Basın Açıklaması Tarihi: 13/12/2007
İNSAN HAKLARI GÜNDEMİ DERNEĞİ
Azınlık Hakları Grubu yeni yayımladığı raporda, milyonlarca etnik, dilsel ve dinsel azınlığın Türk devleti tarafından halen tanınmamakta olduğunu, bu azınlıkların ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığını ve son zamanlarda gittikçe yükselen ve şiddet içeren milliyetçilik dalgası neticesinde büyüyen bir tehdit altında yaşadığını dile getiriyor.
Raporda, AB üyeliğine katılım sürecinin Türkiye’yi azınlık hakları konusunda önemli adımlar atmaya zorlamasına karşın, daha yapılacak çok şey olduğu belirtiliyor. Bir eşitlik arayışı: Türkiye’de azınlıklar başlıklı rapor, Türkiye’deki tüm azınlıkların durumuna ilişkin mevcut olan en güncel analizi içeriyor.
MRG Politika ve İletişim Direktörü Ishbel Matheson’a göre, “Türkiye, asırlar boyunca iç içe geçmiş dillerin, dinlerin, kültürlerin ve geleneklerin aynı sınırlar içerisinde varlığını sürdürdüğü bir ülke, fakat azınlıkların korunması alanında uluslararası standartların halen çok gerisinde bulunuyor.”
Matheson ayrıca, “Sahip olduğu çokkültürlü miras Türkiye’nin en büyük zenginliklerinden birini oluşturuyor. Ancak bu olumlu özellik en yüksek seviyede kucaklanmıyor. Bilakis, azınlıklardan ve azınlık haklarından bahsedilmesi toplumun belli kesimlerinde milliyetçi tepkileri tetikliyor” görüşünü dile getiriyor.
Türkiye’de azınlıklara yönelik tek koruma 1923 tarihli Lozan Antlaşması ile getirilmiş, ancak uygulamada bu korumanın kapsamı Ermeniler, Museviler ve Rum (Ortodoks) Hıristiyanlarla sınırlı.
Oysa Türkiye, Kürtler, Kafkaslar, Lazlar ve Romanları da içeren pek çok etnik azınlığa evsahipliği yapıyor. Ülkenin dini azınlıkları arasında ise Aleviler, Süryaniler, Caferiler ve Reformcu Hıristiyanlar yer alıyor.
Bu gruplar hukuken azınlık olarak tanınmıyor ve bırakın bu grupların hakları için çalışma yürütmeyi, bunların azınlık statüsünden bahsetmek bile hapis cezasına yol açabiliyor.
Rapora göre, Lozan Antlaşması dışında bırakılan azınlıkların okullarda ve medyada kendi dillerini kullanma hakları büyük ölçüde sınırlanıyor. Dini hakları da kısıtlanıyor.
Rapor ayrıca, yüzde 10’luk seçim barajının Kürt yanlısı azınlık partilerinin meclise girmesini engellediğini dile getiriyor. Bu partiler, Kürt nüfusun yoğun olduğu bazı güneydoğu illerinde en yüksek oy oranına sahip olmalarına rağmen ulusal barajı bir türlü geçemiyorlar.
Azınlıklar bir yandan da, ülkedeki yükselen milliyetçilik dalgasının giderek daha sık kurbanı haline geliyor. Ocak 2007’de, gazeteci ve Ermeni insan hakları aktivisti Hrant Dink İstanbul’da vurularak öldürüldü. Sanık, polise Dink’in Ermeni olduğunu ve “Türklüğe hakaret ettiğini” söyledi.
Raporda, AB katılım sürecinin ve 2008’de meclise sunulacak yeni anayasanın Türkiye’ye, azınlıkların korunması amacıyla hukuki değişiklikler yapma yönünde pek çok fırsat sunduğu belirtiliyor.
Matheson’ın ifadesiyle, “Hızlı yasal reformlar gerçekleştirilmesini tavsiye ediyoruz; burası muhakkak. Ancak Türkiye’deki azınlıklar açısından gerçek bir değişim yaratmak için hem devletin hem de toplumun azınlıklara yönelik hâkim zihniyetinde köklü bir dönüşüm şart.”
EDİTÖRLERE NOT
- Rapor http://www.minorityrights.org/download.php?id=427 adresinden indirilebilir.
- Uluslararası Azınlık Hakları Grubu (MRG) tüm dünyadaki etnik, dinsel ve dilsel azınlıkların ve yerli halkların haklarını güvence altına almak için çalışan bir sivil toplum kuruluşudur.
- Daha fazla bilgi almak veya MRG Politika ve İletişim Direktörü Ishbel Matheson ile İstanbul’da röportaj ayarlamak için lütfen aşağıdaki isimlerle temasa geçiniz:
Ishbel Matheson
Cep: +44 7765 824964
veya
Emma Eastwood,
MRG Medya Sorumlusu
T: +44 207 422 4205
Cep: +44 7989 699 984
E-posta: emma.eastwood@mrgmail.org