Tutuklama kurumunun Türkiye’deki uygulamasını gerek genel olarak ve gerekse de bu dava kapsamında eleştirmek elbette mümkündür. Ancak sivil bireyler ve sivil toplum açısından meşru olan bu tür eleştiriler, silahlı bürokrasinin görev ve yetkileri arasında yer almamaktadır.
İHGD olarak, mahkemenin bu aşamadan sonra adil olabileceğinden ve yargıçların hukukun gereklerine ve vicdana uygun karar verebileceklerine inanmakta zorlanıyoruz. Başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere, anayasal yetkilerini aşarak yargıya müdahale eden askeri personel hakkında gerekli hukuki ve disipline ilişkin işlemlerin zaman geçirilmeksizin yapılmasını talep ediyoruz.
Bu yapılmadıkça sadece Balyoz davasının değil, Ergenekon, Malatya ve Dink davalarının da militarist baskı altında yozlaşabileceği, Türkiye toplumu için yaşamsal öneme sahip olan ve ağır bedeller pahasına açılabilen bu davaların sonuçsuz kalabileceği kuşkusunu taşıyoruz.
Saygılarımızla,
İnsan Hakları Gündemi Derneği