Orhan Kemal Cengiz hakkındaki haberler ve açıklamalar

Basın Açıklaması Tarihi: 22/02/2008
İNSAN HAKLARI GÜNDEMİ DERNEĞİ


ÇHD İzmir Şube Basın Açıklaması metni

25.02.2008

BASINA VE KAMUOYUNA

Faili meçhul cinayetlerin failleri bulundu. Şimdi “azmettiricisi meçhul cinayetler” dönemini yaşıyoruz. İstanbul’da, Agos Gazetesi önünde elinde silah, 17 yaşında bir sanık; Malatya’da, Zirve Yayınevi’nde ellerinde bıçaklarla beş genç. Silahları ve bıçakları o ellere tutuşturup cinayet işletenlerse ortada yoklar. Oysa biz onları Sebahattin Ali, Abdi İpekçi, Kemal Türkler, Vedat Aydın, Musa Anter, Uğur Mumcu cinayetlerinden ve tek tek sayamadığımız çok sayıda faili meçhul olaydan biliyoruz, tanıyoruz.

Zirve Yayınevinde, üç insan Hıristiyan oldukları için elleri arkadan bağlanıp boğazları kesilerek öldürüldü. Misyoner oldukları söylenerek sanıklar için haklı sebep yaratılmaya çalışıldı; başarılamadı. Ülke güvenliği için tehlike yarattıkları iddia edildi; kimse inanmadı. Malatya davası bu nedenle “toplumsal vicdanın temizleneceği, derin devletin izinin sürüleceği” bir dava olarak yargıya taşındı.

Malatya katliamının, üç-beş kendini bilmezin işi olduğuna bizleri inandıramayanlar, kendi yerlerine “azmettirici” bulmaya, adaleti yanıltmaya, gerçeği bulandırmaya yönelik oyunlarına devam etmektedirler.

Yargılamanın başından beri müdahil avukatlarının iletişiminin izlenmesi ve deşifre edilmesi, müdahil avukatların bu güne kadar görev aldığı siyasi davalara ilişkin bilgilerin basın aracılığıyla yayılması, müdahil avukatlarından Orhan Kemal CENGİZ’in “cinayetin azmettiricisi” olduğuna dair ihbar mektupların savcılığa gönderilmesi bu oyunun birer parçasıdır.

Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi, cinayetin henüz ortaya çıkarılamamış sorumlarının ortaya çıkarılması da dâhil, Malatya Davasının takipçisidir. Orhan Kemal Cengiz ve diğer müdahil avukatlar üzerinden yürütülen/yürütülecek olan her türlü dezenformasyonun karşısında duracağımız da bilinmelidir. Gerçeklerin ve asıl sorumluların gizlenmesi adına gösterilen çabanın, şubemiz üyesi Orhan Kemal CENGİZ için risk ya da tehlike yaratmasına izin vermeyeceğimizi ve buna araç olan basın organlarını kınadığımızı bildiririz. 23.02.2008

ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ

Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi857 Sok. No:3 Salihağa İşhanı Kat:7/701 Konak/İZMİR0232 4898243 – 0537 6576854http://www.cagdashukukculardernegi.org

Ankara Barosu Basın Açıklaması: Orhan Kemal Cengiz

22.02.2008

Sekizinci Birleşmiş Milletler Konferansı tarafından kabul edilen ve Havana Kuralları olarak bilinen Avukatların İşlevlerine İlişkin Temel İlkeler’e göre; hukuka saygı ilkesi üzerine kurulmuş bir toplumda önemli bir role sahip olan avukatın görevi, yasanın çizdiği sınırlar içinde sadece vekalet görevini özenle yerine getirmekle sınırlı olmayıp, hem adalete ve hem de hak ve özgürlüklerini savunmakla yükümlü olduğu yargılamaya tabi kişiler için vazgeçilmez değerdedir.

Sadece müvekkillerinin değil, halkın da savunucusu olan, hukukun ve insan haklarının kasti veya gayri ihtiyari ihlallerine tanıklık etmek ve bunlara cesaretle karşı koymakla kendilerini görevli ve yükümlü sayan Avukatlar ve onların meslek örgütü olan Barolar; hangi nedenle olursa olsun toplumun ve bireylerin güvenlik hakkını, yaşama hakkını, diğer sivil hak ve özgürlüklerini hiçe sayanların, geleneksel hukukun meşru iktidara tahsis ettiği görev ve sınırların tümünü ortadan kaldırmayı hedefleyen ve bunun için de şiddete başvuranların karşısındadır.

