Deniz Poyraz Davası Duruşma Raporu – 2

DENİZ POYRAZ DAVASI

MAHKEME: 6. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DOSYA NO: 2021/313 E

24.01.2022 TARİHLİ DURUŞMA

OLAY ÖZETİ

17 Haziran 2021 tarihinde, Halkların Demokratik Partisi İzmir il binasına, saat 11.00 sıralarında, Onur Gencer adında bir şahıs saldırıda bulunmuş ve parti merkezinde bulunan parti çalışanlarından Fehime Poyraz’ın kızı Deniz Poyraz’ı öldürmüştür. Deniz Poyraz’ın öldürülmesi ve HDP il binasına yapılan silahlı saldırı hakkında, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılarak, 29.09.2021 tarihinde bir iddianame hazırlanmış, iddianame ile şüpheli Onur Gencer hakkında kasten öldürme, işyeri dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçları yönünden cezalandırılması talep edilmiştir. Şüpheli Onur Gencer soruşturma aşamasında bir gün gözaltında kalmış, olayın ertesi günü çıkarıldığı İzmir 3. Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmıştır.

İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen dosyanın ikinci duruşması İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda görüldü.

DURUŞMA ÖNCESİ

24.01.2022 tarihinde saat 8.30 civarında İzmir Adliyesi C Kapısı önünde duruşmayı izlemeye gelen çok sayıda kişi toplanmıştı. Yine kadınlar çoğunluktaydı. Sık sık ‘Hepimiz Deniz’iz, Öldürmekle Bitmeyiz’ sloganları atıldı. Adliye önünde yapılacak basın açıklamasında HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve parti milletvekilleri ile   CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, SYKP Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, YSP Eş Sözcüsü Ayşe Erdem, Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz, İHD Onursal Başkanı Akın Birdal, İzmir Kadın Platformu, Barış Anneleri ve Poyraz ailesi bulunmaktaydı.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar basın açıklamasında “17 Haziran’da Deniz Poyraz’ın kanı akıtıldı ama saldırının tek hedefi Deniz Poyraz değildi. Saldırı aynı zamanda HDP’ neydi. Saldırı aynı zamanda demokratik siyaseteydi, Türkiye’deki kadın ve demokrasi mücadelesine, barış mücadelesine yönelikti. O kurşunlar barışı, demokrasiyi, kadın mücadelesini, emek mücadelesini hedef almıştı. Arkasında güçlü bir örgütlü plan vardı, sistemli bir cinayet hazırlanmıştı ve belki de onlarca kişinin katledilmesi hesaplanmıştı. Ellerindeki gücü örgütlü kötülüğü örtbas etmek için kullandılar. Bu örgütlü kötülüğü ancak örgütlü iyilikle yenebiliriz…Bu tür saldırılarla yıldırmayı başaramayacaklar. Adalet, hakikat ve barış için buradayız.” dedi

İzmir Kadın Platformu adına açıklama yapan Günseli Kaya, “Katliamı gerçekleştiren Onur Gencer’in en ağır cezayı almasını talep ediyoruz, ama yetmez. Bu katliama yol verenin, hedef gösterenlerin, mahkeme salonunda güç verenlerin yargılandığı güne kadar mücadelemiz sürecek. Bilsinler ki ne yaparlarsa yapsınlar bizler mücadelemizden bir adım geri atmayacağız.” dedi.

Duruşmaya katılım ülkenin genelinde yaşanan kötü hava şartlarının etkisiyle bir önceki celseye göre daha az dı.

DURUŞMA SIRASINDA

Duruşma arar karar gereği saat 09.00’da başlaması gerekirken, salona alınacak kişilerin sayısı ve kimliği konusunda müzakerelerin uzaması nedeniyle saat 12.30 gibi başladı. Yaşanan gecikme salonda bekleyenlerin yorulmasına ve gerilmesine neden oldu. Önceki celse, izleyici ve taraf sayısı dikkate alınarak İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin konferans salonu kullanılması kararı alınmış olsa da, mahkeme heyetinin bu kararından döndüğü, duruşmanın kendi mahkeme salonunda yapılacağı bilgisi şifahen verildi. Bunun üzerine çok sayıda kişi içeri girmek üzere İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunun önünde toplandı.

