TAHİR ELÇİ DAVASI
Mahkeme : Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No : 2020/217
Oturum No : 6
Tarih : 23/11/2022
Olay, Soruşturma ve Yargılama Özeti
Tahir Elçi, Cizre, Sur, Silopi ve Nusaybin’de ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan ağır insan hakları ihlallerini ve ölümleri durdurmak, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan tarihi Dört Ayaklı Minare’nin çatışmalar sırasında tahrip edilmesi nedeniyle kültürel varlığın ve mirasın korunması için çağrıda bulunmak amacıyla, 28 Kasım 2015 tarihinde düzenlediği basın açıklaması sırasında, Minare’nin ayakları altında vurularak öldürülmüştür.
28 Kasım 2015 günü Balıkçılarbaşı mevkiine kadar takip edilen örgüt militanı Mahsum Gürkan’ın da içerisinde olduğu 21 TT 0980 plakalı taksi, seyir halindeyken durdurulmuş, bu sırada Mahsum Gürkan ve yanında bulunan Uğur Yakışır, kendilerini durduran polis memurları Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur’a ateş etmiştir. Polis memurları bu saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir.
Gürkan ve Yakışır, ellerinde silahlarla kaçmaya başlamış, o sırada Tahir Elçi’nin basın açıklaması yaptığı Dört Ayaklı Minare’nin bulunduğu Yenikapı Sokağına girmiştir. Açılan ateş sonucu Anadolu Ajansı muhabiri Aziz Aslan yaralanmış, Tahir Elçi hayatını kaybetmiştir.
Savcılık olay yeri incelemesini olaydan aylar sonra 17-18 Mart 2016 tarihinde yapmıştır.
Soruşturma aşamasında Diyarbakır Barosu Tahir Elçi Soruşturma Komisyonunun başvurusu üzerine, Londra Üniversitesi Goldsmiths Koleji bünyesinde çalışan bir araştırma ajansı olan Forensic Architecture (Adli Mimarlık – FA), 13 Aralık 2018 tarihinde Tahir Elçi cinayetine ilişkin bir rapor hazırlamıştır. Ajans, doğrudan soruşturma dosyasında mevcut olan, basın mensuplarının ve polis memurlarının çektiği video kayıtları, sivillerin ve polis memurlarının ifadeleri ile görsel-işitsel veriler dikkate alarak bir rapor hazırlamış ve rapor katılan vekilleri tarafından mahkeme dosyasına sunulmuştur.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca 20 Mart 2020 tarihinde iddianame hazırlanmıştır. Başsavcılık, Mesut Sevgi, Fuat Tan ve Sinan Tabur isimli üç polis hakkında “Bilinçli taksirle öldürmeye sebebiyet verme” suçlamasıyla üç yıldan dokuz yıla kadar; örgüt üyesi Uğur Yakışır hakkında da “İki polis memurunu öldürme”, “Bir polis memurunu öldürmeye teşebbüs etme” ve “Tahir Elçi’yi olası kastla öldürme” suçlamalarından üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiştir.
Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2020/117 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın ilk duruşması 21 Ekim 2020 tarihinde görülmüştür.
12 Ocak 2022 tarihinde yapılan dördüncü duruşmada, katılan vekillerince sanıkların SEGBİS aracılığıyla değil, bizzat duruşmada hazır bulundurularak dinlenilmeleri, Tahir Elçi’nin ve iki polis memurunun ölümüyle sonuçlanan olaylar zincirinde ihmali ve illiyet bağı bulunduğu iddia edilen istihbarat polislerinin ve foto film şube polislerinin duruşmada dinlenilmesi, eksik ve hatalı delillerin yeniden incelenmeye alınması, dosyada mevcut ihbar mektubunun doğruluğunun teyit edilmesi, görevli polislerin HTS kayıtlarının getirtilmesi, tanıklarca “kendilerini baskı ve tehdit yoluyla cinayetin failleri konusunda yalan beyanda bulunmaya zorladığı” ileri sürülen Savcı Kenan Karaca hakkında suç duyurusu ve HSK şikâyetinde bulunulması istemleri mahkeme heyeti tarafından reddedilmiştir.