Bütün bu nedenlerle ve Ankara Barosu olarak; kamuoyunda “Malatya Zirve Yayınevi Cinayeti” olarak bilinen davada mağdurların avukatlığını üstlenmiş olan Avukat Orhan Kemal Cengiz’e yapılan saldırıları, devletin güvencesi altında olan savunma hakkına, yaşama hakkına, avukatlık mesleğine karşı yapılmış saldırılar olarak kabul ediyor, şiddetle kınıyor ve meslektaşımız Orhan Kemal Cengiz’in yanında olduğumuzu bildiriyoruz.

Av.V.Ahsen Coşar

Ankara Barosu Başkanı

http://www.ankarabarosu.org.tr/Pg_html.aspx?Table=Duyuru&DataField=detailhtml&DataID=1984

Kelebek etkisi ve Orhan Kemal Cengiz’in hakkı

Bekir Berat Özipek

19.12.2008

Başörtüsü düzenlemesi, herkes için bir turnusol testi oldu. Anlaşıldı ki, bazen en ‘ötekisiz’ görünenler için bile bir ‘öteki’ oluyormuş.

Dileyelim Hükümet bu hayal kırıklığıyla, zaten iki yıldır aksattığı reformları toptan durdurup içindeki devletçi-bürokratik zihniyete teslim olmasın. Başörtüsünü dışta tutarak diğer özgürlükleri seçici bir biçimde savunan demokratlar da Hükümet’in bu konudaki muhtemel başarısızlığının, duyarlı oldukları alanlardaki hak mücadelesinde ortaya çıkaracağı gerilemenin farkına varsınlar.

Çünkü çetelerin tasfiyesinden 301’in kaldırılmasına, başörtüsü serbestisinden ana dilde yayın hakkının tanınmasına kadar bütün hak mücadeleleri birbiriyle bağlantılı ve birindeki ilerleme veya gerileme diğerini mutlaka etkiliyor.

İnsan haklarını savunanların hakları da bunun dışında değil. Malatya’da katledilen Hıristiyan vatandaşlarımızın avukatlarından Orhan Kemal Cengiz, bunu ‘kelebek etkisi‘yle açıklıyor. Malum, dünyanın bir yerinde bir kelebeğin kanadını çırpmasının, çok uzak başka bir yerinde fırtınaya sebep olacağı söylenir.

Bugün insan haklarını savunmak, bu tespiti yapanın hakkını savunmak demek. Çünkü Orhan Kemal Cengiz, hakkında öteden beri sürdürülen karalama kampanyasının ve aldığı tehditlerin sonucu olarak, can güvenliğinden kaygı duyuyor.

Cengiz, ‘iletişimi ihlal yoluyla telefon ve mail yazışmalarını kontrol eden ve dezenformasyon yoluyla adil yargılamayı etkilemeye çalışan kişiler’ hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu ve koruma talep etti. Çünkü, dava dolayısıyla diğer avukatlar ve hukukçularla yaptığı özel görüşmelerin basında yer aldığını, üstelik de çarpıtılarak yer aldığını düşünüyor.

Önce dezenformasyon ve demonize etme, sonra hedef haline getirme.

Şimdi Cengiz için de benzer bir risk olduğunu düşünen Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Derneği ve Mazlumder tarafından yapılan ortak açıklamada, hükümete çağrıda bulunularak, Cengiz’in, aldığı tehditlerin önlenmesi ve tehditte bulunanların ortaya çıkarılarak yargılanmasını istendi. ‘İnsan hakları savunucularının da diğer vatandaşlar gibi her aşamada korunma hakkına sahip olduğunu’ vurgulayan Uluslararası Af Örgütü de acil eylem çağrısında şu tespitlerde bulundu’

İnsan hakları savunucusu ve gazeteci Hrant Dink’in 2007’de öldürülmesinin önlenmesindeki ve sonrasında gerçekleşen soruşturma başarısızlıkları tekrar edilmemelidir. Hrant Dink Şişli Savcılığına yaşam hakkının tehdit edildiğini rapor etmişti. Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili iddianameye göre davalılardan biri aynı zamanda bir polis memurundan bilgi almıştır ve cinayetin gerçekleşmesinden önce suikast planlarını emniyet müdürlüğüne bildirilmiştir. Buna rağmen Hrant Dink korumasız bırakılmıştır.’