Saat 11.10’da bekleme alanında bulunan kalabalığa karşı tanık isimleri okundu. Hazır bulunan tanıklar kimlik tespiti için kaleme çağrıldı. Bu sırada Güvenlik Şube Müdürlüğünde çalıştığını öğrendiğimiz bir kişi, tanık listesine bakarak isimleri not aldı. Ayrıca adliye girişindeki güvenlik görevlileri ile polisler arasında iletişimin olduğu, duruşma salonuna alınacak kişilere karar verdikleri görüldü. Duruşmaların beklendiği alanın hemen üstünde bulunan merdivenle çıkılan balkon alanında çok sayıda siperlikli polis duruşma salonunun giriş kapısına izliyordu.

Mahkemeden, duruşma salonuna, sınırlı sayıda kişinin alınacağı bilgisi gelmesi üzerine, İzmir Baro Başkanı Av. Özkan Yücel duruşma salonu dışındaki kişilere içeriye alınacak kişiler için liste yapılacağını duyurdu. Oluşturulan listedeki kişi sayısı yüzü aşkın olması nedeniyle sözlü olarak anlatılıp bir sıralama yapılarak içeriye bir düzen halinde girişler yapıldı. Duruşma salonunda bulunan oturma yerlerinin dolduğu söylenerek salon kapısı kapatılıp kilitlendi. Salona giriş çıkışlarda güvenlik kilidi açıp tekrar kapatıyordu.

Saat 11.40’ta salona sırasıyla müştekiler, baro başkanları, müdahale talebinde bulunacaklar ve avukatlar alındı.

Öğleden sonra saat 12.26’da kapı açıldı ve bekleyenler içeriye alınmaya başlandı. Herkes yerleştikten sonra mahkeme başkanı görüntü kaydının alınmasının yasak olduğunu, duruşmanın SEGBİS ile kayıt altına alınacağını söyledi. Mevcut mahkeme salonunun yetersiz olması sebebiyle 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun kullanılmasına dair kurulan ara karardan neden vazgeçildiğine dair bir açıklama yapılmadı.

Duruşmada öldürülen Deniz Poyraz’ın ailesi ve yakınları ile müdahale talebinde bulunacak çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum temsilcileri, baro başkanları ve avukatlar vardı. Duruşma salonunda ağırlığı hissedilecek kadar çok sayıda polis, jandarma, mavi bereliler ve özel güvenlik görevlileri bulunmaktaydı.

Saat 12.29’da taraf yoklamasına başlandı. Başlamadan önce mahkeme başkanı, 29 Aralık 2021’de görülen önceki celsede arbede çıktığından duruşmanın ertelendiğini, yargılamanın etkin yapılamadığını, sosyal medyada görüntü paylaşıldığını ve bu konuda Savcılığın resen soruşturma başlattığını; Türkiye’de ve dünyada dikkatle izlenen bir dava olduğunu, onların da görevlerini sonuna kadar yapmak için burada olduklarını dile getirdi. Duruşmada düzen ve disiplin sağlanamadığı takdirde duruşmanın İzmir’e 83 km uzaklıkta bulunan Aliağa Kapalı Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunda yapılacağını söyledi.

Tek tek müşteki vekillerinin isimleri yazdırıldı. Daha sonra müdahil olmak isteyenlerin isimleri sırasıyla okunarak yoklama alındı.

Salonun izleyiciler bölümünde oturan kişiler tarafından sanığı görmek mümkün değildi.  15 kişilik mavi bereli ve 21 kişilik jandarma ekibi sanığın çevresini tamamen sarmıştı. Yan yana bulunan jandarmalar silahlarını taşır şekilde seyircilere doğru bakar pozisyonda ayakta duruyorlardı.

Taraf yoklaması bittikten sonra tanık yoklaması yapıldı. Sonrasında ise Mahkeme Başkanı katılma talepleri olanların adını söyleyeceklerini, onların da sözlü olarak katılma taleplerini uzun tutmadan birkaç cümle ile özetlerini dile getirmelerini, bu şekilde sırasıyla talepleri alacaklarını, duruşmanın SEGBİS ile kayıt altına alındığından tutanağa geçirilmeyeceğini söyledi. Bu kadar kişinin tekrar toplanmasının zor olduğunu, saatin 12.45 olduğunu, zamanın ekonomik kullanılmasını istediğini de ekledi.