15 Haziran 2022 tarihli duruşmada verilen ara kararın 8. maddesi ile önceki dönem başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun “tanık” sıfatıyla dinlenilmesine karar verilmiş, ancak, iki duruşma arasında Mahkeme bu ara kararından 19/09/2022 tarihinde geri dönmüştür.
Duruşma Öncesi
Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmanın yapılması için ayrılan salonun önünde duruşma öncesi duruşma salonu önünde mübaşir ve avukatlar arasında tartışma yaşandı.
Mübaşir, mahkeme başkanının talimatı olduğunu belirterek, duruşma salonuna yalnızca ellerinde bulunan listedeki avukatların alınacağını bildirdi. Bunun üzerine Diyarbakır Baro Başkanı Nahit EREN Mahkeme Başkanı ile görüşmek istediğini söyledi. Mübaşir tarafından Mahkeme Başkanı arandı, ancak Mahkeme Başkanı, Baro Başkanı ile görüşmeyeceğini söyleyerek telefonu kapattı. Bunun üzerine Baro Başkanı mahkeme başkanı ile bizzat görüşmek üzere odasına çıktı. Yaklaşık 5-6 dakikalık bir görüşmeden sonra sorunun çözüldüğü belirtilerek, duruşma salonuna sırayla önce avukatlar ve diğerleri alındı.
Basın mensupları, stajyer avukatlar ile baro çalışanları, “Avukatlar alındıktan sonra yer kalır ise alınacak” denilerek kapıdan çevrildi. Duruşma salonunda avukatlar ve izleyiciler için sınırlı yer olması sebebiyle birçok avukat ve izleyici sanıklara ayrılan bölüme oturdu.
Duruşma öncesi katılan vekilleri ekranlarının çalışmadığını belirterek, sağlıklı bir takip yapamayacaklarını ifade ettiler. Tutanak yazmanı, olanaklarının sınırlı olduğunu söyledi. Bu sırada duruşma salonunun iki yanında sinevizyon perdesine yansıtılan SEGBİS görüntülerinde sanıkların başka mahkemede hazır olduğu görüldü. Sanıkların müdafileri de ayrı ayrı yerlerden SEGBİS ile duruşmaya katıldı. İzleyici bölümünde ara ara sıralanmış polislerin oturduğu görüldü.
Katılan vekillerinin duruşma zaptını takip edebilmesi adına monitörlerdeki sorunun giderilmeye çalışıldığı görüldü.
Saat:10.22’de duruşma savcısı yerine başka bir savcı kürsüdeki yerini aldı. Yaklaşık 30 kişinin duruşma salonunda ayakta olduğu görüldü. Baro başkanlarından birkaçının ayakta kalması üzerine mübaşirin kendi sandalyesini verdiği görüldü.
DURUŞMA ANI
10.30da heyet korumalarıyla salona giriş yaptı. Mahkeme başkanın elinde bir takım belge, evraklar olduğu görüldü.10.32’de duruşmaya başlandı. Dosyaya gelen evraklar mübaşir tarafından okunmaya başlandı. Bu sırada sanıkların sorulan ‘Avukatın yanında mı?’ sorusuna “Bilmiyorum” diyerek cevap verdikleri görüldü.
Katılan vekili Diyarbakır Baro Başkanı Nahit EREN duruşma zaptının usule uygun alınması gerektiğini belirterek, duruşmaya gelen avukatların isimlerinin zapta geçirilmesini istedi. Mahkeme Başkanı söz aldıkları sırada duruşma zaptına geçileceğini, zaten duruşmanın kayıt altına alındığını söyleyerek talebi reddetti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu adına duruşmayı izlediğini belirten Milletvekili Sezgin TANRIKULU söz alarak, kendisinin duruşmada hazır bulunduğunun zapta geçirilmesini istedi, zapta geçirildiği söylendi. Bunun üzerine Av. Nahit EREN söz alarak en azından duruşmada hazır bulunan baro başkanlarının ismini kendisinin söyleyeceğini bu yolla kayda alınacağını söyledi. Bir kısım baro başkanları ile baro yönetim kurulundan avukatların duruşmada hazır bulunduğunu söyleyen Nahit EREN, Türkan ELÇİ’nin söz alacağını belirterek sözü Türkan ELÇİ’ye bıraktı. Katılan Türkan ELÇİ daha önce hazırlamış olduğu metni okumaya başladı. Türkan ELÇİ metni okurken başkan ile kıdemsiz üyenin Türkan ELÇİ’ye dönük olduğu ancak kıdemli üyenin önündeki bilgisayar ile ilgilendiği, konuşma sırasında heyetin zaman zaman ilgisinin dağıldığı görüldü.