Şimdi hak savunanın hakkını savunma zamanı. Cengiz koruma talebiyle başvuruda bulundu ve cevap bekliyor. Ama bu sadece O’nun talebi değil. Artık içte ve dışta, adaletten yana olan pek çok kişi ve kurum da bu talepte bulunuyor. Birey olarak ben de Cengiz’in yaşama hakkının korunmasını vatandaşı olduğum devletten bekliyorum.

Son süreçte başarısız sınav veren demokratlar da dahil, herkesi bu hak mücadelesine destek vermeye çağırıyorum. Çünkü bugün bunun anlamı, Orhan Kemal Cengiz’i savunmaktır.

http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=143181

MALATYA ZİRVE YAYINEVİ DAVASINDA KAYGI VERİCİ GELİŞMELER

Uluslararası takip!

Zirve Yayınevi mağdurlarının avukatlığını yapan Cengiz’e yönelen bazı gelişmeler üzerine Uluslararası Af Örgütü acil eylem çağrısı yaptı. BM’nin de izlediği gelişmeler kaygı yarattı

Gökçer Tahincioğlu 19 Şubat 2008 / Salı Milliyet

Malatya Zirve Yayınevi’ne düzenlenen kanlı baskına ilişkin davada, mağdur ailelerin avukatlığını yapan Orhan Kemal Cengiz’le ilgili iddialar ve gelişmeler, insan hakları örgütlerinde kaygı yarattı.
Uluslararası Af Örgütü, Cengiz odaklı “derin” gelişmeler nedeniyle acil eylem çağrısı yaptı. Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Derneği ve Mazlum-Der de Birleşmiş Milletler’in (BM) insan hakları savunucularının korunmasına yönelik bildirgelerini anımsatarak, Cengiz’in hayatının risk altında olabileceğini anımsattı.
Misyonerlik yaptıkları gerekçesiyle öldürülen Necati Aydın, Uğur Yüksel ve Tilmann Geske’nin ailelerinin avukatı Cengiz’le ilgili olarak katliam davasının başından bu yana yaşananlar dikkat çekici boyutlara ulaştı.

BM de izliyor

BM tarafından da takip edilen davada, insan hakları örgütlerini kaygılandıran ve tek bir merkezden yönlendirildiği kuşkusu yaratan gelişmeler şöyle:

  • Soruşturması sürerken Malatya’dan Ali Aslan imzalı bir ihbar mektubu geldi. Mektupta, Malatya’da görev yapmakta olan üst düzey jandarma görevlileri, bir akademisyen ve bir siyasi partinin temsilcisi, katliamın bir numaralı sorumlusu olarak gösterilen Emre Günaydın’ı azmettirmekle suçlandı.
  • Davanın ilk duruşmasından önce, Malatya’daki bazı yerel gazetelerde, garip haberler çıkmaya başladı. Haberlerde, duruşmaya girecek avukatların sayısı, isimleri ve daha önceden baktıkları davalar sıralandı.
    Haberlerde, dosyada vekaleti bulunmayan, Malatya’daki otellerde duruşma öncesi ismine rezervasyon yapılmayan bazı avukatların isimleri de yer aldı.

    ‘Doğru tahmin’

    Katliam soruşturmasıyla sınırlı olarak ilgilenen bu avukatların, davaya girebileceklerinin haberlere nasıl yansıdığı anlaşılamadı.

  • Haberlerde, duruşmadan sonra avukat grubu adına Cengiz’in açıklama yapacağı bile “doğru tahmin” edildi. Bu detay bilgilerden bazılarının, avukatların telefonları dinlenmeden ve elektronik yazışmaları izlenmeden elde edilmesi mümkün değil.
    Duruşmanın yapıldığı gün avukatların kullandığı 3 mail adresi bloke edildi. Durum, savcılığa bildirildi.
  • Davanın 2. duruşmasından kısa bir süre önce, Cengiz hakkında çarpıcı bir suç duyurusu savcılığa iletildi. Cengiz’in ABD’li Protestanlar adına çalıştığı, Malatya’nın Alman Protestanların etkisinde olmasından dolayı, sanıkları katliam için azmettirdiği öne sürüldü.
  • Başlangıçta hedef şaşırtmak amaçlı olarak düşünülen suç duyurusunda yer verilen bazı ifadeler, avukat grubunu şaşkınlığa uğrattı.
    Cengiz’in ABD’ye gittiği belirtildi. Cengiz’in gerçekten de belirtilen tarihlerde hukuki bir sunum için ABD’ye gittiği öğrenildi.