İlk olarak HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ile başlandı. Mithat Sancar konuşmasında “Savcılık katılma taleplerimizi işyeri dokunulmazlığı ve mala zarar verme ile sınırlandırmaktadır. Oysa dava konusu ve zararımız bundan daha fazladır. Biz parti üyemizi, canımızı kaybettik. Mahkemenizin sorumluluğu yalnızca bize karşı değil tüm insanlığa karşıdır. Bu saldırı siyasi iktidarın HDP’ni hedef göstermesinin sonucudur…” dedi.  Konuşması 15 dakika sürdü. Sonra tek tek müdahale talepleri alınmasına devam edildi.

Yaklaşık otuz dakika sonra, heyet başkanı konuşmaların kısa tutulmasını istediğini, diğer türlü zamanın yetmeyeceğini, duruşma sarkarsa beklenen amacın gerçekleşmeyeceğini söyledi.

Devrimci İşçi Partisi adına katılma talebinde bulunan Şiar Rişvanoğlu açıklamasında güvenlik görevlilerinin silahlı olduğunu söyledi. Bunun üzerine Başkan, bir önceki celse arbede çıktığını, tedbir amaçlı olduğu cevabını verdi.

Müdahale taleplerinde bulunan taraflardan bazıları işlenen suçun siyasi soykırım bazıları da insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Mahkeme başkanı ve sağında oturan üyenin duruşma süresince maske takmadığı, savcının ve diğer üyenin ise Pandemi önlemleri kapsamınca maske taktığı görüldü. Ayrıca duruşma süresince yalnızca Başkanın dosyayla ilgilendiği, üyelerin ve savcının başka işlerle meşgul olduğu, nadiren göz teması kurdukları, aktif olarak duruşmaya katılmadıkları gözlemlendi.

Saat 13.50’de Baro Başkanları ve Baro adına katılma talebinde bulunacak kişilere söz verilmeye başlandı. İzmir Baro Başkanı Av. Özkan Yücel’in başladığı konuşma, diğer Baro Başkanları ve temsilcileriyle devam ederek yaklaşık 1 saat sürdü. Bursa Barosu yürütme kurulu üyesi Cahit Kazak: “Kolluğun silah bulundurması kanuna aykırı, güvenlik sebebiyle bile olsa tutanağa geçirilmesi gerekir, her ay kolluk silahıyla siviller öldürülüyor, tutanağa geçirilmezse heyetin ihmali söz konusu olacak” dedi. Karara bağlamaları için gereği düşünüldü şeklinde zapta geçirilmesini istedi. Mahkeme başkanı mikrofona konuşmadığı için ne söylediği duyulamadı.

Katılma talepleri alınırken Başkan zaman zaman “Toparlayalım, uzun tutmayalım” uyarısında bulundu.

Poyraz ailesi avukatlarından Av. Gurbet Uçar, mahkeme başkanı sanık savunmasına geçmek istediği sırada söz alarak, sanığın gözaltına alınma biçimi, kollukta geçirdiği süre ve makam odasında kalır gibi görüntülerin dosyada olduğunu, sanığın cezaevinde de aynı konforda yaşayıp yaşamadığını bilmediklerini ve katilin bu cinayeti tek başına yaptığını söylese de ona kapıları açanların ve konfor sağlayanların bulunup cezalandırılmasını istediklerini bildirdi.

Heyet, Deniz Poyraz’ın ailesi ve HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP İzmir İl Örgütü Eş Başkanları ve avukatlarının katılma taleplerinin kabulüne, diğer gerçek ve tüzel kişilerin ise dava konusu suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle katılma taleplerinin reddine karar verdi. Saat 15.00’te kişisel ihtiyaçların giderilmesi gerekçesiyle duruşmaya bir saat ara verildi.