Av. Nahit EREN tekrar söz alarak, duruşma salonunun kısıtlı olması nedeniyle birçok meslektaşın duruşma salonuna giremediğini beyan etti. Devamında mahkemenin önceki celse Ahmet Davutoğlu’nun dinlenilmesine dair talebinin kabul edilmesine rağmen, duruşmadan 3 ay sonra savcılıktan gelen talep üzerine dinlenilmesinden vazgeçilmesine oy çokluğu ile (bir üye karara muhalefet etti.) karar verilmesinin hukuki olmadığına değindi.
Nahit EREN, dosyaya bir yenilik katılmayacağından bahisle bu karardan vazgeçildiğine değinerek, tanık dinlenilmeden ne söyleyeceğinin bilinemeyeceğini ifade etti. Devamında Davutoğlu’nun siyasi suikast açıklamasına dikkat çeken EREN, mahkeme heyetinin bir üyesi hariç etkin ve istekli bir kovuşturma yürütmediğini ileri sürdü.(O üye Ahmet Davutoğlu’nun dinlenilmesine dair karardan vazgeçilmesini gerektiren bir husus olmadığını belirterek karara muhalefet eden hakim idi.)Davutoğlu’nun dinlenilmesinden vazgeçilmesi talebinin katılan vekillerine tebliğ dahi edilmediğini belirtti. Yargılamanın süjesinin Kürtler olduğu dosyalarda adalet inancının sağlandığının gösterilmesi gerektiğini belirten EREN, mahkeme heyetinden ara karardan dönülmesine dair kararlarını gerekçelendirmelerini istedi. Av. Nahit EREN daha önce de defalarca heyeti reddettiklerini ancak kabul görülmediğini, ısrarla heyetin dosyaya bakmaya devam ettiğini belirterek, heyeti kendi istekleri ile dosyadan çekilmeye davet etti.
11.07’deTürkiye Barolar Birliği Temsilcisi Av. Deniz ÖZBİLGİN söz aldı:
Delilleri değerlendiren Av. Deniz ÖZBİLGİN dosyada iki ihbar mektubu olduğunu ancak bu kişilerin de dinlenilmediğini söyledi. Her ne kadar 6.celse olsa da mahkemenin kendiliğinden ara celse açıp avukatlara haber vermeksizin tanığı çağırmasını eleştirdi. Katılan vekillerinin mahkemece yok sayıldığını belirten ÖZBİLGİN, “Bizi yok say saymayın.Aksi durumda sizi tekrar tekrar reddetmek zorunda kalacağız” dedi. Bugüne kadar keşif, teknik incelemeler gibi her türlü delil toplanma işlemlerini bizzat kendilerinin yaptığını belirten ÖZBİLGİN, katılan vekillerini duruşma dışında tutmalarının mahkemeye bir katkısının olmayacağını belirtti. Savcılığın özel saiklerle hareket ettiğini belirten ÖZBİLGİN, savcıya bu beyanlarının şahsi olmadığını o koltuğa hitaben söylediklerini belirtti. Dosyadaki evrakların bir kısmının üst yazının olmadığını belirten Özbilgin, üst yazı olmadan ilgili evrakların nereden ve nasıl temin edildiğinin bilinemediğini belirtti.
