Uluslararası Af Örgütü 2010 Raporu: Küresel adalet boşluğu milyonları istismara maruz bırakıyor

“Hükümetlerin, kimsenin hukukun üstünde olmamasını ve herkesin insan hakları ihlalleri karşısında adalete erişiminin olmasını sağlamaları gerek. Hükümetler adaleti politik çıkarlara indirgedikçe korku ve baskıdan bağımsızlık insanlığın çoğu için ulaşılmaz olarak kalmaya devam edecek.”

Uluslararası Af Örgütü hükümetleri kendi hareketleri için sorumluluk almaya, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) bütünüyle katılmaya ve uluslararası hukuk altında işlenen suçların dünyanın her yerinde soruşturulabilmesini sağlamaya çağırdı. Özellikle G20 ülkeleri de dahil olmak üzere, küresel liderlik amacı olan devletlerin örnek oluşturmak gibi ayrı bir sorumlulukları olduğunu da belirtti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı Ömer Hasan El Beşir’le ilgili insanlığa karşı işlenen suçlar ve savaş suçları sebebiyle 2009’da çıkardığı tutuklama kararı devlet başkanlarının bile hukuktan üstün olmadığını gösteren bir dönüm noktası oldu. Fakat Afrika Birliği’nin Darfur’da yüz binlerce kişiyi etkileyen şiddet olaylarına rağmen işbirliğine yanaşmaması da hükümetlerin adaleti politika önüne koymadıklarının en çarpıcı örneklerinden biriydi.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nin olası savaş suçlarının hem hükümet güçleri hem de Tamil Eelam’ın Bağımsızlık Kaplanları tarafından gerçekleştirildiği ihmallere rağmen Sri Lanka olaylarında yaşadığı tıkanıklık da uluslararası toplumun ihtiyaç duyulduğunda harekete geçemediğine dair bir başka gösterge oldu. Bu arada İnsan Hakları Konseyi’nin Goldstone Raporu’nda Gazze’deki çatışmaların sorumluların bulunmasıyla ilgili önerilerinin hem İsrail hem de Hamas tarafından dikkate alınması gerekliliği sürüyor.

Dünya genelinde, adalet boşluğu kötücül bir baskı ağı oluşturmayı sürdürüyor. Uluslararası Af Örgütü’nün araştırması en az 111 ülkede işkence ve kötü muameleyi, en az 55 ülkede adaletsiz mahkemeleri, en az 96 ülkede ifade özgürlüğüne  getirilen kısıtlamaları belgeliyor. İnsan hakları örgütleri ve insan hakları savunucuları hükümetlerin faaliyetlerini engellemesi veya onları korumayı başaramaması sebebiyle birçok ülkede saldırılara maruz kalıyorlar.

Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da Suudi Arabistan, Suriye ve Tunus’ta hükümetin eleştiriyi hoşgörmeyen şablonu göze çarparken İran’da artan baskılar görülüyor. Asya’da Çin hükümeti insan hakları savunucularını tutuklayarak ve taciz ederek yapılan eleştirilere karşı baskıları arttırdı, binlerce kişi ciddi baskılar ve ekonomik zorluklardan Kuzey Kore’ye ve Myanmar’a kaçtı.
Avrupa ve Orta Asya’da bağımsız sesler ve sivil toplumun sesi azaldı. Rusya, Türkiye, Türkmenistan, Azerbaycan, Belarus ve Özbekistan’da ifade özgürlüğüne haksız kısıtlamalar yapıldığı görüldü. Amerika kıtasında terörle mücadele kapsamında ABD’nin yaptığı ihlallerle alakalı dokunulmazlık devam ederken Brezilya, Jamaika, Kolombiya ve Meksika başta olmak üzere yüzlerce adaletsiz ölüme sahne oldu. Afrika’daki Gine ve Madagaskar gibi hükümetler muhalefete orantısız şiddet ve yargısız infazlara çare ararken Etiyopya ve Uganda’da eleştirileri baskı altında tutmaya çalışan devletler arasındaki yerlerini aldı.

Sivillere karşı katı bir hoşgörüsüzlük çatışmaları ateşledi. Silahlı gruplar ve hükümet güçleri Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Sri Lanka ve Yemen’de uluslararası hukuka karşı geldi. Gazze ve güney İsrail’deki çatışmalarda İsrail güçleri ve Filistinli silahlı gruplar sivilleri öldürdü ve yaraladı. Binlerce sivil Afganistan ve Pakistan’da yükselen Taliban şiddeti sonucu istismara maruz kaldı veya Irak ve Somali’deki çatışmaların ortasında kaldı. Birçok çatışmada kadınlar hükümet güçleri ve silahlı gruplar tarafından tecavüze veya diğer şiddet türlerine maruz kaldılar.

