güçlü olursa olsun mahalli idare konusunda tecrübesiz veya genel olarak beceriksiz adaylardan her halükârda uzak durmamız lazımdır. Bu yüzden, adaylar değerlendirilirken büyük siyasi söylemlere bakmakla yetinmeyip adayları ciddi bir karşılaştırmaya tabi tutmakta yarar vardır. Özellikle küçük yerleşimlerde bunun yapılması daha kolaydır. Ancak, büyük yerleşim birimleri açısından da benzer bir değerlendirme yapmak pekala mümkündür.
Genel mahalli seçimler olmakla beraber pazar günkü oylama Türkiye’nin siyasi sistemi ve demokrasinin geleceği bakımından da büyük önem taşımaktadır. Bundan dolayı, tahmin ederim ki, seçmenler, kararlarını verirken ülkedeki genel siyasi manzarayı da nazarı itibara alacaktır. Şu sıralarda ülkemizde cereyan etmekte olan en önemli olay Ergenekon Davası ve onun peşinden açılan ve muhtemelen temmuz ayındaki ilk duruşmasından sonra onunla birleştirilecek olan davadır. Bir bütün olarak Ergenekon Davası Türkiye’de demokrasinin geleceğini tayin etmede çok önemli rol oynayacaktır.
Demokrasiye bir nebze olsun değer veren ve Türkiye’nin darbeler tarihinden haberdar olan kimseler bunun niye böyle olduğunu anlamakta zorlanmayacaktır. Ergenekon Davası demokratik hak ve özgürlüklere inanmayan, halkı cahil ayak takımı olarak gören, seçmenlerin tercihlerine güvenmeyen ve saygı göstermeyen, kafasındaki ideal birey ve toplum projesini zor kullanarak hayata aktarmak isteyen ve bu yüzden siyaseten mutlaka tasfiye edilmesi gereken darbeci, jakoben, tepeden inmeci, militarist zihniyete ilişkin bir davadır. Onu örtme ve sulandırma yolundaki bilinçli bilinçsiz bütün çabalara rağmen ilerlemektedir. İlerlemektedir, zira artık bu ülkede bu darbeci zihniyetin tasfiyesinin zamanının geldiği anlaşılmaktadır.
Ergenekon zihniyetinin sadece askerî bürokrasinin bir kesiminde yaygın olduğu sanılmamalıdır. Bu zihniyetin asıl ve daha tehlikeli ayaklarının sözüm ona bazı sivil çevrelerde bulunduğu unutulmamalıdır. Bu çevreler arasında elbette medya ve üniversiteler de yer almaktadır. Ancak, siyasi yelpazemiz de Ergenekoncu zihniyetten mahrum değildir. Genel mahalli seçimler ülkedeki demokrat güçlerin bu zehirli zihniyetin siyasi uzantısını tasfiye etmeli, en azından zayıflatmalıdır. Seçimler bu bakımdan da önem taşımaktadır. Demokrat seçmenler adaylara ve siyasi partilere bakarken Ergenekon Davası’na karşı tavırlarını da dikkate almalıdır. Ergenekon’un gün gibi aşikar varlığını inkâr eden veya meşru gören siyasi zihniyete prim vermemelidir.
Atilla Yayla
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=830519&title=yorum-atilla-yayla-secimler-tercihler-ve-ergenekon