Duruşma verilen aradan sonra saat 16.20’de sanığın savunmasının alınmasıyla tekrar başladı. Mahkeme Başkanı sanığa tasarlayarak insan öldürme, işyeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından yargılandığını hatırlatarak “Kullandığın dile dikkat ederek, sağa sola dönüp bakmayarak sadece mahkemeye yönelik olarak, sayılan suçlara ilişkin savunmanı yapabilirsin” dedi.

Sanık: “Bu kanlı baskının evveliyatı geçmişe dayanıyor diyebilirim. 98 yılında annemin HDP’liler tarafından tehdit edilmesiyle başlayan bu süreç 17 Haziran’da son bulmuştur. Annemin yaşadığı travmalar sonucunda ruh sağlığı bozulmuştur. Sadece bu değil; suikasta maruz kalmamız ve sonrasında hiçbir şey yapılmaması gibi yaşadığım birçok travmadan kurtulmak istedim. Bu kanlı baskından pişman değilim. Ayrıca Deniz Poyraz’ın ailesinin de araştırılmasını istiyorum.” dedi

Mahkeme Başkanının “Bu eylemi niçin gerçekleştirme kararı aldın? Maksadın nedir?” sorusunu;

Öncelikle içimi soğutmak, kendimi iyi hissetmek için yaptım, tamamen kendi isteğimle tek başıma yaptığım bu kanlı baskın başkalarına mal edilmesin.” şeklinde yanıtladı.

Başkan bunun üzerine “Nasıl bu kararı aldın? Bu fiili gerçekleştirdiğin tarihe kadar neler yaptın?” diye sordu.

Sanık; “Suriye’de YPG’nin yaptığı suikasttan sonra intikamın zamanının geldiğini fırsat bekliyordum. İntikam fikri 4-5 yaşlarındayken aklımda vardı. “

Mahkeme başkanının, dosyada bulunan, sanığın Kemalpaşa atış poligonunda atış yaptığı bilgisi üzerine yönelttiği soru üzerine sanık “Merakım olduğu için atış eğitimi aldım, silahı alma nedenim ise intikam planı olduğu içindi. Olaydan önceki gece heyecandan uyuyamadım, sabah 10.00-10.30 civarı taksiye atlayıp binaya geldim, silahla içeri girdim. Halbuki beş dakika sonra orada olsaydım bol leşli, kanın su gibi aktığı bir baskın olacaktı.” dedi. Bu sözleri söylemesiyle Deniz Poyraz’ın ailesinden ve salondan sesler yükseldi. Sinkaflı küfürler ve feryatlar duyuldu. Bunun üzerine Başkan “Sakin olun.” diye seslendi. Sanık “Sayın Başkan üzerime saldırıyorlar” dedi.

Bir süre sonra kişiler sakinleştirildi ve sanık bir kez daha uyarıldı. Başkan “Söylenenler SEGBİS’le kayıt altına alınıyor. Savunmana devam edebilirsin, arkanı dönme” dedi. Sanığa savunmasına kaldığı yerden devam etmesi için söz verildi. Başlamak üzereyken salonda bulunan avukatlardan sesler yükseldi. Başkan “Bari sizler sakin olun. Aile zaten zor duruyor” dedi. Sanık devam etmek üzere başladığında; “Beş dakikayla kaçırdığım kanlı baskın…” sözlerini tekrar etti. Salondan “Bu ne rahatlık, şerefsiz, alçak” sesleri yükseldi. Gerginlik tekrar arttı.

Mahkeme Başkanı sakin bir ses tonuyla “Sanığı da uyardım, sizlerden de tekrar sataşma istemiyorum, düzeni bozan olursa duruşma salonundan çıkarmak zorunda kalacağız, bunu yapmak istemiyoruz, sakin olun suç oluşturan sözler söylemeyin” dedi. Bunun üzerine izleyici kısmından “Bol kanlı gibi kelimeleri tekrar tekrar söylemesine müsaade etmeyin” tepkileri yükseldi.

Sanık savunmasına devam ederek “Öcalan ve Demirtaş özel ilgi alanım, diğerleri çok da farklı değil, ha Deniz Poyraz ha Murat Çepni, keşke o da arada kaynasaydı” demesi üzerine salondan tekrar sesler yükseldi. O sırada salonda bulunan Murat Çepni “Buradayım” diyerek sanığa tepki gösterdi.