Diğer örnekler:

Afrika’da Angola, Gana, Kenya ve Nijerya gibi yerlerde çoğu kez insanları daha da yoksullaştıran toplu tahliyelere, Meksika, Guatemala, El Salvador, Honduras ve Jamaika’da tecavüz, cinsel istismar, cinayet ve tecavüzden sonra sakatlama gibi kadına karşı artan şiddet olaylarına, Güney Kore, Japonya ve Malezya gibi Asya-Pasifik ülkelerinde milyonlarca göçmen şiddet,taciz ve suistimale maruz kaldı.

Avrupa ve Orta Asya’daki ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve hoşgörüsüzlükte ciddi artış, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da bazıları el Kaide’ye bağlı olduğu anlaşılan silahı gruplar tarafından Irak ve Yemen gibi ülkelerde yapılan saldırılar emniyetsizliği arttırdı.
Küresel olarak milyonlarca insanın gıda, enerji krizleri ve finansal krizle yoksulluğa itilmesi, yoksulluğu etkileyen ihlallerle acil olarak ilgilenilmesinin gerekliliğini gösterdi.

Claudio Cordone,  “Hükümetler yoksulluğu sürdüren ve derinleştiren insan hakları ihlalleri için sorumlu tutulmalılar. Bu Eylül’de ABD’nin New York şehrinde gerçekleşecek olan Milenyum Kalkınma Hedefleri BM gözlem toplantısı dünya liderleri için sözlerden yasal bağlılıklara geçmek için çok iyi bir fırsat” dedi.

Özellikle yoksul olan kadınlar bu hedeflere ulaşamamış olmanın tüm yükünü taşıyorlar. Hamilelikle ilgili komplikasyonlar, anne ölümleri çoğu kez cinsiyet ayrımcılığı, cinsel ve üreme haklarının ihlalleri ve tıbbi yardıma erişimin engellenmesi gibi nedenler doğrudan etkilenen yaklaşık 350 bin kadının hayatını kaybetmesine neden oldu.

Claudio Cordone, “Hükümetler Milenyum Kalkınma Hedefleri çerçevesinde ilerleme sağlamak istiyorlarsa kadınların eşitliği ve kadına karşı ayrımcılık gibi konulara eğilmeliler” dedi.

Uluslararası Af Örgütü ABD, Çin, Rusya, Türkiye, Hindistan, Endonezya ve Suudi Arabistan gibi Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne bütünüyle katılmamış G20 ülkelerini de en kısa sürede bunu gerçekleştirmeye çağırdı. Uganda, Kampala’da 31 Mayıs’ta başlayacak olan mahkeme üzerine uluslararası gözlem toplantısı hükümetlerin mahkemeye bağlılığını göstermeleri için büyük bir fırsat.

Geçtiğimiz yıl adaleti sağlamadaki ciddi başarısızlıklara rağmen birçok olay ilerleme gösterildiğini gözler önüne serdi. Latin Amerika’da af yasalarıyla korunan suçlar için soruşturmalar tekrar açıldı, eski Peru Cumhurbaşkanı Alberto Fujimoro’nun insanlığa karşı işlenmiş suçlardan ve Arjantin’in son askeri Cumhurbaşkanı Reynaldo Bignone’nun kaçırma ve işkence olaylarından hüküm giymesi gibi eski liderlerle ilgili tarihi kararlar alındı. Sierra Leone Özel Mahkemesi’nde görülen tüm davalar eski Liberya Cumhurbaşkanı Charles Taylor’un süregelen davasından ayrı olarak sonuca ulaştı.

Claudio Cordone, “Etkin küresel adalet ihtiyacı geçtiğimiz yılın en önemli dersi. Adalet ihlallere maruz kalanlar için eşitlik ve doğruluk sağlıyor, insan hakları ihlallerinden caydırıyor ve sonuçta daha istikrarlı ve güvenli bir dünya ortaya çıkarıyor” dedi.

Raporun tamamı için: http://www.amnesty.org.tr/ai/system/files/AF%20ORGUTU%202010%20WEB.pdf

 

http://www.amnesty.org.tr/ai/node/1336