11.16’da Av. Muhammed Neşat Girasun söz aldı. İlk duruşmada sunulan 38 talepten 20’sinin gerekçesiz olarak direkt reddedildiğini, reddedilen taleplerin ise dosyaya etki sağlayacak en önemli talepler olduğunu belirtti. “Bunlardan biri de Davutoğlu’nun dinlenilmesi idi” dedi. İlk celse üç savcının duruşmaya katılıyor olmasını olumlu karşıladıklarını, ancak daha sonrasında sadece tek savcının duruşmaya devam ettiğini söyledi. Dosyaya hiçbir müdahalede bulunmayan savcının, Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenilmesine karar verildikten 3 ay gibi bir süre sonra bu ara karardan dönülmesini talep etmesini eleştirdi.
Katılan vekili Av. Muhammed Neşat Girasun’un konuşmasının bir yerinde sizin de çocuklarınız var, onlara iyi bir hikâye bırakın demesi, Mahkeme Başkanı tarafından tepki ile karşılandı. “Benim çocuğumu karıştıramazsın üslubuna dikkat et” diyerek tepki gösterdi. Mahkeme Başkanının tepki göstermesini gerektiren bir husus olmadığını söyleyen diğer taraf vekillerine ise “Sen karışma, siz karışamazsınız, siz konuşamazsınız” dedi.
Av. Nahit EREN söz alarak, meslektaşının çocuklarınıza adil bir dünya bırakın dediğini belirten EREN, rahatsız edici herhangi bir durumun mevcut olmadığını ifade etti.
Mahkeme başkanı savcıya dönerek talebi olup olmadığını sordu. Katlan vekilleri daha taleplerinin dahi alınmadığını söyledi, ancak Mahkeme Başkanının “Ben bitiriyorum duruşmayı” demesi üzerine, avukatlar ile mahkeme başkanı arasında tartışma yaşandı. Mahkeme başkanı cübbesini çıkararak salonu tek başına terk etti. Mahkeme Başkanının salonu terk etmesi üzerine heyet üyeleri de arkasından salonu terk etti.
Heyetin bilgisayar ve evrakı korumalar tarafından arkalarından götürüldü. Heyetin açıklama yapmaksızın duruşma salonunu terk etmesi üzerine duruşmanın bitirildiği mi, yoksa ara mı verildiği konusunda salonda tereddüt yaşandı. Bir süre sonra Diyarbakır Baro Başkanı Av. Nahit EREN mahkeme başkanı ile görüşmek üzere başkanın yanına gitti.
11.38’de mübaşir gelerek mikrofona bir şeyler söyledi, ancak duruşma salonunda bulunan kimse tarafından duyulamadı. SEGBİS sistemi sonlandırıldı. Mübaşir 11.42’de Mahkeme Başkanının kesin olarak duruşmayı bitirdiğini, bu nedenle duruşma salonunun boşaltılması gerektiğini belirtti. Avukatlar tarafından uzunca bir süre yeni duruşma günü ve Mahkemenin duruşmayı bitirme gerekçesi beklendi.11.59’da heyetin tekrar duruşma salonuna geleceği bilgisi gelmesi üzerine avukatlar yerlerine geçti. Av. Nahit EREN, Mahkeme Başkanın,“Ben kurduğum ara kararları tefhim edip giderim” dediğini aktardı.
Saat: 12.08’de Mahkeme Başkanı ve heyet duruşma salonuna geri döndü. Mahkeme başkanının duruşmaya telefonla gelmesi dikkat çekti. Bu sırada salonun ön tarafında elinde telsiz olan çok sayıda sivil polisin yer aldığı görüldü. Duruşmaya geçildi. Katılan vekillerinin beyanı ile suçtan zarar gördüklerini belirten Barolar katılma taleplerinde bulundu. Bu sırada sanıkların SEGBİS ile bağlı olmadıkları görüldü. Katılan vekilleri söz alarak SEGBİS’in kapalı olduğunu belirtti. O aşamadan sonra SEGBİS ile bağlantı kurulmaya çalışıldı. Ancak bağlantı sağlanamadı.
Hatay Barosu Başkanı söz alarak katılma talebinde bulundu. Mahkeme Başkanı diğer duruşmada katılma talebinde bulunduklarını belirterek, “Beyanı zapta geçmeye gerek yok” dedi.