    Mağdur avukatına soruşturma

    Davada, tek merkezden yönlendirildiği kuşkusu yaratan diğer gelişmeler şöyle oldu:

  • M.Şahin adlı bir Protestan tarafından yazılan suç duyurusunda, Cengiz’in Malatya’da akrabaları bulunan bir Ermeni olduğu iddia edildi. Cengiz’in, belirtildiği gibi Malatya’da geçmişte bazı akrabalarının bulunduğu anlaşıldı. Suç duyurusunda, bir suikast listesi de yer aldı. Malatya Başsavcılığı, suç duyurusunu ciddiye alarak Cengiz hakkında soruşturma başlattı.
  • Suç duyurusunu, Cengiz’e gönderilen bir mektup izledi. Cengiz’e bir Ermeni tarafından yazılan mektupta, yine suç duyurusuna paralel bilgiler yer aldı. Bu mektubun da daha önce Emre Günaydın’ı kimin azmettirdiği konusunda iddialara yer verilen diğer mektuptaki gibi Ali Aslan imzalı olması dikkat çekti.
  • Katliam sanığı Emre Günaydın’ı misyonerlere karşı eylem yapması için cesaretlendirdiği öne sürülen ve katliamdan 2 ay önce Adıyaman’da Kalaşnikofla gezerken tutuklanan Varol Bülent Aral olduğunu iddia eden bir kişi İstanbul’da gazeteleri dolaştı.
    Aral, suç duyurusunda olduğu gibi katliamı Gladio’nun lideri olmakla suçladığı Cengiz’in azmettirdiğini öne sürdü.
    http://www.milliyet.com/2008/02/19/guncel/axgun02.html

    İnsan hakları savunucusu Orhan Kemal Cengiz’in yaşamı tehdit altında!

    Nisan 2007 tarihinde gerçekleşen Malatya Katliamında katledilenlerin avukatı, İnsan hakları savunucusu Orhan Kemal Cengiz tehdit almaya devam ediyor.

    Bilindiği gibi, 18 Nisan 2007 tarihinde Malatya’da bulunan Zirve Yayıncılık ofisinde, Alman vatandaşı Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel boğazları kesilmek suretiyle öldürülmüştür. Olayın zanlısı olarak yakalanıp tutuklanan 5 sanığa ilişkin dava Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam etmektedir. Mağdurlar Türkiye’nin değişik yerlerinde görev yapan insan hakları savunucusu avukatlar tarafından temsil edilmektedir.

    Bu avukatlar arasında yer alan ve uzun yıllardan beri Türkiye Protestanlarına hukuki danışmanlık yapan insan hakları savunucusu Avukat Orhan Kemal Cengiz, dava ile ilgili ön hazırlıkların yapılması ve bu hukuk ekibinin oluşturulması konusunda etkin bir rol oynamıştır.

    Avukat Orhan Kemal Cengiz kendisine gelen bir ihbar mektubunun ardından çeşitli şekillerde tehditler almaya başlamış ve yerel basın kuruluşları tarafından hedef gösterilmiştir. Konuyla ilgili Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunan Avukat Cengiz’e yönelik tehditler dosyanın etrafında dolaşan karanlık ilişkiler ağı tarafından halen sürmektedir.

    Bu olaylar Kasım 2007 tarihinde Avukat Orhan Kemal Cengiz’in “Ali Aslan” imzalı bir ihbar mektubu almasıyla başlamıştır. Malatya Cumhuriyet Savcılığına gönderilerek yargıya intikal ettirilen mektupta, üst düzey jandarma görevlileri, bir akademisyen ve bir siyasi partinin yöneticisi söz konusu cinayeti azmettirmekle suçlanmaktadır.

    Bu mektubun hemen ardından ilk duruşmanın gerçekleştiği tarihlerde Malatya’daki yerel gazetelerde, İhlas Haber Ajansı kaynaklı yayımlanan bir haber, dava dosyasının etrafındaki karanlık ilişkileri ortaya koymuştur. Söz konusu haberde mağdurların haklarını savunmak için mahkeme sürecine dahil olan avukatlar, adeta birer suçlu gibi sunulmuş ve davaya ait çok sayıda “detay” bilgiye yer verilmiştir. Bu detay bilgilerin bazıları, avukatların telefonları dinlenmeden ve elektronik yazışmaları izlenmeden elde edilmesi mümkün olmayan bilgilerdir.

