Türkiye: Homofobik Şiddet İnsan Hakları Krizine Yol Açıyor

Basın Açıklaması Tarihi: 26/05/2008
İNSAN HAKLARI GÜNDEMİ DERNEĞİ


AB Süregelen Eşitsizlik ve Suiistimallere Son Verecek Reformların Yapılmasında Israr Etmeli

(İstanbul, 22 Mayıs 2008) İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yayınladığı yeni bir raporda, Türkiye’nin lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüel (LGBTT) vatandaşları sokaklarda, evlerinde ve devlet kurumlarındaki geniş çaplı taciz ve gaddarlıktan korumak için yasaları ve politikasını acil olarak değiştirmesi gerektiğini ifade etti. İnsan Hakları izleme Örgütü ayrıca Avrupa Birliği!’ne Türkiye’nin üyelik isteğini, ülkedeki saldırılara son verme ve LGBTT vatandaşlar için eşit haklar ve korumayı garantileme şartlarına dayandırması için çağrıda bulundu.

“Kurtuluşumuz İçin Bize Bir Yasa Gerek: Değişen Türkiye’ de Toplumsal Cinsiyet, Cinsellik ve İnsan Hakları” başlıklı 101 sayfalık rapor cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliğine dayalı şiddet ve tacizin süregelen uzun tarihini belgeliyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü üç yıllık bir süre içinde eşcinsel erkeklerin ve transseksüellerin dayak, soygun, polis tacizi ve ölüm tehdidi ile karşılaşmalarını belgeleyen 70’ten fazla görüşme gerçekleştirdi. Görüşmeler aynı zamanda lezbiyen, biseksüel kadın ve kızların ailelerinden gördükleri fiziksel ve psikolojik şiddeti de ortaya çıkardı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, vakaların çoğunda yetkililerden tepki gelse bile yetersiz olduğunu gördü.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti ve Transseksüel Programının yöneticisi Scott Long “Demokrasi tüm halkın temel haklarını geleneğin diktatörlüğüne ve nefretin tiranlığına karşı savunmaktır” diyor. “Hayatların tehlikede olduğu bir yerde, Türkiye onları korumak için somut bir harekette bulunmalı ve kapsamlı bir yasa çıkarmalıdır.”

Son yıllarda yetkili Türk makamları toplumsal cinsiyet ve cinsellikle ilgili konularda çalışan insan hakları savunucularına ve sivil toplum örgütlerine devamlı tacizde bulunuyor. En son, 7 Nisan 2008 tarihinde polis 10 yıldır LGBTT vatandaşların haklarını savunan bir sivil toplum örgütü olan, Lambda İstanbul derneğinin bürosunu bastı. Polis baskın için derneğin ‘fuhşu teşvik ettiği’ ve ‘fuhşa yer sağladığı’ iddialarını gerekçe gösterdi. İstanbul Valiliği de Lambda’nın adının ve amaçlarının ‘yasaya ve ahlaka aykırı’ olduğu gerekçesiyle derneğe kapatma davası açmıştı. Lambda bir kez daha 29 Mayıs 2008’de var olma hakkını Beyoğlu 3. Asli Hukuk Mahkemesinde savunmak zorunda kalacak.

Rapor geniş bir cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliği esaslı insan hakları ihlalleri yelpazesini inceliyor. Birkaç travesti ve transseksüel, İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne polisin kendilerine nasıl işkence yaptığını ve tecavüz ettiğini anlattı. Bir eşcinsel erkek, hala çözülmemiş bir cinayet teşebbüsünde, başka bir erkeğin kendisini nasıl 17 kez bıçakladığını aktardı. Bir lezbiyen çift ebeveynlerinin onları ayırmak için nasıl şiddet kullandığını; yardım almak için bir savcıya gittiklerinde ise nasıl onları reddettiğini ve cinsel yaşamları hakkında sorular sorduğunu açıkladı. İnsan Hakları İzleme Örgütü ayrıca Türk ordusunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni alenen ihlal ederek eşcinsel erkeklerin orduda hizmet etmesini yasakladığını saptadı. Türkiye, aynı zamanda askerlik hizmetine karşı açıklanmış hiçbir vicdani reddi de tanımıyor. Bazı retçiler bunun yerine kendilerini ‘hasta’ olarak tanımlamak zorunda kalıyorlar-ve eşcinselliklerini ‘kanıtlamak’ için küçük düşürücü ve aşağılayıcı muayenelerden geçmeye zorlanıyorlar.

Rapor, Türkiye, Avrupa Birliği’ne katılma girişiminde bulunurken ülkenin yasalarında ve politikalarında olumlu gelişmeler olduğunu kabul ediyor. Ancak aynı zamanda Avrupa Birliği’ni, Türkiye’nin insan hakları konusundaki ilerlemesinin barometresi olan, LGBTT vatandaşların temel haklarına saygı gösterilmesi konusunda ısrarcı olmaya çağırıyor.

Türk hukuku LGBTT vatandaşların evrensel insan haklarının korunması için net hiçbir yasa sunmuyor. 2005’te Türkiye, Avrupa Birliği standartlarını sağlamak için kesin kararlı olduğunu göstermek üzere bazı yasalarını gözden geçirdi. Ancak Türkiye’nin hala AB standartlarına riayet eden, kapsamlı bir ayrımcılık karşıtı yasayı kabul etmesi gerekiyor.

“Avrupa Birliği’ne katılıma giden karmaşık yolda, bu rapor çok az şeyin değiştiği ya da hiçbir şeyin değişmediği bir alanı işaret ediyor” diyor Long. “AB Türkiye’nin üyelik başvurusunu değerlendirirken, cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliği meselelerini de tümüyle değerlendirmeye dahil etmelidir.”

http://hrw.org/reports/2008/turkey0508/turkey0508tuweb.pdf