Kars Barosu Başkanı katılma talebinde bulunarak önceki celselerdeki usuli eksikliklere değindi.
Kırıkkale Barosu Başkanı söz alarak katılma talebinde bulundu.
Katılan vekili Av. Mahsuni KARAMAN söz aldı. Maktül Elçi’nin öldürüldüğü ana ilişkin 12 saniyelik kayıp görüntüye değindi. Adli Tıp Kurumu’nun inceleme yapmaksızın, 12 saniyenin aslında kayıp olmadığını, o 12 saniye boyunca maktulün kamera açılarında neden görünmediğini ifade ettiklerini, ancak çekim yapan polis memurunun “Ben heyecanla kayıttan çıkmıştım” ifadesinin müfettiş tarafından alınan beyanlarda mevcut olduğunu söyledi. Av. Mahsuni KARAMAN bu açıklamanın Adli Tıp Kurumu tarafından bu meselenin üstünün kapatılmaya çalışıldığını düşündürdüğünü ifade etti. Bunun şüphenin ve/veya çelişkinin giderilmesi adına görüntü kopukluğuna dair Adli Tıp Kurumu’na tekrar müzekkere yazılarak rapor alınmasını ve mülkiye müfettişinin aldığı ifadelere dair var ise ses ve görüntü kayıtlarının dosyaya getirilmesini talep etti.
İddia makamı katılma taleplerinin reddini, dijital materyallerin akıbetinin sorulmasını, derdest olan diğer soruşturmanın sonucunun sorulmasını talep etti.
Saat: 12.37’de duruşmaya ara verildi. Aradan sonra, saat: 13.01’deavukatlar duruşma salonuna alınmaya başlandı. Saat: 13.06’da Mahkeme Başkanı yerini aldı. Ardından üyeler salona giriş yaptı. Savcının henüz salonda olmadığı görüldü. SEGBİS açıldı. Sanıkların hâlâ SEGBİS’te hazır edilmedikleri görüldü. Savcı olmaksızın ara kararlar mübaşir tarafından okunmaya başlandı. Okunan ara kararlardan en önemlilerinden biri Avukat Mahsuni Karaman’ın kayıp görüntü olarak addedilen Tahir ELÇİ’nin vurulma anına dair görüntünün araştırılması için Tübitak’a müzekkere yazılmasına dair talebinin reddedilmesi idi. Ancak Kebap Evi isimli iş yerinin güvenlik kamerasına dair görüntünün araştırılması bakımından Tübitak’a müzekkere yazılmasına karar verdiği görüldü. Katılan vekillerinin müfettiş raporunun sesli ve görüntülü kayıtlarının getirtilmesine dair talebi de kabul edilerek görüntülerin bulunduğu İdare Mahkemesi dosyasından getirtilmesi için müzekkere yazılmasına karar verildi.
Duruşma bitimine yakın savcının salona giriş yapması salondaki kişilerce tepkiyle karşılandı. Mahkeme heyeti, bu hususun tutanağa geçirilmesine dair talebi değerlendirilmeksizin duruşma salonunu terk etti.