    Ayrıca Avukat Orhan Kemal Cengiz hakkında, ikinci duruşma öncesinde bir suç ihbarında bulunulmuş ve kendisi cinayetlerin planlayıcısı olarak gösterilmiştir. Bu suç ihbarında göze çarpan konu ise, yine ciddi bir istihbarata dayalı bilgilerin ihbar mektubunda yer almasıdır.
    Bir protestan ağzıyla kaleme alınan mektupta avukat hakkında “karanlık” bir tablo çizilmekte ve avukatın bazı gizli servis odaklarının emirleriyle hareket ettiği yazılmaktadır.

    Görülmektedir ki, on beş yıldır avukatlık ve insan hakları savunuculuğu yapan Orhan Kemal Cengiz, Malatya katliamı ile ilgili davanın mağdurlarının bu denli güçlü bir avukat grubu tarafından temsil edilmesinden rahatsız olan bazı çevrelerin hedefi haline gelmiştir.

    Türkiye’nin ulusal mevzuatı, başta Anayasa olmak üzere, Avukatlık Yasası ve ceza yasaları, Av. Orhan Kemal Cengiz’e yöneltilen tehditlerin önlenmesini ve adli görevlerini yerine getirmesi olanağının tanınmasını gerektirmektedir.

    Birleşmiş Milletler İnsan hakları Savunucularının Korunması Bildirisi de (9 Aralık 1998), belirtilen durumlar için, hükümetlerin yükümlülüklerini içermektedir.

    Biz insan hakları örgütleri olarak yetkilileri Av. Orhan Kemal Cengiz’e yönelik tehditleri önlemeye, yaşam hakkı ve özgürlüklerini korumaya ve tehditlerde bulunan(lar)ın yargı huzuruna çıkarılmalarını sağlamaya davet ediyoruz.

    Helsinki Yurttaşlar Derneği 
    İnsan Hakları Derneği
    MAZLUMDER

    Uluslararası Af Örgütü’nden Orhan Kemal Cengiz için acil eylem çağrısı

    Bir avukat, insan hakları savunucusu ve günlük bir gazetede köşe yazarı olam Orhan Kemal Cengiz, Nisan 2007’de Hristiyan bir yayın evine düzenlenen saldırıda katledilen üç kişinin(Malatya Katliamı) yasal işlemleriyle ilgili yürüttüğü çalışmalardan dolayı tehdit ve korkutma eylemlerine maruz kalmaktadır. Orhan Kemal Cengiz yetkililerden kendisine koruma verilmesini talep etmektedir. Yetkililer şu ana kadar bu talebi garanti etmiş değildir.

    Orhan Kemal Cengiz Türkiye’de Uluslararası Af Örgütü Türkiye dahil olmak üzere Türkiye’de çok sayıda insan hakları örgütü ve geniş bir yelpazede insan hakları ihlallerinin mağdurları için 15 yıldır çalışan bir insan hakları savunucusudur.

    Orhan Kemal Cengiz, Türkiye’nin güney-doğusunda bulunan Malatya’daki, Zirve yayınevinde üç kişinin katledilmesiyle ilgili olarak başlayan davadan beri bir dizi tehdit ve korkutmaya maruz kalmıştır.

    Kasım ayında, Orhan Kemal Cengiz, Malatya’da yayınlanan bir yerel gazetede Malatya vakasıyla ilgili olarak, sadece haber alma teşkilatının edinebileceğini düşündüğü kendisine ait telefon görüşmelerinin ve elektronik yazışmalarının yayınlandığını gördü. Kendisi daha sonra Zirve yayın evinde gerçekleşen katliamı kendisinin gerçekleştirdiğini iddia eden bir mektubun Malatya savcılığa gönderildiğini öğrendi. Mektup aynı zamanda ciddi düzeyde yanlış bilgilendirme yoluyla bilgi kirlenmesini ve Orhan Kemal Cengiz’in hedef haline getirilmesini içermekteydi. Sonuç olarak, Orhan Kemal Cengiz Ocak 2008’de bir mektup daha aldı, mektup sözde gerçek kişi ya da kişiler tarafından Malatya savcılığına gönderilmiş izlenimi veriyordu. Bu mektup sözüm ona destek mektubu anlamındaydı ama gerçeği örtmekte hem de Orhan Kemal Cengiz’i hedef haline getirmekteydi.