Başkanın “Böyle savunma yapamayız, böyle duruşma yapamayız” demesi üzerine izleyici kısmında bulunan bir avukat “Zaten böyle savunma yapılmaz, duruşmanın yönetimi ve idaresi de, sanığın suç işlemesinin engellenmesi de heyete aittir” diye tepki gösterdi.

Sanığın konuşması sırasında duruşma salonundaki hava çok gergindi, salonun her yerinden sesler yükselmeye devam etti. Mahkeme başkanının sağında bulunan üye, öncelikle sanığı kimseye sataşmaması konusunda uyardı ve “Yargılamaya saygı duyun, bırakın sanık savunmasını yapsın” dedi.

Mahkeme Başkanının “Eylemi gerçekleştirme biçimini anlat” demesi üzerine sanık; “Çantayla içeri girdim, sağa döndüm bir ses duydum, cam çerçeve kırdım, resimler vardı onlara da ateş ettim, üstüm kirlendi diye elimi yıkadım sonra aşağı gidip teslim oldum.” şeklinde kısa bir anlatımda bulundu.

Mahkeme heyet üyelerinden hâkim, sanığa, banka hesap hareketlerinde görünen 85.000 TL sını sorduğunda, sanık, bu rakamın çekmiş olduğu krediden dolayı olduğunu ve eylemi için talimat almadığını, bireysel olduğunu söyledi.

Savcılık makamı sanığa savunması sonrası herhangi bir soru yöneltmedi.

Sanık savunmasını bitirdikten sonra müştekiler vekili Av. Türkan Aslan “Sanığa sayın mahkemenizin sorması gereken çok soru olduğunu düşünüyorum, sorularımızı bir sonraki celse sormak isteriz, bu atmosfer içerisinde sağlıklı sonuca ulaşılamayacak, önümüzdeki celse doğrudan soru sorma hakkımızı kullanmak isteriz, sorularımız çok sayıda, sanığa savunmasına savunma demek mümkün değil. 100’ü aşkın sorumuz var, şimdi başlarsak yetişmesi mümkün değil, bir sonraki celse erken başlanacak, herkes daha sakin iken başlamak daha iyi olacak. Sanık yeni yeni şeyler söylüyor; Suriye’de suikasta uğradığına ilişkin bilgi daha önce yoktu mesela” dedi.

Başkan “Biz devam etmeyi düşünüyoruz, sorularınızı sorabilirsiniz” demesi üzerine Av. Türkan Aslan; “Telefonumuza mesaj geldi, arkanızdaki kapı açık, arkada birileri var sanıkla göz temasındalar” dedi. Bunun üzerine Başkan kalkarak kapıyı kapatarak bir meslektaşının geldiğini söyledi. Ancak salondan, başından beri orada bir kişinin olduğuna dair itirazlar yapıldı.

Mahkeme Başkanı, müşteki vekillerine, soru sorma haklarını saklı tuttuklarını söyleyerek müştekilerin beyanlarını almaya geçti.

Önce baba Abdullah Poyraz tercüman aracılığıyla Kürtçe konuştu. Kürtçe beyanların Türkçeye çevrilmesi sırasında yaşanan anlam kaymaları sebebiyle anne Fehime Poyraz herkesin anlamasını istediği ve sanığında anlaması için Türkçe konuşacağını söyledi. Anne Fehime Poyraz “Ben bir anneyim. Hiç bir anne böyle bir acı yaşamasın. Biz barış istiyoruz. Anneler ağlamasın, babaların yürekleri yanmasın” diyerek, sanığın yurt dışında eğitildiği, bu eylemi tek başına planlamadığı arkasında başka güçlerin olduğu ve bunların aydınlatılması gerektiğini söyledi. Anne Fehime Poyraz konuşmasını bitirdikten sonra tüm salon alkışladı. Deniz Poyraz’ın kız kardeşi sanığın yapmış olduğu savunma sonrası duyduğu öfke ve üzüntüden konuşmak istemediğini söyledi. Poyraz yakını diğer müştekiler açıklamalarında sanığın cezalandırılmasını istediklerini söylediler.