Ara Kararlar
- TÜBİTAK’a müzekkere yazılarak Diyarbakır C.Başsavcılığı Adli Emanet Memurluğunun 2016/3703 sırasında kayıtlı emanette bulunan Mardin Kebap Evi isimli iş yerine ait Veraz marka KSS004 model, seri numarası bilgisi deforme olmuş bir adet kamera kayıt cihazı ile cihaza takılı vaziyette bulunan Seagate marka (ST3250318AS) model, “5VM8V0S7?” seri numaralı 250 GB kapasiteli bir adet sabit diskin aslının görüntü kayıtları üzerinde inceleme yapılarak Adli Tıp Kurumu Adli Bilişim İhtisas Dairesi Kriptoloji ve Elektronik Cihazlar İnceleme Şube Müdürlüğünün 31.08.2018 tarihli raporunda belirtildiği üzere görüntü kayıtlarına ulaşılamayan 4 nolu kamera görüntülerine erişiminin sağlanmasının istenmesine,
- Erişimin sağlanamadığı takdirde erişimin sağlanamama sebebinin ne olduğu, iş bu kameranın kayıt yapıp yapmadığı, yapmış ise ATK raporunda bahsi geçtiği üzere mavi ekranla karşılaşma sebebinin ne olduğu, imajların yer aldığı sabit diskin incelenerek WİPE işlemine tabi tutulup tutulmadığı, Mardin Kebap Evi isimli iş yerine ait Veraz marka KSS004 model, seri numarası bilgisi deforme olmuş bir adet kamera kayıt cihazı ile cihaza takılı vaziyette bulunan Seagate marka (ST3250318AS) model, “5VM8V0S7?” seri numaralı 250 GB kapasiteli sabit disk üzerinde ekleme-çıkarma-kesme-montaj-silme vb. müdahalenin bulunup bulunmadığının tespitinin istenilmesi hususunda henüz rapor düzenlenmediği anlaşılmakla, rapor dönüşünün beklenilmesine, akıbetinin sorulmasına,
- Tanık E. K.’nın mahkememizde mevcutlu olarak hazır edilmesi için Diyarbakır D Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na yazılan müzekkereye cevap verildiği, tanığın cezaevinden tahliye olduğunu beyan ettiği anlaşılmakla tanık adına meşruhatlı davetiye çıkarılmasına,
- Sanık U.Y. hakkındaki yakalama emrinin devamına, infazının beklenilmesine,
- Sanıklar F.T., M.S. ve S.T hakkındaki yurt dışına çıkamamak şeklindeki adli kontrol hükümlerinin aynen devamına,
- Diyarbakır CBS’nin 2022/1392 sayılı soruşturma dosyasının celbi istenilmiş ise de; söz konusu dosyanın ihbar dosyası olduğu anlaşılmakla Diyarbakır CBS Memur Suçlarına müzekkere yazılarak 2022/1392 sayılı soruşturma numaralı dosyanın bir suretinin UYAP’tan mahkememize gönderilmesinin istenilmesine,
- Tanık C.E.’nin beyanlarının alınması için adresine meşruhatlı davetiye tebliğine,
- Kars Barosu, Ankara Barosu, Samsun Barosu, Artvin Barosu, Kırıkkale Barosu’nun katılma taleplerinin maktul Tahir Elçi’nin öldürülmesi olayında dolayı doğrudan zarar görme ihtimalleri bulunmadığından reddine,
- Müfettiş araştırma raporunda mevcut bulunan dijital materyallerin tamamının Diyarbakır 3. İdare Mahkemesince görülen 2017/834 esas sayılı dava dosyasına gönderildiği yönünde cevap verildiği anlaşılmakla İçişleri Bakanlığı Mülkiye ve Teftiş Kurulu Başkanlığının, 23.06.2017 tarih ve M.A.I 110/22, A.Ç.84/13, S.M.904/93 Sayılı “Araştırma Raporu”nun tüm eklerinin ve dizi pusulasında bulunan tüm evrakların onaylı bir sureti ile teftiş sırasında ifadesi alınan şahısların ifade işlemi sırasında ses ve görüntü kaydının mevcut olup olmadığı mevcut ise bir suretinin gönderilmesi hususunda Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinden istenilmesine,
- Katılan vekili Av. Mahsuni Karaman’ın Tahir Elçi’nin yaralanma anının tespitine yönelik yürütülen çalışmalarda, kişinin son olarak görüntü kaydına girdiği kareler ile yerde hareketsiz yattığı yerde görüntü kayıtları arasında 12 saniyelik bir boşluğun neyden kaynaklandığının yeniden Adli tıp Kurumu Başkanlığından sorulması yönündeki talebinin ATK’nın07/07/2022 tarihli raporu göz önüne alınarak reddine,
- Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenilmesi yönündeki talebin ise mahkememizin 19/09/2022 tarihli ara kararı göz önüne alınarak bu hususta yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına,
- Bu nedenlerle duruşmanın 05/07/2023 günü saat 10:00’a bırakılmasına oy birliğiyle karar verildi.
İHGD Dava İzlem Grubu