    Arka plan bilgisi

    18 Nisan 2007’de ikisi Türk ve bir Alman vatandaşı Malatya’da Hıristiyan yayınları yapan Zirve yayınevinde katledildi. Her üçü de eli ve ayağı bağlı şekilde bıçakla kesilerek öldürüldü. Hepsi Zirve yayınevinde çalışan kişilerdi. Zirve çalışanları öldürülmeden önce ölüm tehdidi almışlardı.
    İnsan hakları savunucuları diğer vatandaşlar gibi her aşamada korunma hakkına sahiptir. İnsan hakları savunucusu ve gazeteci Hrant Dink’in 2007’de öldürülmesinin önlenmesindeki ve sonrasında gerçekleşen soruşturma başarısızlıkları tekrar edilmemelidir. Hrant Dink Şişli Savcılığına yaşam hakkının tehdit edildiğini rapor etmişti. Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili iddianameye göre davalılardan biri aynı zamanda bir polis memurundan bilgi almıştır ve cinayetin gerçekleşmesinden önce suikast planlarının emniyet müdürlüğüne bildirilmiştir. Buna rağmen Hrant Dink korumasız bırakılmıştır. Cinayetten sonra, İstanbul Emniyet Müdürü, cinayetin silahlı yalnız bir kişi tarafından işlendiğini ifade etmiştir. Bunun üzerine, Jandarma görevlilerinin katille birlikte “kahraman” kişi olarak fotoğrafları yayınlanmıştır. Uluslar arası Af Örgütü, kanun görevlilerinin önyargılı algılamasıyla bu tür eylemlere katkıda bulunduğuna inanmaktadır.

    Tavsiye edilen eylem: Lütfen acilen İngilizce veya bildiğiniz dilde çağrı gönderiniz:

    – Orhan Kemal Cengiz’in güvenliği hakkında kaygılarını ifade edin;
    – Orhan Kemal Cengiz’in bir avukat ve insan hakları savunucusu olarak yapmış olduğu yasal çalışmalardan dolayı karşılaştığı tehditlere dair kaygılarınızı ifade edin;
    – İvedilikle, Orhan Kemal Cengiz’in de talep ettiği gibi, kendisine yakın koruma sağlanmasına yöenlik çağrı yapın;
    – Orhan Kemal Cengiz’e yönelik tehditler hakkında geçikmeksizin bağımsız ve tarafsız bir soruşturma başlatılması için çağrıda bulunun.

    Başvuru için:

    Sayın Ercument Yılmaz
    Ankara Emniyet Müdürü
    Konya Yolu üzeri – Metro Akköprü Durağı Yanı
    06330 İskitler/Ankara
    Türkiye
    Fax: +0 312 384 07 03
    Hitap: Sayın Emniyet Müdürü

    Savcılık
    Nöbetçi Savcılığına
    Ankara Cumhuriyet Savcılığı
    Ankara Adliye Binası
    Sıhhıye/Ankara
    Türkiye
    Fax: 0 312 3123940
    Hitap: Sayın Savcı

    Kopyası:
    Adalet Bakanlığı:
    Sayın Mehmet Ali Sahin
    Adalet Bakanı
    Adalet Bakanlığı
    06659 Kızılay
    Ankara
    Türkiye
    Fax: 0 312 419 3370
    İçişleri Bakanlığı:
    Sayın Beşir Atalay
    İçişleri Bakanı
    İçişleri Bakanlığı
    06644 Ankara
    Türkiye
    Fax: 0 312 418 1795

    LÜTFEN BAŞVURUNUZU ACİLEN GERÇEKLEŞTİRİN. Lütfen 26 Mart 2008’e kadar olan gelişmeler hakkında veya bu vaka için söz konusu tarihten sonraki çağrılarınız için Uluslararası Af Örgütü’ne başvurun.

    http://www.amnesty.org/en/alfresco_asset/271c8956-db15-11dc-b4a6-0fa73a85cd41/eur440022008eng.html


    Zirve Yayınevi Katliamı Manipüle Ediliyor; Hukukçu Hedefte

    Malatya Zirve Yayınevi katliamıyla igili davada öldürülenlerin ailelerini savunan avukat Orhan Kemal Cengiz, can güvenliği olmadığını açıklayarak devletten koruma istedi.