HDP İzmir İl Eş Başkanı Abdülkadir Baydur katliamın adım adım geldiğini, iktidarın hedef gösterdiğini, hiçbir zaman can güvenliklerinin olmadığını, bilerek göz yumulduğunu söyledi. Olay anında binaya gittiğinde kapıda iki tane silahlı sivil polis olduğunu, neden burada olduklarını sorduğunda “İkinci katta silahlı baskın var, biz müdahale edemeyiz, çelik yelekli ekipler gelecek onlar müdahale edecekler” dediklerini, yukarıdan cam ve silah sesleri gelirken, çelik yeleklilerin aşağıda beklediğini ve sanığın silahıyla aşağıya inene kadar kimsenin müdahale etmediğini açıkladı.

Tüm müştekilerin beyanları alındıktan sonra, saat 17.33’te tanıkların dinlenilmesine geçildi. İlk olarak olay günü sanık Onur Gencer’in kullandığı taksinin şoförü İbiş Şık dinlendi. Olay günü sanığı İzmir Ticaret Okulu’ndan aldığını, İkiçeşmelik’te İngilizce kursunun olduğu yere bıraktığını, elindeki çantada ne olduğunu bilmediğini, sanığın hızı sevdiğini taksideyken her zaman müziğin sesini açtırdığını, sanığın hiperaktif birisi olduğunu söyledi. Diğer tanıklar dinlendikten sonra birkaç defa daha Tanık İbiş Şık’a sorular yöneltildi. Tanığın çelişkili beyanlarda bulunduğu, konuşmaktan imtina ettiği görüldü.

Daha sonra dinlenen beş tanık; Türk Telekom şirketinde teknik eleman olarak çalıştıklarını beyan ederek, o gün özel bir belge almak için sınava girdiklerini, sınav esnasında kulaklık takılı olduğu için silah sesi duymadıklarını, sınav görevlisi bir öğretmenin kendilerini uyardığını ve binadan çıkarak polislerin talimatıyla bina altında bulunan otoparkta toplandıklarını beyan ettiler.

Av. Türkan Aslan öz alarak mahkeme başkanına sanığa yöneltilecek sorularını sormadan diğer tanıklara soru yönetmeleri halinde sanık savunmasının etkileneceğini bu nedenle diğer tanıkların dinlenmesi için gelecek celsenin beklenmesini sanığa yöneltecekleri soruların cevaplarını sanıktan aldıktan sonra diğer tanıkların dinlenmesinin doğru olacağını ve saatin geç olduğunu duruşmanın bitirilmesini talep etti.

Mahkemenin tanıkların hepsini dinlemek için ısrar etmesi üzerine; “Sabahtan beri duruşmanın mahkeme heyetinin istediği doğrultuda şekillendirildi, maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasını çöpe atıyorsunuz. Zaten 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin salonunda yapılması gereken duruşma bu salonda yapıldı ve biz de bu şekilde kabul ettik, şehir dışından gelenleri dışarıda tutmak zorunda kaldık. Maddi gerçeklik tanıkların tekrar tekrar çağrılmasına değecek bir gerçekliktir, tam olarak sanık sorgulaması yapılmadan tanıkların aceleyle dinlenmesiyle adaleti bulamayacağız. Yargılama şekli böyle olacaksa biz aradan çekilelim, siz iddianamede öngörülen cezayı verin yargılamayı burada bitirelim. Tanıklar akraba ve sanığın en yakın çevresi olduğu için tanıklara sorulacak soruların sanığa iletilmesi imkânı var” dedi. Başkan “Kaygılarınızı anlıyoruz” diyerek sanık müdafine söz verdi. Sanık müdafi de “Sanığın savunması tamamlandıktan sonra tanıkların dinlenmesine geçilsin” dedi.

Saat 18.40’ta, dinlenen tanıklar dışarı çıkarıldı, heyet yargılamaya gelecek celse devam edilmesi konusunda ortak kanıya vardı ve bir sonraki duruşma tarihi 29.04.2022 saat 9.00 olarak belirlendi.