    Malatya’daki Zirve Yayınevi’nde işlenen katliamla ilgili davanın müdahil avukatı Orhan Kemal Cengiz, çeşitli haber ve yazışmalarla hedef haline getirildiğini ve iletişiminin yasadışı şekilde izlendiğini açıklayarak suç duyurusunda bulundu.

    Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na başvuran avukat Cengiz, can güvenliğinin tehlikede olduğunu belirterek, yakın koruma talep etti.

    Dün de (11 Şubat) Ankara Valiliği’ne başvuran Cengiz, “Yaşamıma ilişkin somut ve güncel tehditler söz konusudur” diyerek koruma talep etti.

    İHA vekaleti olmayan Serkan Cengiz’i avukat “atadı”
    Yaşadığı tuhaf gelişmelere ilk örnek olarak kendisine gönderilen, “Ali Aslan” imzalı ihbar mektubunu göstertiyor. Mektuğta Malatya’da görev yapan üst düzey jandarma görevlileri, bir akademisyen ve bir siyasi parti yöneticisi cinayette azmettiricilikle suçlanıyor. Cengiz’e göre bu mektup bir dizi reaksiyonu tetikledi.

    İhlas Haber Ajansı (İHA), yargılamanın ilk duruşması öncesinde yayımladığı ve yerel basında da çıkan haberlerinde müdahil avukatları birer “suçlu” olarak gösteren, çok sayıda “detaya” yer verdi.

    Söz konusu haberler için “İçindeki bazı bilgiler, ancak istihbarat yapılarak toplanabilecek nitelikteydi” diyen Cengiz, Avukat Serkan Cengiz’in isminin habere, ancak müdahil avukatların kendi aralarında kurduğu elektronik posta grubun listesi kontrol edilerek konulabileceğini ifade ederek “Serkan Cengiz adına ne Malatya’da otele bir rezervasyon yapılmış, ne de kendisinin vekaleti o aşamada dosyaya eklenmişti” dedi.

    İhbar mektubu, şikayet, çarpıtma ve manipülasyon
    Protestanların dini lideri İhsan Özbek’in duruşmaya katılamayacağına, dava başlamadan önce müdahil avukatların soykırım iddiasında bulunacaklarına dair bilgiler kamuoyuyla paylaşılmadığı halde, haberin ilerleyen bölümlerinde bu bilgilerin yer aldığını anımsatan Cengiz, ikinci duruşmadan kısa süre önce yine “istihbarata dayalı bilgilerle” hakkında “tüm cinayetlerin planlayıcısı olmak” suçlamasıyla Malatya Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu belirtti.

    Cengiz, kendisinin 22 Ekim 2007 tarihinde ABD’nin New York kentinde Rum Ortodoks Kilisesi’nin durumunu ulusal ve uluslararası hukuk açısından değerlendiren bir sunuma değinildiğini, “çapıtılarak verilmiş de olsa” bu bilgilerin de ciddi istihbarat gerektirdiğini kaydetti.

    “Ali Aslan”dan sonra “Varol Bülent Aral” çıktı
    Ardından üstünde “Ali Aslan” ismini taşıyan bir zarfla “Malatya’da kendisini gizleyen bir Ermeni”den bir mektup aldığını duyuran Cengiz, mektupta dava dosyasına giren başka bir ihbar mektubuyla bağlantı kurulduğunu belirtti.

    Avukat Cengiz, son olarak da kendisini Varol Bülent Aral olarak tanıtan bir kişinin cep telefonundan aradığını ve kendisini Adıyaman’a davet ettiğini kaydetti. Şikayetinde, hakkındaki haberin, suç duyurusunun ve Ali Aslan imzalı mektupların aynı kişi veya kişilerce hazırlandığına inandığını belirterek, hedef alındığını açıkladı.

    Katliam davası 25 Şubat’ta sürecek
    18 Nisan 2007’de Zirve Yayınevi’nde işlenen ve “Protestanlığı yayıyorlar” denerek üç kişinin öldürüldüğü katliamla ilgili dava Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor.

    Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in öldürdüğü olaya karışmakla suçlanan tutuklu beş sanık, 25 Şubat’ta tekrar hakim karşısına çıkacaklar.

    http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/104830/zirve-yayinevi-katliami-manipule-ediliyor-hukukcu-hedefte