ARA KARARLAR

1-Tanık Oytun Yüksel hakkında Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yazılan 08/12/2021 tarihli talimat cevabının beklenilmesine,

2-Tanık Oğulcan Dinçsever hakkında Küçükçekmece Ağır Ceza Mahkemesine yazılan talimat cevabının beklenilmesine,

3-Tanık Alican Tekin’in bilgi ve görgüsünün tespiti için Kemalpaşa Asliye Ceza Mahkemesine talimat yazılmasına,

4-Tanık Metin Dönerer’in 18/01/2022 tarihli duruşma dışında ifade vermek istediğine ilişkin isteminin reddine, -Bilgi ve görgüsünün tespiti için zorla getirilmesine,

5-Bu celse yapılan yoklamada hazır oldukları anlaşılan fakat sanığın çapraz sorgusu tamamlandıktan sonra dinlenilmesine karar verilen tanıklar Özkan Gökkaya, Zühal Mandacı, Görkem Ömer Arslan, Hande İriş, Yasin Filiz, Nurgül Gencer ve Nuri Gencer’e bir dahaki duruşma gün ve saatinde mahkememizde hazır bulundurulması konusunda ihtarat yapılmasına, (tanıklar Özkan Gökkaya ve Zühal Mandacı’ya duruşma salonu dışından ayrıldıkları için ihtarat yapılamadı, diğer tanıklara ihtarat yapıldı.)

6-Duruşmaya gelmeyen tanıklar Metin Dönerer, Fisun Güreli, Sıla Yılmaz, Toygaz Yavuzcan, Özge Yavuzcan, Gülay Yıldıran, Hacay Yılmaz, Derya Özgen, Doğukan Çetin ile bugün duruşmaya gelip duruşma salonu dışından ayrılan tanıklar Özkan Gökkaya ve Zühal Mandacı’nın zorla getirilmelerine,

7-İzmir Olay Yeri İnceleme Müdürlüğüne yazı yazılarak, kolluk görevlilerinin olay mahalline girdikleri andan itibaren yapılan kamera çekimlerinin ham halinin ve fotoğrafların tamamının gönderilmesinin istenilmesine, kesintisiz görüntü almak yerine kesik kesik değişik zaman dilimlerine ait neden görüntü çektiklerinin sorulmasına, aynı zamanda kaç kamera ve kaç fotoğraf makinası kullandıklarının sorulmasına, olay yerine saat kaçta geldikleri ve olay mahalline kendilerinden önce başka emniyet birinin girip girmediği konularında araştırma yapılarak Mahkememize bilgi verilmesinin istenilmesine,

8-İzmir İl Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılarak olayın yaşandığı andan itibaren hangi emniyet birimlerinin hangi gerekçeyle kaç kamera ve kaç fotoğraf makinası ile görüntü aldıklarının sorulmasına, çekilen tüm kamera görüntüsünün ham haliyle ve çekilen fotoğrafların Mahkememize gönderilmesinin istenilmesine, sanığın yakalanmasından sonra olay mahalli olan HDP İzmir İl Binasına ilk giren ekiplerin kimler olduğu konusunda araştırma yapılarak mahkememize bilgi verilmesinin istenilmesine, hangi birimin daire içerisine girdiği, kaç personelin bulunduğu, bulunan personelin sicil numaralarının gönderilmesinin istenilmesine, olay mahalline ilk giren ekibin kamera görüntüsü alıp almadığı, varsa bu görüntülerin ham halinin Mahkememize gönderilmesinin istenilmesine, HDP İzmir İl Binası içerisinde Terörle Mücadele Şubesi Ekipleri dışında hangi emniyet birimlerinin girdiğinin sorulmasına, bu giren ekiplerin sicil numaralarının gönderilmesinin istenilmesine, bu ekiplerin kamera görüntüsü ya da fotoğraf çekme işlemi yapıp yapmadıklarının sorulmasına, kamera çekimi yapmışlarsa ham hallerinin ve fotoğrafların gönderilmesinin istenilmesine,

9-(7) ve (8) no.lu ara kararlar yerine getirildikten sonra gönderilecek kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması hususunda karar verilmesine,

10-Katılanlar vekilleri tarafından sunulan 29/12/2021 ve 01/11/2021 (iki ayrı dilekçe) dilekçelerdeki kovuşturmanın genişletilmesi istemlerinin sonraki celsede değerlendirilmesine,

11-Bu celse dinlenilen ve Türk Telekom A.Ş’de çalıştıkları anlaşılan 5 tanığın kimlik bilgileri belirtilerek adı geçen kişilerin psikoteknik belgesi alma zorunluluğu getirilip getirilmediği, psikoteknik belgesi alma zorunluluğu getirilen personelle ilgili olarak herhangi bir şirketle anlaşma yapılıp yapılmadığı hususlarında araştırma yapılarak Mahkememize bilgi verilmesi, psikoteknik belge alma zorunluluğuyla ilgili olarak bir şirket ile anlaşma yapılmışsa bu anlaşmaya ilişkin anlaşma metninin onaylı örneği ile birlikte psikoteknik belgesi alma zorunluluğuna tabi tutulan personel listesinin çıkartılarak Mahkememize gönderilmesi için Türk Telekom A.Ş’ye yazı yazılmasına,

12-Bu celseye ilişkin SEGBİS kayıtlarının bir bilirkişiye çözümünün yaptırılarak tutanak haline getirilip dosyaya konulmasına,

13-Bu celseye ilişkin SEGBİS kayıtlarının bilirkişiye çözümü yaptırıldıktan sonra duruşma sırasında suç içeren söz ve davranışta bulunanların tespiti durumunda bunlarla ilgili olarak gereğinin takdir ve ifası için Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına,

14-Tercüman bilirkişiye sarf etmiş olduğu emek ve mesaisine karşılık taktiren 300,00 TL ücret ödenmesine, buna ilişkin sarf kararının yazılarak dosyaya konulmasına,

15-Duruşma sırasında bilgi işlemden bir görevlinin duruşma boyunca hazır bulundurulması için İzmir Adliyesi Bilgi İşlem Müdürlüğüne yazı yazılmasına,

16-Katılan Süleyman Poyraz ve İbrahim Poyraz tutuklu/hükümlü olduklarından duruşma gün ve saatinde Mahkememizde hazır bulundurulmaları için ilgili ceza infaz kurumlarına yazı yazılmasına,

17-Katılan Kamuran Poyraz hükümlü/tutuklu olduğundan tahliye edilmediği taktirde bir dahaki celse SEGBİS ortamında hazır bulundurulması için ilgili ceza infaz kurumuna yazı yazılmasına,

18-29/09/2021 tarih, 2021/85018 soruşturma sayılı şüpheliler Nurgül Gencer ve Nuri Gencer hakkında kasten öldürme ve silahlı terör örgütüne üye olma, şüpheli Onur Gencer hakkında ise silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara katılanlar vekili Av. Türkan Aslan Ağaç tarafından yapılan 10/01/2022 tarihli itirazın akıbeti ile ilgili olarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazı akıbetinin sorulmasına,

19-Duruşma günü Mahkememiz ve çevresinde güvenlik önlemi alınması için İzmir Adliyesi Polis Amirliğine yazı yazılmasına,

20-Sanığa yüklenen suçların niteliği, tasarlayarak öldürme eyleminin 5271 Sayılı CMK’nın 100/3. maddesinde sayılanlardan oluşu, kanıt durumunda sanık lehinde herhangi bir somut değişikliğin olmayışı, mevcut kanıt durumuna göre adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalması, tutuklama tedbirinin mevcut kanıt durumu ve yüklenen suç için kanunda ön görülen cezanın tür ve süresine göre ölçülü olması nedeniyle sanığın TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA,

-Duruşma gün ve saatinde MAHKEMEMİZDE BİZZAT hazır bulundurulması için cezaevi müdürlüğüne yazı yazılmasına,

-Sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildiğinin yakınlarına bildirilmesine,

-Sanığa tutukluluk halinin devamı kararına mahkememize göndereceği bir dilekçe ya da tutanağa bağlanmak kaydıyla cezaevi müdürüne yapacağı bir beyanla İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edilebileceği hususunun ihtarına, (ihtarat yapıldı),

Sanığın tutukluluk halinin 22/02/2022, 22/03/2022, 15/04/2022 günü gözden geçirilmesine,

-Bu nedenle duruşmanın 29/04/2022 günü saat 09.00’a bırakılmasına oybirliği ile karar verildi.

 

İHGD Dava İzlem Grubu